Rehin Alınmış Ekonomimize Söz Söyletmeyenler

02 Nisan 2013 Salı

Geçen hafta CHP milletvekili Faik Öztrak’ın tespitlerini size aktarmış ve yorumlamıştık. Gelen eleştirilere bakınca rehin alınmış ekonomimize nasıl bakıldığını anlamakta güçlük çektik.
Artan borç yükü içinde sokaktaki vatandaşın bireysel borcu, -evet çok artmıştır- kamunun doğrudan mesul olduğu bir borç yükü değildir, şeklindeki görüş yanlıştır.
Bir okuyucumuz bireysel borcu önemsemiyor; ilginç. Peki TC vatandaşları aldıkları borçla tüketim talebi yaratmıyorlar mı? Bu tüketim talebi üretim veya ithalat arzı doğurmuyor mu?
Harcadıklarını boşverin. Vatandaşlarımız borçlarını ödeyemezse Türkiye devleti bana ne mi diyecek?
Bu ödenmeyen borçlar bankalar tarafından yüklenilmiş olmayacak mı?
Bankalar bu borç yükünü bir yerlere yansıtmayacak mı?
Bankalar yansıtamadıkları vatandaşın kredi borçları nedeniyle zor duruma düşmeyecekler mi?
Bireysel kredi borçlarının ekonominin değerlendirilmesinde dikkate almamak ya ekonomi bilmemek ya da şaka yapmak demektir.

\n

Borç stoku ve borç yükü kişilerin borçlarını da kapsar:

\n

Bir ülkenin borç stoku denildiği zaman o ülkenin herhangi bir dönemindeki iç ve dış borçlarının toplam miktarı anlaşılır.
“Merkezi yönetim iç borç stoku+MY dış borç stoku+özel kesim dış borç stoku” Türkiye’nin iç ve dış borçlarını gösterir.
Toplam borç yükü de toplam borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya bölünmesiyle bulunur. Sadece kamu borç stoku yükünü de hesaplamak istersek aynı formülü uygularız. Bu yük Maastricht kriterlerine göre yüzde 60’ı geçmemelidir.

\n

Cari açık ülkenin zarar ettiğini gösterir:

\n

Bir firmanın kâr-zarar (gelir) tablosundaki zararı neyse cari açık da ülkenin zararıdır.
Türkiye sürekli cari açık vermektedir, yani zarar etmektedir. 50 milyar dolar civarında cari açık önemli bir zarardır. Ticari faaliyetlerinden zarar eden bir firma nasıl işletmesini çevirmede zorluk çekerse bir ülke de devamlı cari açık verirse işi zor demektir.
Eğer işletmeler zarar ürettikleri halde kredi bulabiliyorlarsa bu zararı çevirebilirler. Türkiye de sıcak para bulduğundan -ister bıyıklı olsun, ister bıyıksız- cari açığı çevirebilmektedir. Borç alma olanağı da olduğuna göre zarar etmesi, yani cari açık vermesi önemli değildir diye düşünülür.
Ancak bunu böyle düşünen bir işadamının işletmesini iyi idare edemediğini ve bir gün nakit sıkışıklığına gireceğini söylemek abartılı olmaz.
İşadamlarının, rehin alınmış ekonomiyi değerlendirmelerinde
“CHP’lilerin değerlendirmesi ancak bu kadar olur” diye suçlamamaları gerekir. Çünkü CHP’nin ekonomik programı işadamlarını ürkütecek bir durumda değildir.
Genellikle ekonomiyi eleştirenlere, biraz ihtiyatlı olan bizim gibi düşünenlere hemen
“çözüm seçenekleriniz ne, siz olsanız ne yaparsınız, eleştirmek kolay yapmak zor” diye karşı tepki oluşur.
Aslında çözüm seçenekleri çok. Ama işadamlarımız bu çözüm önerilerine sıcak bakmazlar... Liberal piyasa ekonomisi dışında bir öneriyi öneri kabul etmezler. Çünkü bunlar kazançlarını azaltacak önlemlerdir.
Alın size alternatif çözümler:
- Kayıt dışı ekonomiyi azaltmak.
- Dolaylı vergileri bütçe gelirleri içinde yüzde 50’lerin altına düşürmek. Dolaysız vergileri artırmak.
- Sıcak paranın kısa sürede çıkması halinde
“tobin vergisi” uygulamak.
- Nereden buldun yasasını çıkarmak. Aşırı ve lüks harcamaları bu şekilde kontrol etmek.
- İsrafı azaltmak.
- Katma değerli üretime geçmek.
- Sanayi envanteri yapmak ve planlamaya geçmek. Teşvikleri ve destekleri plansız vermemek.
- Kurları reel hale getirmek.
- Tarımsal sanayiye önem vermek.
- Enerjiye bağımlılığı azaltmak. Her gün tonlarca benzinin heba edildiği İstanbul’un trafiğine, kendisine çeki düzen vermek. İstanbul’u yaşanır hale getirmek. Çamlıca’ya cami değil Diyarbakır’a fabrika yapmak.
- Rant ve soygunları önlemek. İmar rantını ortadan kaldırmak.
- Arsa spekülasyonunun önüne geçmek için
“spekülasyon vergisi” koymak.
Haftaya bu yazdıklarımızın matematiğini sunacağız...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları