Derin sağın ‘çocuksu yüzü’

28 Ocak 2024 Pazar

“Bence Avrupa başbakanları içinde en başarılısı ve en renklisi” demiş İlber Ortaylı Kapalıçarşı’da refakat ettiği İtalya Başbakanı Giorgia Meloni için ve eklemiş:

“Siyasi görüşleri üzerindeki abartmalara da katılmıyorum. Çünkü Avrupa’da ondan daha liberal bir siyasetçi tanımıyorum. Ne Almanya, ne Fransa başbakanları, ne de Hollanda, İsveç hiçbiri onun gibi değil. Son derecede sempatik bir hanımefendi. Çocuksu bir yüzü var. Cana yakın bir kişiliği var. Lisan da biliyor…Herkese karşı kibardı. Halka yakın bir kişiliği var.”

İlahi İlber Hoca… 

Meloni için Çizme’de elbette ki pek çok övgü okudum ama böylesine tatlış bir sevgi pıtırcığı portreye hiç rastlamadım. 

Bilakis. Meloni’yi yere göğe sığdıramayan yandaşların en sevdikleri, üzerinde birleştikleri tanım, cinsiyetçi argo deyimle “t….lı bir kadın” olması. 

Terbiyeli ifadeyle “bıçkın” tanımlanması. 

Meloni’yi “sempatik” sözcüğü ile özetlemek fazla indirgemeci olmuş. 

“Çocuksu yüzü”ne gelince… Evet Meloni “derin sağ”ı, masumane ve çocuksu yüzlüdür. 

Otoriter sağ, eskiden olduğu gibi artık kendisini askeri üniformalar ve marşlarla sunmuyor. Evrimle bambaşka bir paketlemeye büründü. 

Wilders harici Avrupa sağcılarının tüm liderleri kadın: Meloni, Marine Le Pen, Almanya için Alternatif/AfD lideri Alice Weidel hepsi akça, pakça, sarışın, mavi gözlü beyaz Avrupa kadınlarından oluşuyor. 

Geçtiğimiz Aralık’ta Roma’da Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia/İtalya’nın Kardeşleri etrafında düzenlenen Atreju Festivali’ni ziyaret ettiğimde, en çok işte bu yeni sağın yeni çehresine şaşırmıştım.

SAĞIN YENİ AMBALAJI

Eski Roma İmparatoru Hadrianus’un mozolesinin bulunduğu azametli Sant’Angelo Kalesi’nin yamacında kurulan, siyasi sağ söylevlerin verildiği festival çadırının hemen etrafına sıcacık bir Noel köyü ve gençlerin, çocukların paten kaydığı bir buz pisti kurulmuştu.  

Otoriterlik çağrışımından çok uzak bu masalsı atmosferin merkezindeki çadırda eş zamanlı olarak son dönemde tüm sağcı liderlerin yol arkadaşına ve megafonuna dönüşen Elon Musk konuşmaktaydı. 

Festivalin adı bile çok masumdu. 

Alman yazar Michael Ende’nin Bitmeyen Öykü isimli çocuk romanının kahramanı Atreju’dan alınmıştı.  

Günümüzün yükselen en çarpıcı sağ siyaset projelerinden birinin, konuyla ilgisi olmayan bir öykü kahramanı ile anılması, “kuzu görünümündeki kurt” konseptinin tam tipik örneği olmuştu.    

Atreju Festivali’nin bu meyanda gene en belirgin özelliği, dört bir yeri Meloni’nin “çocuksu yüzü”nü taşıyan posterlerinin kaplamış olması idi. 

Girişten, buz pateninin etrafına yerleştirilen panolara dek… hiçbirinde kutlaması yapılan partinin adı görülmüyordu. 

“Giorgia Meloni ile dünyada İtalya’nın ağırlığı artacak” sloganlarının yazılı olduğu panolarda, sadece gözleri ileriye, ufuklara bakan Meloni’nin fotoğrafları vardı.  

Ne var bunda diyeceksiniz?

Atreju tam da şu sırada İtalya’da konuşulmakta olan “Başbakanlık sistemine geçiş”in bir ön çalışması oldu. 

Anayasa referandumuyla halihazırdaki parlamenter sistemden Başbakan’ın halk tarafından seçileceği “tek adam/tek kadın” rejimine geçişi savunan Meloni, Türkiye’den döner dönmez, bu projeye damardan karşı çıkan Repubblica gazetesi ile kavgaya tutuştu. 

Gazete hemen her gün “tehlikenin farkında mısınız?” tadında başlıklarla çıkıyor. 

Başbakan da “Birileri başlıklarına çeki düzen vermeli!” çıkışlarıyla gazetenin sahibi ile yazarlarına destur veriyor. 

CAPOCRAZİA-REİSOKRASİ

“Repubblica”nın İtalya’yı bekleyen yeni sisteme verdiği ad: Capocrazia/Reisokrasi. 

İtalyan faşist çetelerinin vakti zamanında kullandığı “manganello”ya atıfla “Il manganello sovranista/Milliyetçinin copu” başlıklı başyazısında (25 Ocak) gazete özetle: 

“Meloni ve kardeşleri, İtalyanlara tam da zihinlerindeki reisokrasi tasavvurunun-yurttaşın efendisi devlet, yönetimin sahibi bir hükümet ve yandaş bir ekonomi ve enformasyonla-nasıl işleyeceğini gösteriyor. 

İtalya’nın kızkardeşinin (Meloni!); sindirmek, meşruiyetini yok etmek ve susturmak istediği muhalif görüşlere tahammülü yok. Meloni’nin copu, hala bağımsız kalabilen az sayıdaki yayın organından hiçbirini esirgemiyor” diyor.

Aynı gazete, dün yayımladığı “Başbakanlık sisteminin tehlikeleri” başlıklı yazısında da, “reis kültünün” virüs gibi tüm siyaseti, ülkeyi, kamuoyunu sardığını belirtiyor. Öykünülen sistemde, hükümetin başı bir kez seçildiğinde, Cumhurbaşkanlığı, Parlamento, yargı, bağımsız basın, tüm denge ve denetleme mekanizmalarının boşlukta kalacağından dem vuruyor. 

İdeolojiler ve demokrasiye güveninin yitirildiği ortamda, salt.. tartışmaya kapalı liderin gücünün öne çıkacağını söylüyor. 

“Meloni’nin kesin bir projesi var” diyerek bitiriyor yazıyı Repubblica; “Ve bunu ileriye taşıyacak. Rota şimdiden çizili. (6-9 Haziran) Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra sıra Başbakanın doğrudan seçilmesini öngören referanduma gelecek. Başbakanın tüm hırçınlığı ve muhalefete tahammülsüzlüğü … hep karşı mahalleyi ‘düşman’ olarak yaftalamak ve karşıtlarının meşruiyetini ortadan kaldırıp, kuralları eğip bükerek güce el koymak için.”

“Çocuksu yüz”mü? İlahi.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları