Olaylar Ve Görüşler

Din alanında düşünme yasağı - İsmail ÖZCAN

18 Ocak 2024 Perşembe

Bütün Müslüman ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de her alanda çok kısıtlı olan ama din alanında hiç bulunmayan şey düşünce özgürlüğüdür. Müslüman dünyada din alanında yeni ve farklı bir düşünceye, yoruma, bakışa asla geçit yoktur! Eskiler ne düşünmüşse ne söylemişse, nasıl yorumlamışsa onlara aykırı ya da onlardan farklı bir şey söylemek her türlü küfrü, hakareti, maddi-manevi her çeşit linci göze almayı gerektiriyor. 

Roger Garaudy’nin “Ben, İslamın indirildiği zamanın sorunlarına getirdiği çözümleri olağanüstü buluyorum. Ama onların bugün de aynen uygulanmak istenmesini aptallık olarak görüyorum. Bugünün sorunlarına o gün için olağanüstü bulduğum o çözümlerden esin alarak yeni çözümler üretmenin kaçınılmaz olduğuna inanıyorum!” sözünü kaç defa tekrarladığımı hatırlamıyorum.

Batı, birçok alanda şöyledir, böyledir; birçok yönüyle eleştirilir ama düşünce özgürlüğü alanında ulaştığı seviye önemlidir. 

BATI’DA AKIL YÜRÜTME

Yıllar önce bir psikolog, kalabalık bir öğretmen topluluğuna verdiği seminerde şöyle demişti: “Herhangi bir Müslüman ülkede bir kişiye ‘senin kardeşin eşcinselmiş’ deseniz, sizi ölüm de içinde her türlü kötü davranışla karşı karşıya bırakabilir. Ama aynı şeyi bir Batılıya söyleseniz, ‘Kendi tercihidir, beni ilgilendirmez’ anlamında bir cevapla karşılaşırsınız.” 

Biz “Her koyun kendi bacağından asılır” sözünü her fırsatta tekrarladığımız halde onu hiçbir zaman pratiğe yansıtamamışızdır. Batılı yazarlar, aydınlar, filozoflar tarafından söylenmiş şu sözler onların da bu özgürlüğe kolay ulaşamadıklarına işaret etmektedir: 

“Tehlikeli olmayan bir düşünce, düşünce diye anılmaya bile değmez.” (Oscar Wilde)

“Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye kalkışır.” (Paul Valery)

“Düşünce özgürlüğü olmaması insanların düşüncelerini söyleyememesi değildir, düşünce özgürlüğü olmaması insanların düşünememesidir.” (J. P. Sartre)

Ülkemizde özellikle son çeyrek yüzyıldan bu yana İslamı yaşadığımız zamana göre anlamaya ve yorumlamaya çalışan bir düzine kadar ilahiyat profesörü çabalarıyla, verdikleri eserlerle takdirlere, tebriklere konu edilmesi ve ödüllendirilmesi gerekirken tersine hakaretlerden hakaret, ölümlerden ölüm beğenmeye muhatap edilmiştir. Lince uğramışlardır. Bu yüzden bu insanlar ya yurtiçinde yaşadıkları yerlerden ayrılmak ya da yurdu terk etmek zorunda kalmışlardır.

Bu dar görüşlülüğün, bu hoyratlığın tarih boyunca Müslümanlara ne kadar pahalıya mal olduğunu öğrenmek isteyenler Yaşar Nuri Öztürk’ü, Mustafa Öztürk’ü, Mehmet Azimli’yi ve benzeri ilahiyatçı akademisyenleri dikkatle okumalıdırlar. 

İSMAİL ÖZCAN

EĞİTİMCİ/YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları