Diktatörler muhaliflerden neden korkar?

03 Mart 2024 Pazar

Düşünün ki bir diktatörsünüz…

Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda. Hesap soran yok. Etraf silme yalaka.

Devlet aygıtının tüm enstrümanları basacağınız bir düğme uzaklığında.

Medya avcunuzun içinde. Sadece bir dediğinizi iki etmemecesine değil, her türlü yalan haber/fake news, dezenformasyonu yayma, envai çeşit propaganda ve yapay gündem aracı olarak ta 7/24 emrinizde.

Orwell misali, düşünceyi teslim alan bütün araçları sağlamış; tahakküm için bir “newspeak/yeni dili” tesis etmişsiniz.

“Savaş barıştır, özgürlük esarettir, cehalet güçtür, kıtlık bolluktur” söylemlerinizi öyle ki milyonlar içselleştirir olmuş…

Amma velakin bir ya da birkaç kendini bilmez aklı evvel sağda solda parazit yapıyor.

Bunlara neden ayar olursunuz?

Şartlar o kadar eşitsiz ki…

Başarıyla yarattığınız, dünyanın gerisine de öyle ya da böyle dayattığınız “alternatif gerçeklere” itiraz yükselten, baş kaldıran cüretkar bir kaç muhalifle uğraşmak niye?

İdeolojiler döneminde olsak hadi neyse…ideolojilerin sürükleyici gücünden yararlanabilirler diyelim.

Ama günümüz muhalifleri.. toparlayıcı, büyük düşünce akımlarının çekiminden yoksun, adlarının markası altında, tek tüfek mücadele ediyorlar.

O halde muktedirlerin bu derin korkusu niye?

Uzun zamandır kafamı kurcalayan bu soruya Repubblica gazetesi, ünlü Rus muhalif Navalny’nin ölümü üzerine bir baş yazı ayırmış. Başlığı da tam bu: “Diktatörler muhaliflerden neden korkar?”

GEÇMİŞ ÖNGÖRÜLEMEDİĞİNDE

Rusya’da Putin-Navalny, İran’da Hamenei-Mahsa Amini örneklerinden hareket eden yazı, “Diktatörleri, korku ortak paydasında birleştiren dinamik, yalnız ‘şimdi’ye değil, istekleri/talepleri/gereksinimleri doğrultusunda ‘tarih’e şekil ve yön vermektir” diyor ve bu bağlamda Rusların ünlü satranç şampiyonu Garry Kasparov’un şu sözlerine gönderme yapıyor:

“Biz Ruslar, geçmişi hiçbir zaman öngörülemeyen bir ülkede yaşarız!”

Sovyet döneminde tükaka edilen Çarların Rusya’sı, Putin yıllarında misal-şok, şok, şok- yeniden keşfedilerek, büyük övgüye mazhar oldu. 2000’lerde yaptığım Rusya gezilerinde en ilgimi çeken şeylerden biri bu beklenmedik “tarihi revizyonizm” olageldi.

Dışardan bakılınca hiç rasyonel olmayan bu tarihsel seçicilik, Rusya’nın muktedirleri için gerçekte yalnızca Büyük Rus ve Sovyet İmparatorluklarının devamını, kısa deyişle “şahsında topladığı devletin gücünü” temsil etmekte.

“İmparatorluk” özetle şahane, kamuoyu yoklamalarında popülerlikte at başı giden Stalin ve Çar II. Nikola bahane!

POTANSİYEL ALTERNATİF KORKUSU

Navalny öyküsüyle ilgilenmemin başlıca nedeni bu: 15 gün sonraki başkanlık seçimleri yarışındaki Putin, bir numaralı muhalifi Navalny’nin neden şimdi üstünü çizdi?

Navalny’nin tam olarak nasıl öldüğü bilinmiyor.

Ama “acımasız Sibirya zindanları”na gelene dek taksit taksit iki zehirlenmeyle ölüme gönderildiği kesin.

Peki meram edilen ne? Ve niye şimdi?

2022 yılında Fransız Akademisi’nin Büyük Roman Ödülü’nü alan ve Putin’in Rasputin’ini anlatan Kremlin’in Büyücüsü kitabının yazarı Giuliano da Empoli, bunun için 3 neden sıralıyor.

Putin karşıtı herkesle bir araya gelebilen, gerçekte ne sağcı, ne de solcu olan, Ukrayna savaşına karşı olmakla birlikte Rus milliyetçiliğinin bayrağını da taşıyan ve yolsuzlukla mücadelede popülist bir ana damarı besleyen Navalny için yazar, “Öncelikle Putin muhalifleri arasında en karizmatik olanıydı” diyerek ekliyor: “İlaveten milliyetçiydi ve çılgın bir yanı da vardı!”

Navalny’nin Putin’in baş hedefine dönüşmesini, ünlü muhalif gazeteci Yevgenia Albats ise “doğal politikacı” olmasına bağlıyor.

“Navalny” diyor Albats; “Demokratik bir Rusya geleceğine inanıyordu ve insanlara umut veriyordu. Putin onda, ivedelikle yok edilmesi gereken bir alternatif potansiyeli gördü. Hapse atıldığı son 3 yıl süresince kendisine aralıksız işkence edilmesinin sebebi budur.”

“Neden şimdi?” nin cevabı aynı gazeteci için şöyle:

“Putin çünkü Şubat seçimlerinin kendisi için kusursuz bir gövde gösterisi ve mükemmel bir plebisite dönüşmesini istiyordu. Navalny ise Kuzey Kutbuna 61 km. uzaklıktaki yüksek güvenlik hapishanesinden hala Putin’e meydan okumayı sürdürüyor, seçmenleri sandığı protesto etmeye davet ediyordu.”

Diktatörler hülasa “değişim umudu” verenlerden hoşlanmıyor.

Gerisi malum.

Navalny’nin 47 yıllık yaşamı Sibirya gulaglarında “ani ölüm sendromuyla” son buldu. Cenaze, aileye 8 gün teslim edilmedi. Muhalifin annesine, cenazeyi teslim almak talebinde destek veren avukat bile göz altına alındı.

Cenaze şirketlerine göz dağları verildi, önceki gün Moskova’da düzenlenebilen törene katılmayı göze alan erkeklere -heyhat!- ilk fırsatta “Ukrayna savaşına” gönderilecekleri söylendi.

Navalny etkisinin sonuçlarını on beş gün sonraki seçimlerde göreceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları