AKP Sevdalılarının Ekonomiye Bakışı İlginç

18 Haziran 2013 Salı

Halkın son Gezi Parkı direnişine AKP’ye destek verenlerin analizleri gerçekten ilginç; ve bu durum ekonomik gerçeklerden bayağı kopuk olduklarını gösteriyor.

\n

IMF’ye borç bitti, ekonomimiz sınıf mı atladı?

\n

Başbakan her konuşmasında bunu öne çıkarıyor. “IMF’ye borcu sıfırladık. Kimse bunu başaramadı” diyor. IMF’ye bugün borç biter, yarın borcunu ödeyemezsin, Merkez Bankası rezervin yetmez, koş IMF dersin. Bunun için büyük konuşmamak lazım…
Üstelik borcumuz 2002’de 130 milyar dolar, IMF’ye bo
rç 23.5 milyar dolar iken şimdi borcumuz 350 milyar dolar, IMF’ye borcumuz sıfır. IMF’ye borcun bitmesi iyi bir durum ama bu kadar abartılacak bir şey değil.
Gururlanacağımız şey dış borcumuzun giderek azalmasıdır; çoğalması değil.

\n

Yabancılar faizle bizi hep sömürüyor

\n

Başbakan Gezi Parkı olaylarını faiz lobisine yükledi. Oysa faiz lobisi AKP’yi iktidara getirdi.
Ülkemiz yıllardır yüksek faiz-düşük kur politikası izleyerek küresel sermayeye buyur gel dedi. Çünkü piyasların likiditeye ihtiyacı vardı. 2006’da yüzde 21, 10-2007’de 16.63, 2008’de 16.43, 2009’da yüzde 8.89, 2010’da yüzde 7.11, 2011’de yüzde 11.48 ve 2012’de yüzde 6.15 ile dünyanın en yüksek faiz oranı uygulayan ülkelerden biri olduk ve bu faize iştah kabartan küresel fonlar ülkemize geldi. Borsaya ve tahvil piyasasında yüzde 70’lerde pay sahibi oldular ve olmaya devam ettiler.
Piyasa ekonomisini uygulayanlar yani liberal ekonomiyi esas alan partiler, ekonomiler, kurumlar, ülkeler için kılavuz faizdir. Bu nedenle liberal ekonomiye sıkı sıkıya bağlı AKP’nin bunu şikâyet konusu yapması eşyanın tabiatına aykırıdır.
Ancak faiz oranlarının düşmesi faiz giderlerinin de düşmesini sağladığı için elbette çok olumlu. GSYİH’ye oranının yüzde 10’lardan yüzde 3’e düşmesi, ekonomimiz açısından net katkı da sağlamış durumda. Ama bunun karşılığında katlandığımız maliyet ve kaçırdığımız fırsat maliyetini de hesaplamak ve son olaylardan dolayı 25 milyar dolar olarak hesaplanan maliyetin sebebinin de hükümet olduğunu unutmamak gerekir.

\n

Başbakan faiz lobisine bankaları da kattı

\n

Gezi Parkı olaylarında faiz lobisini sorumlu tutan Başbakan, bu lobinin içinde bankaları da saydı.
Oysa bankaların yüksek faiz zamanı değil; düşük faizlerde daha çok kâr ettiğini 16 Haziran’da Hürriyet gazetesinde
Sefer Levent net biçimde analiz etti.
Yukarıdaki faiz oranlarını dikkate aldığımızda bankaların 2006’dan itibaren kârları yaklaşık şöyle: 7.7, 10.6, 9.9, 15.4, 17.8, 17.7- 20.5 milyar dolar. Faizler düştükçe bankaların kârları artmış durumda. Öte yandan özel bankaların yüzde 42’si de yabancıların elinde.

\n

Halk piyasadaki canlılığı sağlamlık sanıyor

\n

Başbakan’a toz kondurmayanlar borçla finanse edilen tüketime dayalı ekonomideki hareketliliği ve canlılığı ekonominin çok sağlıklı olduğunun işareti sanıyor.
Biri bana şunu söyleyerek savunma yaptı
: “Güneydoğu illerinde araç sayısı o kadar arttı ki buralarda bile artık park sorunu var.” İthal edilen araçların kredi ile alındığını ve bunu hem hükümet, hem otomotiv sektörü hem de ihracatçıların pompaladığını vatandaş görmüyor. İstanbul’da da artık araç sayısından trafik iflas etmiş durumda. Buna ekonomik canlılık diyebilirsiniz ama sıhhatli bir ekonomi diyemezsiniz.

\n

Taksim esnafına \t\tyazık değil mi?

\n

Esnaf uğradığı zararı -ki polis müdahalesi olmasaydı o da olmayacaktı- gelecekte daha büyük maliyetlere katlanmama bedeli olarak kabul etmeli ve bunu barışçıl eylem yapanlara fatura etmemeli.
Başbakan’ın İstanbul mitingindeki konuşmaları ileride doğacak ekonomik krizin habercisi idi. Çünkü büyük resimde sorunlar var, onlara hiç değinmedi. Bir kriz olursa müsebbib belli; o da sorumsuz(!) çağdaş gençlik ve tencere-tava çalan büyükler…

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları