İşte size ‘sivil anayasa’

07 Ekim 2023 Cumartesi

Kendisi hâlâ görünmedi ama kamuoyu, bir süredir Saray’ın hazırlattırdığı “yeni anayasa” denen, içeriği -bence- belirsiz metinle meşgul ediliyor.

Konu ilk defa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 Eylül günü yaptığı konuşmayla gündeme geldi. Erdoğan o konuşmasında millet çeşitliliği gibi içeriği anlaşılamayan bir kavramdan söz etmişti. 

Sonra metne ilişkin endişeler dile getirilince “Anayasanın ilk dört maddesinde değişiklik yapmayacağız. Anayasanın ‘vatandaşlık’ bağıyla ilgili 66’ncı maddesine dokunmayacağız” gibi bazı -kaynağı belirsiz- haberler yayımlandı. Ama metin henüz ortaya çıkmadı.

Çıkmadı ama taslağı hazırlatan zihniyeti biliyoruz.

Bu zihniyetin, Atatürk’e, onun Türkiye Cumhuriyeti’ni modern bir ülke haline getirmeyi amaçlayan ilkelerine özellikle karşı olduğunu biliyoruz.

O zaman “yeni anayasa” dedikleri metinde, yürürlükteki anayasadan farklı neler olabileceğini tahmin edebiliriz.

Saray ve yakınlarının yürürlükteki anayasanın “Başlangıç”ındaki “Ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda” ifadesini çıkarmayı önereceklerini söyleyebiliriz. Sadece bunu değil, o metindeki aynı anlayışı ifade eden başka cümleleri de...

“Genel Esaslar” başlıklı ilk 11 maddeye dokunacaklarını tahmin etmiyorum. Ama ikinci kısmın birinci bölümündeki 24’üncü maddeyi işlerine gelecek şekle dönüştürmeye çalışacaklarını düşünüyorum. O madde bilindiği gibi “din, vicdan ve kanaat özgürlüğü”nü düzenliyor. Ama asıl;

“Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” şeklinde bir hüküm içeriyor.

Yürürlükteki anayasanın 42 ve 174’üncü maddesini de değiştirmeyi isteyeceklerini düşünüyorum. 

Bilindiği gibi 42’nci madde “eğitimin Atatürk inkılapları doğrultusunda” yapılmasını emrediyor. 174’üncü madde ise Atatürk devrimlerinin temel taşı olan “İnkılap yasalarının hiçbir hükmünün anayasaya aykırı olduğunun iddia edilemeyeceğini” ifade ediyor. 

BAŞKA NELER OLABİLİR?

Elbet cumhurbaşkanının en çok iki dönem görev yapacağına ilişkin 101’inci maddenin sonunun geleceğini en güçlü tahmin olarak ifade edebiliriz. 

Aslını ararsanız yeni bir anayasa yapma çabasının asıl sebebinin yürürlükteki 101’inci madde olduğunu söylemek de mümkün.

Anayasa Mahkemesi’nin yetkisinde kalmış çok küçük bir bağımsızlık kırıntısının da bu vesileyle elinden alınmasını ve; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” diyen hükmü de Saray’ın canını çok sıkıyordu.

Muhtemelen o hükmün de sonunun geldiğini söylemelerinde bence sürpriz yoktur.

Anayasada bu hükümler değiştikten sonra adı ister yeni anayasa olsun ister “değişiklik” yapıldı densin, ne fark eder.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları