Olaylar Ve Görüşler

CHP harç olabilir mi?

25 Haziran 2015 Perşembe

AKP’nin bıraktığı yıkım onarılabilecek mi, yoksa 90’lı yılların moda deyimiyle yeni hükümet enkaz devraldık söylemlerine mi sığınacak, onu da çok değil önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Peki, şimdi ne olacak ya da ne olmalı? AKP’den hesap sorma işini, AKP’nin içinde olduğu bir hükümetten beklemek abesle iştigal olur. AKP’den ve gerçekleştirdiği yıkımdan kurtulmanın yolu diğer üç partinin bir araya gelerek geniş tabanlı bir hükümet kurmaları ve Türkiye’yi kucaklamalarıdır.

HDP’nin temsili
Böyle bir hükümet neler getirir? Birincisi, ki en önemlisi genel anlamda Kürtlerin ve diğer tüm ezilenlerin temsilcisi söylemleriyle yüzde 13 oy alan HDP ülke yönetiminde söz sahibi olacaktır. Bu yönüyle tarihi bir olaydır. Yasamada sandalye alabilmek için büyük bedeller ödemiş Kürt siyasal hareketi bu sayede yürütme düzeyinde temsil edilecektir.
Bu arada HDP’nin emanet oylara ve emanetçi seçmenine karşı da sorumluluğunun bilincinde olması, bu sorumluluk duygusuyla dav- ranması, kendisine emanet oy veren kimseleri hayal kırıklığına uğratmaması gerekmektedir. Kürt kimliği tanınmalıdır, eşit yurttaş eşit vatandaş tabii ki tartışılmaz bir gerçektir, bu durum Kürt milliyetçiliğine vardığında emanet oylarda büyük düşüş ve bir dahaki seçimlerde baraj altında kalmayla sonuçlanacaktır. Ayrıca yurttaşların HDP’ye oy verirken AKP faşizmine karşı set çekme, engel olma duyguları, Kürt illerinde ya da büyük şehirlerdeki Kürt mahallelerinde HDP faşizmine dönüşmesi HDP’nin oyunu diğer seçimlerde eritecek, HDP’yi baraj altında bırakacak başka bir faktördür.

MHP’li seçmen
İkincisi, böyle bir hükümet MHP ile Kürtleri yakınlaştıracaktır, MHP liderinin HDP ile yatağa girmem minvalindeki sözleri buram buram popülizm kokan, tabana mesaj niteliği taşıyan irade açıklamalarıdır. Ancak tabanından, sokaktan haberi olsaydı, seçim öncesi kimler ne diyor, ne düşünüyor, bunları yoklasaydı ve resmi doğ- ru okusaydı muhtemelen böyle konuşmazdı Sayın Devlet Bahçeli.
Sol seçmen kadar AKP’den kurtulmak isteyen MHP seçmeni de 7 Haziran seçimleri öncesi HDP konusundaki katı tutumunu terk etmiş, AKP karşıtlığı MHP seçmenini yumuşatmıştır. Erzurum saldırısı ve Diyarbakır katliamları sonrası yapılan açıklamalar da bu durumu destekler niteliktedir, bu yakınlaşma ve sinerji ortamı olası bir koalisyon durumunda yerini daha kapsamlı dostluğa ve kardeşliğe bırakacaktır.

CHP-HDP ilişkisi
Üçüncüsü, bu seçimler aynı zamanda CHP seçmeninin de HDP’yle barıştığı, onları anladığı, empati kurduğu bir seçimdir, hatta bir adım ileri gidip bir kısım CHP seçmeni baraja katkı sunmak adına bizzat HDP’ye oy vermiştir.
Böyle bir ortamda fotoğrafı doğru okuyan CHP lideri ve yetkili milletvekilleri de kesin, katı duygusallıktan uzak söylemlerle ilkeler etrafında ifadeler sarf etmiştir. CHP olası bir hükümette hem HDP ile MHP arasında harç görevini görecektir hem de iyi bir oyun kurucu, iyi bir hakem olacaktır. AKP’den suçlarının hesabını sormanın yolu CHP, MHP, HDP koalisyonu olacaktır.  

FATİH TEMUR Tarih öğretmeni

 

-

 

Kazanan mı kaybeden mi?

CHP’nin ülke için anahtar parti olduğu gerçeği aslında bu seçim sonuçlarıyla da onanmıştır. CHP’nin katılımcılarından biri olmadığı hiçbir tarihsel proje başarıyla tamamlanamamaktadır.

Anahtar parti
Bunun iki ana nedeni olduğunu söyleyebiliriz. İlki, partinin tarihsel yönüyken yani cumhuriyeti ve ulusu inşa eden örgüt olması. İkincisi de sol yönün en önemli aktörü oluşudur. Bugün şu veya bu yoldan bir toplum halinde birlikte yaşamamızı mümkün kılan siyasa varsa, bunun kurucu örgütü CHP’dir.
Türkiye Cumhuriyeti başlığını taşıyan bu siyasa zaman içinde önemli sorunlara da çözüm bulma arayışına girdiğinde, yine CHP çözümün anahtar örgütü olmuştur. Demokrasiye geçiş, sosyal devlet uygulamasının başlaması, işçi sınıfının sendikal haklarının sağlanması gibi büyük yeniliklerin altında hep CHP imzası vardır.
Bu son seçimlerde de aslında böylesine bir yeniliğin altına imzasını atmak istedi parti. Türkiye’nin ekonomik ve siyasal sorunlarını çözebilecek programa sahip oluşu, ne var ki, onun tekrar bir kurucu aktör olmasını sağlayamadı. Ancak, gelinen nokta şunu da göstermektedir ki CHP’siz bir yeniden yapılanma mümkün görünmüyor. Peki, neden CHP iktidar alternatifi olamıyor?

Örgütteki sorunlar
Parti bildiğimiz gibi 2010 yılındaki lider değişikliğinden bu yana önemli dönüşümler yaşadı. Ancak, en önemli yönü olan örgütündeki dönüşüm sınırlı oldu. Çok iyi bir programınız ve seçim beyannameniz olabilir, ama bir seçim kazanmanız salt o programa ve seçim beyannamesine dayanmaz.
Seçimi hiç kuşku yok ki örgüt kazandırır. Örgütün profesyonel yöneticileri ile militanlarının programa ve beyannameye inanmaları seçim kazanmak için bir ön şarttır. Örneğin, genel başkan yardımcılarının hazırlanmasına doğrudan katkı verdikleri bir seçim beyannamesinin seçmende karşılığı olacağına samimiyetle inanmaları gerekir. Aynı şekilde parti için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olması beklenen bir il ya da il çe başkanının militan olarak seferber olması başarı için kaçınılmazdır. Ancak, partide bu rollerin ayrışması bağlamında sorunlar olduğu muhakkaktır. Partinin en ciddi sorunu örgütündeki rol dağılımının ayrışmamış olmasından kaynaklanan sorundur. Liderin geniş kitleler nezdinde sevilmesi, zannedildiği gibi oy patlamasına yol açmaz ama böylesine bir lidere sahip olan parti şanslıdır. Bu şansını oya dönüştürecek olan örgüttür.

Ekonomi önceliği
Kuşkusuz CHP’nin hedeflediği oy oranını tutturamamasının arkasında yatan çok önemli bir neden daha var. Bu neden, Türkiye’de seçmenin rasyonel-bireysel oy davranışından ziyade kültürel-kitlesel oy verme davranışına eğilimli olduğu gerçeğidir.
Kültürel kimlik temelli siyasetin sosyo-ekonomik temelli siyaseti ikincilleştirmesi bu meseleyi aşikâr kılmaktadır. CHP’nin sosyal politika üzerine odaklanan ve ekonomik büyümeyi hedef seçen seçim propagandasına karşılık diğer partilerin kültürel-kimlik eksenli politikaları daha “sempatik” bulunmuştur. CHP’nin salt sosyo-ekonomik politikayla oy oranını yükseltmesi demek ki mümkün görünmüyor. Ancak, CHP’nin kimlik politikası yapacak bir programı ve ideolojisinin olmaması esasında Türkiye için büyük şanstır. Kitleleri heyecanlandıracak siyasal bir perspektifi seçim çalışmalarının merkezine yerleştirmesi CHP’nin bundan sonraki tek seçeneğidir. Bu seçenek ülkeyi tekrar inşa etme, yeniden birlikte yaşama formülünü bulma ve uygulama seçeneğidir.
Ekonomi seçmenlerin oy verme davranışını tek başına belirleyemiyor, çünkü rasyonel-bireysel oy verme davranışından ziyade kitlesel- kültürel oy verme davranışı önemli ölçüde sonuçları tayin ediyor. Belki kültürel kimlik politikasına yer açamaz parti, ama ekonominin yanı sıra siyaseti konuşan, siyasetin dönüştürücülüğüne vurgu yapan bir programa ihtiyaç duyduğu çok açık.
Sözünü ettiğimiz örgüt sorunlarını aşmış ve salt ekonomiden ziyade siyasete de programında öncelikli yer veren bir CHP yine de tek başına iktidar olma şansına sahip olmayabilir, ama oy oranının yüzde 25’in epey üstünde olacağı kesindir.

Prof. Dr. İBRAHİM KAYA Dokuz Eylül Üniv. - Sosyoloji

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları