Doğrular ve yanlışlar

20 Mayıs 2023 Cumartesi

Anadolu’da “Araba devrilince yol gösteren çok olur” diye güzel bir söz var. Gerçi 14 Mayıs’ta araba devrilmedi ama “Birinci turda bitirelim” diye çıkılan yolda amaca ulaşılamadı. Ama yine de “yol gösteren” sayısız görüş ve iddia içinde nerdeyse boğulur hale geldik.

Önce CHP öncülüğündeki “Millet İttifakı”nın seçim kampanyasına bakalım:

Bazı yorumcular, iş işten geçtikten sonra “Bu ittifaka ne lüzum vardı” diye soruyor. Oysa ittifaka ciddi bir ihtiyaç vardı. Çünkü Türkiye’de muhafazakâr oylar, yüzde 60’ın üzerinde. İktidara gelebilmek için en az yüzde 50’nin üzerinde taraftarın desteğini kazanmanız lazım. O zaman çözüm ne? 

Ya çok güçlü bir propagandayla kendi partinizin görüşlerini milyonlara kısa sürede anlatıp ikna etmeniz icap eder yahut da mevcut sosyolojik gerçeği dikkate alıp çözüm üretmeniz zorunlu olur. 

Türkiye’de medyanın yüzde 95’inden fazlasını kontrol eden bir iktidara karşı hangi propagandayla başa çıkabilirsiniz? 

Tek çare olarak yüzde 60’lık kesimden en az yüzde 50’yi aşmanıza yarayacak sayıda seçmenin gönlünü ve oyunu alacak çözümler üretmeniz gerekir. Bu da sizi o kesimdeki uygun aktörlerle ittifaka iter. CHP’nin yaptığı tam da budur. O nedenle Kılıçdaroğlu’nun stratejisi doğrudur.

Bir kısım yazarlar, “ittifakın diğer liderlerinin kampanyada çalışmadığı ve partilerinin oy potansiyeli de olmadığı için” sonuçlara katkılarının nerdeyse sıfır düzeyinde kaldığından şikâyetçiler.

İttifak kurulurken veya kurulduktan sonra “Senin oy potansiyelin çok düşük” diyerek “A” veya “B” partisine daha geri planda rol verilse, o ittifak hemen dağılmaz mıydı?

Demek ki, bu yakınma da duygusal bir tepkiden ibaret idi. Nitekim Kılıçdaroğlu, doğru hareket etti ve ortaklarına karşı dürüst davrandı. 

O zaman neden birinci turda amacına ulaşamadı?

Bazıları, kampanyanın “Bahar gelecek, her şey güzel olacak” teması üzerine kurulu olmasının, propaganda “gücünü” zayıflattığını iddia ediyor.

Aslında iktidarla muhalefetin yıllardır birbirine çok ağır sözlerle saldırdığından şikâyet eden pek çok insan olduğunu hepimiz biliyoruz. O nedenle CHP’nin “pozitif” bir kampanya sürdürmesi yani “Şu çok kötü, bu çok berbat” demek yerine, kötü olan her şeyi herkes biliyor. O yüzden biz insanlara karamsar resimler göstermek yerine propagandayı “olumlu söylemler” üzerine kurma stratejisi de yerindeydi. Ancak bu yaklaşımda ayarın kaçtığı ve insanların “Çiçekler açacak, her şey güzel olacak” sözleriyle avunduğu doğrudur. Seçim meydanlarını düğün şenliğine çevirirken iktidarın yalan ve iftiralarına karşı yeterli ve dinamik yanıtlar verilmediği de açıktır. Seçim stratejisini uygulayanlardan bu ihmalleri nedeniyle hesap sorulması yerinde olur.

Ama artık yapılacak en doğru şey, ilk turdaki eksik ve yanlışlardan ders alıp, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci turu kazanmak için seferberlik ilan etmektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kime güvenelim? 25 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları