‘Aydın olma suçu...’

08 Temmuz 2023 Cumartesi

Basın tarihimize bakıyorum... 182 yıllık geçmişimizde başta gazeteciler olmak üzere, tüm haysiyetli aydınlarımız siyasi iktidarın baskısı, sopası ve hapis cezası altında yaşamış.

Oysa “demokrasimiz” diyoruz, anayasanın İkinci maddesindeki “hukuk devleti” olduğumuz iddiasını yerli yersiz her fırsatta tekrar ediyoruz. Ama “hukuku” hiçbir zaman “egemen” kılmıyoruz. Daha da kötüsü “hukuk” bizzat onu korumakla görevli olanlar tarafından ve göz göre göre katlediliyor. 

Üstelik yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a bakarsanız “Geç gelen adalet adalet değildir”.

Ama Yılmaz Tunç’un o bağlamda siyasi sorumluluk taşıdığı Türkiye’de kimliği, kişiliği, siyasi görüşleri belli, biri gazeteci, öteki milletvekili iki aydın, hukuka ve kamu vicdanından yükselen feryatlara aykırı şekilde cezaevinde tutuluyor. 

Elbette sadece ikisi değil, -kararlarına uyacağımıza imza atarak söz verdiğimiz ve anayasamızın 90’ıncı maddesinde de bunu tekrar ettiğimiz- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Yargılamanız adil değil, bunları tahliye edin” anlamındaki kararlarına rağmen içeride tuttuğumuz Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş dahil, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman ve ismini anımsayamadığım diğer tutuklu ve hükümlü aydınlarımızı da dahil ederek söylüyorum.

Evet, anayasamıza göre Türkiye’de bir “hukuk devleti” vardır. Ama gerçekte devlet, hukuku yok saymakta ve bir keyfi yönetimde yaşanabilecek rezaletlerin hepsini insanlarımıza reva görmektedir.

Dahası, tüm bu rezaletler, üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi tarafından da bilinmekte, görülmekte ama konseyin Türkiye hakkında uygulaması söz konusu olan yaptırımlar orada sahipsiz beklemektedir. 

Şimdi konumuz Merdan Yanardağ ve Can Atalay... Merdan Yanardağ’ın 20 Haziran akşamı TELE1’de yaptığı bir değerlendirme, hem kendisinin tutuklanmasına hem de genel yayın yönetmeni olduğu TELE1’in RTÜK kararıyla 1 hafta süreyle yayın yapmaktan alıkonulmasına yol açtı.

Yanardağ, sözlerinin montajlandığını, bağlamından kopartıldığını ve bir tertibe maruz bırakıldığını söylüyor. 

Hemen ifade edeyim ki montajlı haliyle bile sözlerinde kanımca zerre kadar suç yoktur. Ona yapılan, Yanardağ’ın muhalif bir gazeteci olması nedeniyle ondan hınç alma operasyonudur.

İşin hazin tarafı tüm bunların, Tayyip Erdoğan gibi “Siirt’te okuduğu bir şiir nedeniyle hapsedilen” bir siyasinin yönettiği ülkede yaşanıyor olmasıdır. 

Diğerine gelince... İnsancıl, haksever ve uygar bir hukuk adamı olarak tanınan ve 14 Mayıs 2023 günü Hatay’dan milletvekili seçilen Av. Can Atalay’ın durumudur. 

Halen uydurma bir suç nedeniyle 18 yıla mahkûm olan Atalay’ın durumunu Yargıtay’ın ilgili dairesinin, anayasanın 83’üncü ve 14’üncü ve maddelerine gören “Hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bildirmek zorunda”dır. 

Ancak iki aya yakın zamandır Yargıtay’ın kılı kıpırdamamaktadır. Üstelik Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Geç gelen adalet, adalet değildir” dediği bir ülkede.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları