Cumhuriyete inanmak

05 Kasım 2023 Pazar

Cumhuriyeti yaşatmak için gereken başlıca güç: inanç! Köklerine, dinamiklerine ve Cumhuriyet’in geleceğine dair olan sarsılmaz inanç... 

Avrupa’nın en gelişmiş ve en kültür yoğun ülkelerinden Almanya’da bir asır önce kurulan anlı şanlı Weimar Cumhuriyeti bu inancı geliştiremediği için yok oldu. 

Siyasi gelgitler, kutuplaşmalar, bölünmelerle geçen, Versay’ın ağır koşulları ve ekonomik çalkantılar içinde savrulan Weimar Cumhuriyeti’nin, parmak ısırttıran şaşaalı kültür birikimine rağmen, sadece 15 yıl ayakta kalabilmiş olması ezber bozan bir paradigma.

Bizde “Cumhuriyet neden istenilen sağlam temeller üzerine oturtulamadı?” sorusu irdelenirken sık tekrarlanagelen bir tespit vardır: “efendim geniş halk kitleleri cahildi de ondan!” ya da “eğitim düzeyi çok düşüktü” vs...

WEİMAR KÜLTÜRÜ

Peter Gay’in İletişim yayınlarından çıkan Weimar Kültürü kitabını okurken, mevzunun doğrudan kültür ve eğitim düzeyi ile değil; “cumhuriyete bağlılık ve inançla” ilgili olduğunu keşfettim.

Gay’in “altın 20ler” olarak söz ettiği 1920’ler Almanya’sının kültür dünyasına yön veren şu isimlere bakın: Thomas Mann,Rilke, Brecht, Fritz Lang, Otto Dix, George Grosz, Gropius....

Her biri gülle ağırlığında şahsiyetler...

Gelin görün ki bu harikulade yazarların, şairlerin, yönetmenlerin, ressamların, mimarların, sanatçıların listesi ile özdeşleşen Weimar Cumhuriyeti, Almanya’da faşizm öncesi dönemin yalnızca küçük bir parantezi olarak kaldı. 

Günümüze ulaşması durumunda, bu hafta 105. yaşına basacak olan Weimar Cumhuriyeti, 1. Dünya Savaşı’nın bitimi, 9 Kasım 1918’de kuruldu ve 1933 yılının Ocak ayında Cumhurbaşkanı Hindenburg’un Hitler’i şansölye atamasıyla son buldu. 

ALMANYA’NIN ÖZETİ

Weimar’a gittiğim için, kitap özellikle ilgimi çekti. 

Thoman Mann’ın “Hitlercilikle Goethe’nin bir tuhaf alışımı” olarak tanımladığı Weimar kenti, Almanya’nın belki de en kompakt özeti. 

65 bin nüfuslu beldeden kimler geçmemiş ki? 

“Reform”u ilk kabul eden yerlerden olan Weimar’a Luther mesela çok gelmiş gitmiş. Goethe’nin, Schiller’in evleri hala yoğun ilgi merkezi. .. 

Bach ve Liszt maestro olarak yıllarca burada çalışmışlar. 

Nietzsche hayatının son demlerini kız kardeşiyle keza burada geçirmiş. 

Kız kardeşin cenazesinde sonra Hitler de teşrif etmiş ve Nasyonal Sosyalizmin çok sayılda etkinliğini burada tertiplemiş. 

Almanya’yı kısaca Almanya yapan isimler manzumesinin rehberi gibi bir yer Weimar. Bu itibarla cumhuriyetin ilk denemesinin merkezi olması rastlantı değil. 

Weimar Cumhuriyet’inin de başkenti aslında Berlin. Başkent hiç taşınmamış. Ama Berlin’le özdeşleşen imparatorluk geçmişinin hayaletlerinden kurtulmak ve taptaze bir başlangıç yapabilmek adına cumhuriyetin ilk anayasası burada düzenlenmiş. “Weimar Cumhuriyeti” adı buradan... 

Bu iyi niyete rağmen, genç cumhuriyetin temellerini atanlar Cumhuriyet’e ve cumhuriyet insanına, demokrasiye inanmadıkları için proje sonra iflas etmiş. 

SEVMEYİ ÖĞRENEMEYİNCE

Gay, Weimar Cumhuriyeti şansölyelerinden Gustav Stresemann’ın başlangıç yıllarında misal “Ben monarşi yanlısıyım. Hâlâ monarşi yanlısıyım ve monarşi yanlısı olarak da kalacağım” şeklinde beyanlarını aktarıyor.

İmparatorluğun görkemli geçmişine duyulan özlemin yanında anayasal haklarla bağ kuramamanın da çok büyük problem olduğunu söylüyor: 

“Demokratik Weimar Anayasası, gerçek siyasetin kapılarını açtığında, Almanlar saraya buyur edilmiş köylüler gibi...şaşkınlıkla bakakaldı” diyor yazar ve devam ediyor: 

“Toplumsal ve siyasal haklar arzulanan ancak çok ta ihtiyaç olmayan haklar gibi görülüyordu...Cumhuriyet’i sevmeyen binlerce profesör, sanayici ve politikacı vardı. Bu kişiler iyi eğitimliydi, akıllıydı, İmparatorluk değerlerini verip yerine demokrasiyle gelen ne idüğü belirsiz müsaadeler almaya gönülsüzdü. Pek çok insan... Cumhuriyet’le yaşamayı öğrendi, onun gelişinin bir tarihsel gereklilik olduğuna hükmetti. Bazı liderlere saygı duydular ancak onu sevmeyi hiç öğrenemediler, bir geleceği olduğuna hiç inanmadılar.”

Weimar Cumhuriyeti İmparatorluk Almanya’sı ile bir kopuş gerçekleştirmek amacıyla kuruldu. Ne ki araya korkunç bir “faşizm” girmeden, “kopuş” yaşama geçirilemedi. 

“Weimar adamlarının eski dönemin (ordu, yargı ve bürokrasiden oluşan)mekanizmalarını ehlileştirmeyi ve dönüştürmeyi başaramadığını” anlatıyor Gay ve “tarihsel simgelerin savaşında cumhuriyetçilerin baştan dezavantajlı konumda bulunduğunu” belirtiyor. 

Buna rağmen “kötü son kaçınılmaz değildi” diyor, ancak “çoğu Alman’ın öğrenmek istemediği şey, (kişinin dünyayla yüzleşme ve hakim olmasına ilişkin) Aydınlanmanın verdiği dersti” diyerek ekliyor. 

Weimar Kültürü mutlaka okunmalı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları