Olaylar Ve Görüşler

Bir zamanlar hukuk vardı - Av. Erol Ertuğrul

19 Haziran 2024 Çarşamba

22 yıl önce güzel yurdumuzda eksikleri olsa bile bir hukuk devleti, bir bağımsız yargı vardı. Herkesin saygı duyduğu bir Yargıtay vardı, bir Danıştay vardı, bir Anayasa Mahkemesi vardı. Bu kurumlar yine var ama bağımsızlıklarını yitirip tek adamın buyruğuna girmişler. Anayasa Mahkemesi var ama kararlarını yüksek mahkemeler bile uygulamıyor. Cumhuriyetin ordusu var ama etkisizleştirilmiş. Bugün bağımsız yargı yok.

Barolar ve avukatlar hukuksuz bir düzende hukuku savunmaya çalışıyorlar. Bunun için de ülkemizin tarihinde hiç görülmemiş biçimde 27 Nisan 2024 günü Türkiye Barolar Birliği Ankara’da bir avukatlar yürüyüşü düzenledi ve on binlerce avukatın katıldığı bir yürüyüş ile hukukun üstünlüğüne, avukatların haklarına sahip çıkmak üzere çağrı yaptı. Yargıda parasal ilişkiler her gün yazılı ve görsel basında yer almakta, yargıya duyulan güven azalmaktadır. Siyasal erk, yargıdan elini çekmeli, yargıya duyulan güven sağlanmalıdır.

Son yirmi iki yılda parlamenter sistem yok edildi. Yerine dünyada hiçbir örneği olmayan tek adam sistemi getirildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen tek adam sisteminde kuvvetler ayrılığı yok edildi; tüm güçler bir kişinin emrine verildi. Kuvvetler ayrılığı hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Cumhuriyetin saraydan alarak ulusa verdiği egemenlik yeniden tek adama, Saray’a verilmiştir. Bu hukuksuzluğa AYM “dur” dedi. KHK’ler AYM kararı ile iptal edildi.

GECİKEN ADALET

“28 Şubat kararları”yla Öğrenim Birliği ve laiklik korunmaya; tarikatların, cemaatlerin önü alınmaya çalışılmıştı. 28 Şubat kararları bugünler gelmesin diye alınmıştı. Ama ülkeyi tarikatlarla birlikte yönetmeye soyunan bir kadro ülkeyi yönetince 28 Şubat kararlarını alan kadro yargılandı. 

FETÖ’cü savcıların açtığı davalar ve FETÖ’cü yargıçların verdiği kararlarla Cumhuriyetin kahraman üst düzey askerleri cezalandırıldılar. Yaşları sekseni geçen ve çeşitli hastalıkları bulunan beş general cezaevinde iken, Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporlarla salıverilmeleri gerekirken bir yılı aşkın bir süre cumhurbaşkanının imzasını bekleyerek cezaevinde kaldılar. Sonunda 17 Mayıs 2024 günü beş general cezaevinden çıktılar. Haksız ve hukuksuz olarak Cumhuriyetin ordusunun generalleri yıllarını cezaevlerinde geçirdiler. Geç gelen adalet adalet değildir. Vatanseverlerin yeri cezaevleri olamaz. Cumhuriyetin ordusunun kahraman generallerinin rütbeleri sökülmüş ve özlük hakları ellerinden alınmıştır. O rütbeleri siz mi verdiniz ki siz geri alıyorsunuz? Yaşları sekseni geçmiş generallerin rütbeleri ve özlük hakları daha fazla gecikmeden hemen geri verilmelidir.

Yine hukuksuz biçimde Gezi davası tutukluları cezaevindeler. Gezi, yönetimin çağdışı eylemlerine karşı bir direnişti. Tüm Türkiye’ye yayıldı ve iktidarın korkulu rüyası oldu. Gezi hükümlüleri özgürlüklerine kavuşmalı, milletvekili seçilen Can Atalay cezaevinden çıkmalı ve görevine başlamalıdır. 

Tarikatlar devletin yönetimine ortak olmuştur. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, mensuplar ülkesi olamaz” sözleri unutuldu; milli eğitim bakanı, ulusal eğitimi tarikatlarla birlikte oluşturacağını açık açık söyleyerek hiçbir eleştiriyi kabul etmedi ve tarikatlarla “Protokol yapmaya devam edeceğiz” demek pervasızlığını gösterdi.

Milyonlarca kontrolsüz sığınmacı ülkemizin her yerindedir. Hızlı nüfus artışlarından ötürü ülkemizin geleceği açısından tehlike oluşturmaktadırlar. Terör kaynağı olma, gasp, tecavüz, hırsızlık gibi suçlardan ötürü de ülkemizin güvenliğini tehdit etmektedir.

“Yeni anayasa” palavrasının özgürlüklerle, hukuk devleti ile bir ilgisi yoktur. Yapılmak istenilen baskıcı yönetimin kalıcı olması, tek adamın daha da güçlenmesidir. Son yerel seçimlerde çoğunluğunu yitirmiş bir siyasal kadronun genç kuşakların geleceğini karartmak hakkı yoktur. Genel seçimler yapılmalı, ülkemizin yönetimi çağdaş kadroların eline verilmeli, aydınlık Türkiye yeniden canlanmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları