Edirne seyahat rehberi: Tarih, doğa ve gastronomi şehri

28 Nisan 2024 Pazar

Bu hafta İstanbul'a yaklaşık 3 saat uzaklıkta olan Edirne'deydim. Edirne, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentlerinden biri olarak uzun yıllar boyunca büyük bir öneme sahip olmuş tarihî bir şehir.  Keyifli bir hafta sonu geçirmek isteyenler için Edirne şahane bir seçenek. Tarihi yapıları, doğası ve zengin mutfağı ile Edirne ziyaretçilerinin hem ruhunu hem karnını doyuruyor. İki günlük Edirne gezimde neler yaptım birlikte bakalım.

Cumartesi sabahı erken saatlerde yola çıktık. Edirne'ye vardığımızda otelimize yerleşip hemen şehri keşfetmeye başladık. İlk durağımız Edirne Büyük Sinagogu oldu. 1905’te diğer 13 sinangog ile beraber yandıktan sonra 1907’de Sultan II.Abdülhamit’in emri ile yeniden yapılmış. 1960’lara kadar aktif olarak kullanılan sinagog 1983 yılına kadar ibadete açık kalmış. 2010 yılında başlayan restorasyonun ardından 2015 tarihinde yeniden ibadete açılmış.

Edirne Büyük Sinagogu pazartesi günleri hariç diğer her gün ziyarete açık. Sinagoga girmeden bir x-ray cihazından geçip içeri giriş yapıyorsunuz. Bu ihtişamlı yapı Edirne gezi rehberindeki duraklardan biri olmayı hak ediyor.

Sinagog sonrası rotamızı Edirne merkeze çeviriyoruz. Yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşün ardından Tarihi Rüstempaşa Kervansarayı'na ulaşıyoruz. Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazamı Rüstem Paşa'nın, Mimar Sinan’a yaptırdığı kervansaray Edirne'nin en önemli yapılarından biri. Yapı 1561 yılında yaptırılmış 1965 yılında önemli bir restorasyon geçirmiş şu an ise otel ve restoran hizmeti veriyor. Etrafındaki otoparklar nedeniyle çevresinde araç trafiği oldukça yoğun. Burada dilerseniz bir kahve molası verebilirsiniz. 

SELİMİYE CAMİSİ

Yine yürüyerek Selimiye Arastası'na geçiyoruz. Buradan Edirne'nin yöresel lezzetlerinden olan badem ezmesi ve kavala kurabiyesi satın alıyoruz. Arasta Çarşısı Üçüncü Murat tarafından Selimiye Camisi'ne gelir sağlamak için Mimar Davut Ağa'ya yaptırılmış. 124 dükkân bulunan çarşıda hediyelik eşya ve ikramlar alabilirsiniz. Çarşının içinde Selimiye Camisi'ne çıkan bir merdiven bulunuyor, buradan camiye ulaşıyoruz. Caminin içine girerken ayakkabınızı yanınıza almanızı tavsiye ederim çünkü rotamıza caminin diğer kapısından çıkarak devam edeceğiz.

Şehrin simgelerinden biri olan Selimiye Camisi, Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" dediği muazzam bir yapı. Bu cami, muhteşem mimarisi ve ince işçiliği ile UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Selimiye Camisi ve Külliyesi, 16. yy.’da Sultan II. Selim adına yaptırılmış. Türk mimarlık tarihinin olduğu kadar, dünya mimarlık tarihinin de başyapıtları arasında gösterilen yapı, kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1620 metrekare, tümüyle ise toplam 2475 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Caminin bu dikkat çekici özellikleri 2021 yılında başlayan ve henüz tamamlanmayan restorasyon çalışmaları nedeniyle anlaşılamayabilir. Restorasyon sonrasından caminin son hali nasıl olacak merak ediyorum. Bu yüzden restorasyonun tahmini bitiş yılı olan 2025 yılında tekrar Edirne'ye gitmek için bir sebebim olacak.

EDİRNE'NİN MÜZELERİ

Caminin arka kapısından çıkıp Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ni ziyaret ediyoruz. Müzeye, Müze Kart ile giriş yapabilirsiniz. Selimiye Camisi'nin avlusu, içinde bulunan Dar-üs Sıbyan Medresesi'nin restore ettirilmesiyle Edirne'nin kurtuluşunun 13'üncü yılında (25 Kasım 1936) açılmış. Türk İslam Eserleri Müzesi'nde eserler kronolojik bir dizin içinde sergileniyor. Girişteki salonda Osmanlı Dönemi yapıtlardan sağlanan yazıtlar, el yazması Kuran'lar ve cam eşyalar bulunuyor.

Bahçedeki Osmanlı dönemi mezar taşlarının sergilendiği alanı ziyaret ettikten sonra Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'ne gidiyoruz. Burayı da Müze Kart ile ziyaret edebiliyoruz.

Müze Arkeoloji ve Etnografya bölümlerinden oluşuyor. Balkanlara has yöresel kıyafetler, hat sanatının değişik örnekleri, halı, kilimler, Edirne gelin odası, oturma odasının temsil edildiği etnografya salonunda ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk’ün Edirne’ye yaptığı seyahat sırasında kullandığı bazı özel eşyaları da sergileniyor. Arkeoloji bölümünde sergileme ise fosillerle başlıyor. Edirne ve yakın çevresinde bulunan, gergedan ve at türünden hayvanların çene kemiği, diş ve omurlarına ait parçalar bulunuyor.

SVETİ GEORGİ BULGAR KİLİSESİ

Müze sonrası Edine'nin önemli dini yapılarından biri olan Bulgar Kilisesi'ne ulaşıyoruz. Buraya yaklaşık 20 dakikalık bir yürüme mesafesi ile varılabiliyor. Bu küçük kilise Edirne'nin Kıyık Semti'ndeki küçük evlerin arasında yer alıyor. Kilise 1880 yılında II. Abdülhamit'in izni ile Edirne Valisi Rauf Paşa'nın yardımlarıyla yapılıyor.

Kilise Rönesans üslubunda bir bazilika. Kesme taş ve tuğladan yapılan kilisenin zemini mermerle kaplı. İç mekân çok sayıda ikonayla donatılmış.

Balkan Savaşları'ndan sonra cemaati azalan Kilise zamanla bakımsızlıktan harabe haline gelmiş. Restorasyon çalışmalarının ardından 2004 yılında tekrar ibadete açılmış.

Edirne merkezdeki ziyaretlerimizi tamamlayıp karnımızı doyurmak için yola çıkıyoruz. Tabii ki tercihimiz Edirne tava ciğeri oluyor. Şunu söylemeliyim ki sakatat yemeyi çok tercih etmeyen ve daha önce birkaç kez ciğer yemeyi deneyip beğenmeyen biri olarak Edirne tava ciğerini bayılarak yedim. Ciğer sevenler için Edirne mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer ancak benim gibi ciğer sevmeyenler de Edirne'de ciğer sevmeye başlayabilir.

HIDIRLIK TABYASI

Yemeğimizin ardından son ziyaret yerimiz olan Hıdırlık Tabyası'na ulaşıyoruz. Edirne merkezden buraya ulaşmak özel araç ile yaklaşık 10 dakika sürüyor. Edirne'de pek çok tabya bulunuyor. Ancak bunların en büyüğü ve bakımlı olanı Hıdırlık Tabyası. Tabya, 1912 tarihinde başlayan I. Balkan Savaşı’nda son derece önemli bir yere sahip. Aynı zamanda Şükrü Paşa’nın karargâhı olarak kullanılmış. Hıdırlık Tabyası, Balkan Savaşları sonrası önemini yitirmiş, gelişen top teknolojisinin gerisinde kalmış. Zaman içinde yer yer kullanılsa da bilinçsiz kullanım sonucu oluşan tahribata daha fazla karşı koyamamış. 2021 yılında restore edilip ziyarete açılmış.

Türklerin Rumeli’ye geçişi ile gerçekleşen Edirne’nin 1361 yılındaki fethinden 1913 yılındaki Balkan Savaşı sonrasına kadar Türklerin Balkanlar’daki 600 yıllık tarihini anlatan ve yaklaşık 1800 metrelik çevre uzunluğu ve 60 dönümlük bir alanı kaplayan ‘Balkan Tarihi Müzesi’nde toplam 22 adet karargâh odası, 4 adet dehliz odası ve 18 adet topçu odası olmak üzere toplam 44 adet oda teşhir-tanzim çalışmaları kapsamında düzenlenmiş. Hıdırlık Tabya'da teşhir-tanzim çalışmaları kapsamında taşınmazın restorasyonu sırasında açığa çıkan buluntu ve tabyanın faal dönemini yansıtan materyaller ile Balkan Savaşları Dönemi ile Erken Cumhuriyet Dönemini yansıtan top, tüfek ve tabanca gibi ateşli silahlar, gülleler, bilumum savaş araç gereçleri ve yine dönemini yansıtan askeri kıyafetler kullanılmış.

Edirne'nin görülmeye değer diğer yerleri haftaya pazar günü yayımlanacak yazımda yer alacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları