Mustafa Halif

İktidar Medyası ‘Savaş Şaşkını’

24 Mart 2015 Salı

İktidar yanlısı medya“çarşı”sı karıştı. Bir yanda “reis”. Çoğunun ününü, parasını, makamını, mevkisini borçlu olduğu isim. Öte yanda bütün dünya tanır onu, tarihiyle yok sorunu. Tam bir Osmanlı torunu, adam kim, yiğit kim, doğru kim, dürüst kim? Davutoğlu Ahmet Hoca” diye kısa süre önce lider diye sundukları. Yıllardır danışmanlığında, bakanlığında yanında durdukları. Düne kadar “reisle kol kola” diye övdükleri. Ve tabii yılların “Bülent Abi”si… Çoğu hayatta bile değilken Türkiye’de AKP’nin de temellerini atan siyasal hareketlerin hep içindeki kurucu isim. Ne yapacaklar şimdi?

Bir süre görmezlikten geldiler partideki sıkıntıları. Hep fitne fesattı, başka yerde yazılıp çizilenler. AKP’lilerin birbirlerine karşı verdikleri demeçlere bile sayfalarını, ekranlarını kapattılar. Hafta sonu Arınç’ın başına gelenler. A Haber, Arınç’ın “Erdoğan’ı eleştirdiği, çözümde sorumluluk hükümette” dediği kısım gelince yayını kesti. Ertesi gün “Erdoğancı gazeteler”in he-men hepsi habere sayfalarını kapattı. Arınç’a karartma uygulandı. Parti içinde ilk bel altı vuruş tahmin edilebilecek isimden geldi: Melih Gökçek’ten. “Arınç paralel yapının talimatıyla bu çıkışı yaptı. Artık partide kalamaz.”

Arınç da altta kalmadı: Ankara’yı o yapıya parsel parsel sattı. Oğullarının vekilliğini garantilemek için böyle konuşuyor.

Ne fena… ülkenin başbakan yardımcısının yıllardır partisinin başkent belediye başkanlığı yapan ismin “yolsuzluk yaptığı iddiasını-imasını” dile getirmesi için kendisine sataşmasını beklemek gerekiyormuş.

İşi sadece “haber yapmak” değil hükümet sözcülüğü-propagandası yapmak olunca “gazeteci” olduğunu iddia edenlerin işi de zorlaşıyor tabii… Şimdi kimin, neyin propagandasını, neye göre yapacaksın? Önce birkaç noktayı vurgulayalım. Daha önceki bir yazımda da bahsetmiştim. İktidar yanlısı medyayı ikiye bölmek lazım. Erdoğan’ın emirleriyle yapılaşan ve haber yapan yüzde 100 Erdoğancı medya: Sabah, Star, Akşam, Takvim, ATV, Ahaber… Yani havuz medyası ile Ethem Sancak grubu… Biraz daha ortada durmaya çalışan Albayraklar’ın Yeni Şafak’ı.
Erdoğancı medyadan, çoğu oraya atanmış isimlerden (son olarak Hilal Kaplan-Melih Altınok örneği) objektif- farklı bir ses çıkmasını beklemek hayalcilik olur. Dün biri Yeni Şafak’tan, diğeri aykırı bir ismin, kısa süre önce Star’dan çıkarılan, Diriliş Postası’nı kuran Hakan Albayrak’tan kritik iki yazı geldi. Bu iki yazı da “şaşkınlığın, endişenin” dışa vurumu gibiydi.

Albayrak “Böyle yapma Reis, Allah aşkına!” diye adeta yalvarıyordu.
Diğer yazı… Abdülkadir Selvi… O da büyü bozuluyor diyenlerden. Hem de AKP’nin iktidarının yolunu açan önemli kırılmalardan birine, Sezer-Ecevit gerilimine de atıf yaparak:

“Cumhurbaşkanı-Merkez Bankası tartışması. Hakan Fidan olayı. Ve son olarak çözüm süreciyle ilgili tartışmalar. AK Parti’nin bir büyüsü vardı. Kitleler AK Parti’yi istikrarın sembolü olduğu için tercih ediyordu. Bu büyü bozuluyor.”

Dün iktidar yanlısı medyadan üst düzey birkaç isimle de konuştum.Özellikle Arınç’ın Erdoğan’ı ilk eleştirdiği gün olan cumartesi, Davutoğlu ile Erdoğan’ın Kısıklı’da gece yarısı zirvesi yapmış olduğu bilgisinden endişe duymuşlardı. Yani Arınç o görüşmeye rağmen pazar günü Erdoğan’ı eleştirmeye devam etmişti: “Savaş büyük ama şu açık. Parti de gazetelerin-gazetecilerin çoğu da Erdoğan’dan yana olur. Bunu unutma yaz bir kenara.” Benim yazdığım kadar iktidar yanlısı medyanın yazacağı da önemli.

Öcalan’ın Mesajı Değişmedi Ama

21 Mart “tarihi” bir gündü. Öcalan’ın mektubu okunacaktı. Mektupta “örgütüne yapa-cağı silahsızlanma kararının alınacağı kongre için çağrı yapacağı” bölüme özellikle önem atfediliyordu. Mektupta

o bölüm vardı ama “tarih” yoktu. Arınç çıkıp “Cumhurbaşkanı süreçle ilgili eleştirel konuşmasa mektup farklı olabilirdi”  deyince işin rengi değişti. O gün kimi kaynaklar
“Öcalan’ın mektubunda değişiklik yapıldığı” bilgisini verdi. Kürt sorununu iyi izleyen kimi kalemlerin köşesinde bile bu bilgi yer aldı. Önceki geceye bir gidelim önce. Sırrı Süreyya Önder, mektup değişti mi sorusuna,

“Buna imkân yok. Çünkü bizim Sayın Öcalan’ın yazdığı metne ne bir virgül ekleme ne bir virgül eksiltme gibi bir yetkimiz var. İnisiyatifimiz yok.Dolayısıyla Sayın Öcalan bu gelişmelerden haberi olmadan, zaman açısından, bunu yazmış göndermiş. Sayın Cumhurbaşkanı bunu söyleseydi de, söylemeseydi de Newroz meydanında okunacak mektup buydu” diye yanıt verdi.

Dün bu kez gazeteci Abdülkadir Selvi, “Kongre tarihi mektuptan çıktı” diye yazdı: “Cuma günü Mardin-Cizre hattındaydım. HDP yöneticileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldim. Ve bir anda kendimi bir mesaj trafiğinin içinde buldum. Öcalan’ın Nevruz mesajı gelmişti. Ama Kandil ile yürüyen bir tartışma vardı.

Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından sonra Öcalan’ın mesajındaki bir cümlenin çıkarılması için bastırıyorlardı. O andan itibaren çıkarılması istenen cümlenin peşine düştüm. Bülent Arınç’ın açıklamasında üstü kapalı olarak oraya bir gönderme vardı. Bu durum merakımı daha da kamçıladı. Sonra ulaştım. Öcalan’ın mesajından çıkarılan bölüm PKK kongresinin toplanması için verdiği tarihti. Öcalan, Nevruz mesajında net cümlelerle PKK’ye 40 yıllık çatışma dönemini bitirmesi için kongreyi toplaması çağrısını yaptı. Ama açıklanmayan bölümde bir tarih vardı. Öcalan, PKK’nin 15 Nisan tarihinde kongreyi toplaması için çağrı yapıyordu. Bu cümle çıkarıldı. Bir de Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili güçlü vurgu vardı. Ortak tarih bilinci açısından yapılmıştı bu vurgu ama Eşme olarak yuvarlandı.”

Şimdi sürecin taraflarının güvendiği önemli bir ismin verdiği bilgiyi paylaşayım. Bu isim diyor ki: “Mektupta değişiklik olmadı. Ancak ‘devlet’ mektup okunmadan önce devreye girerek bazı değişiklikler yapılmasını isteyecekti. Kongre tarihinin somutlaşması bu isteklerin başında geliyordu. Ancak Erdoğan’ın konuşmasından sonra bu aracılık yapılmadı. Arınç’ın söylediği bu.”

Mektupta son öğrendiklerim böyle. TSK’nin Öcalan’ın mektubundaki “Eşme” göndermesine verdiği sert tepkiye gelince. Siyaset yalpaladığı zaman “asker” açıklama yapar. Bu kadar basit…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

91 kere maşallah 22 Mayıs 2016
Bozdağ hak etti! 15 Mayıs 2016

Günün Köşe Yazıları