Olaylar Ve Görüşler

Bir büyük insanı anarken - Prof. Dr. Yakut Irmak ÖZDEN

25 Aralık 2023 Pazartesi

İsmet İnönü’yü 25 Aralık 1973’te yitireli 50 yıl olmuş. O da Atatürk gibi, yaşamının büyük bir bölümünü önce Osmanlı döneminde (Balkan Harbi’nde, Yemen’de, I. Dünya Savaşı’nda Suriye, Filistin, Kafkasya’da) sonra da Kurtuluş Savaşı’mızda (Batı Cephesi Komutanlığı, 1.ve 2. İnönü Savaşları, Büyük Taaruz) geçirmiş bir büyük askerdir. Onun komutanlık yeteneklerine güvenen Atatürk tarafından henüz albay iken ülkemizin ilk Genelkurmay başkanı seçilmiştir.

‘EN BÜYÜK YENİLGİM...’

İsmet İnönü’nün birçok söyleşi ve demeci tarihe geçecek nitelikte ifadeler içerir. Örneğin, kadınlara seçme-seçilme hakkının yasalaştığı 5 Aralık 1934’te Meclis’te yaptığı konuşma kanımca çok etkileyicidir: “Türk devrimini tarih anlatırken bunun bir kurtuluş olduğunu en başta söyleyecektir. Bu kurtuluşun çeşitli evreleri içinde de özellikle kadınların kurtulmasını anlatacaktır.”

İnönü’nün tüm yaşamı boyunca demokrasiden yana olduğu da açıktır. Nitekim iktidarı kaybettiği 14 Mayıs 1950 seçimi ile ilgili olarak “En büyük yenilgim, en büyük zaferimdir” diyebilmiştir.

EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM

İnönü’nün demokrasi ve insan haklarına olan inancı kanımca şu deyişi ile de özetlenebilir: “Türkiye tok tutsakların veya aç özgürlerin ülkesi değil, özgür ve tok insanların ülkesi olmalıdır.”

Son olarak İnönü’nün önemli kararlarını ilgili konuyu ayrıntılı olarak araştırmadan ve liyakat ilkesinin süzgecinden geçirmeden vermediğini gösteren, daha önce yayımlanmamış bir olayı siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum. Yukarıdaki fotoğraf İnönü’nün bu kişilik özelliğine iyi bir örnek sayılabilir.

Yıl 1942. Babam Sadi Irmak henüz İstanbul Üniversitesi’nde genç bir doçent. Bu görevinin yanı sıra büyük bir enerji ve çalışkanlıkla bir yandan Goethe, Nietzsche, Schopenhauer gibi Alman düşünürlerinin yapıtlarını Türkçeye kazandırırken bir yandan da hem Ulus gazetesinde hem de tüm Halkevi dergilerinde makaleler yazıyor. Bu makaleleri dikkatle izlediği anlaşılan Cumhurbaşkanı İnönü, bir gün üniversiteyi ziyaret ederek babamın fizyoloji dersi anlattığı sınıfa giriyor, dersi dikkatle izliyor ve kısa bir süre sonra da onu siyasete davet ederek önce parti müfettişliğine atıyor, sonra milletvekilliğine getiriyor, sonunda da Çalışma Bakanlığı’nı ve o zamanki adıyla “İşçi Sigortaları”nı kurmakla görevlendiriyor.

Kanımca bu fotoğraf İnönü’nün her durum ve koşulda nasıl bir nezaket ve zarafetle davrandığını da göstermektedir. Dersin hocası konusunu öğrencilere ayakta anlatırken Rektör Prof. Dr. Cemil Bilsel ve cumhurbaşkanı da onları ayakta izlemekteler...

Yazımın, Atatürk’ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı İnönü’nün 27 Kasım 1938’de yayımladığı ve beni her okuyuşumda yeniden etkileyen mesajını sizlere anımsatarak noktalamak istiyorum: “Devletimizin kurucusu ve milletimizin fedakâr, sadık hizmetkârı, eşsiz kahraman Atatürk” hitabıyla başlayan mesaj şöyle bitmektedir: “Bütün ömrünü hizmetine verdiğin Türk milletiyle beraber senin huzurunda saygı ile eğiliyoruz. Bütün yaşamında bize ruhundaki ateşten canlılık verdin. Emin ol hatıran, sönmez meşale olarak ruhlarımızı sürekli ateşli ve uyanık tutacaktır.”

Kendisi de tüm gücüyle desteklediği Atatürk gibi, yaşamını, inançları doğrultusunda vatanına adamış olan bu büyük insanı saygı ve rahmetle anıyoruz.

PROF. DR. YAKUT IRMAK ÖZDEN

ATATÜRK KÜLTÜR VAKFI BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları