Olaylar Ve Görüşler

Emekliler ve yerel seçimler - İbrahim BERKSOY

03 Şubat 2024 Cumartesi

Türkiye’de 16 milyonu aşkın emekli var ve bu sayı giderek artıyor. Çevremizdeki pek çok ülkenin nüfusundan fazla. Çoğunluğu işçi emeklisi. Bağ-Kur’dan emekli olanlar da az değil. Yurtdışında çalışıp emekli olanlar da var. Memur emeklilerinin sayısı da giderek artmakta. Kimileri karı koca kendi halinde yaşıyor. Kimileri ileri yaşlarda, çocuklarının yanında yaşamlarını sürdürüyor. Kimileri bakımevlerinde, huzurevlerinde kalıyor. Kimileri emeklilik sonrasında da çalışmak zorunda kalıyor.

Çoğu olumsuz koşullarda yaşamını sürdüren 16 milyon emekli, haklı olarak durumlarının düzeltilmesini, alım güçlerinin ve sosyal itibarlarının artırılmasını, yaşam kalitelerinin yükseltilmesini istiyor, bekliyor, kısık sesle de olsa talep ediyorlar. “Seçimler olmasa yüzümüze bakan, sesimizi duyan yok” diyor çoğu emekli. Haksız da sayılmazlar. Ama unutmayalım, sekiz ay önce kritik bir genel seçim geçirdik. Emeklilerin durumu o gün de iyi değildi bugün de iyi değil!

PARTİLER VE İTTİFAKLAR

Genel seçimlerle yerel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğu, amacı, işlevi ve sonuçları bakımından bu iki seçimin birbirine benzemediği hep söylenir. Doğrudur; genel seçimler doğası gereği “politik”tir. Çünkü seçim vaatleri, bildirgeleri, kampanyaları tamamen politiktir ve seçim, siyasi partiler ya da ittifaklar arasında yapılmaktadır. Otoriter popülist siyasetçiler eliyle, bile isteye aşırı kutuplaştırılan politik ortamda yapılan genel seçimlerde “seçmen konsolidasyonu”nu sağlamanın en kestirme yolu, ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde örneklerine sıkça rastladığımız ilkesiz, oportünist, kışkırtıcı, kirli, sert “seçim siyaseti” yürütmektir. Böylelikle, gündelik yaşamda benzer yaşam koşullarına ve alışkanlıklara sahip emekliler -aynı durum çalışanlar, memurlar, esnaf ve sanatkarlar, gençler, kadınlar, öğrenciler, işsizler için de geçerlidir- bu sert siyaset ortamında seçim yaklaştıkça her geçen gün daha fazla kutuplaşır, birbirinin yüzüne bakmayacak kadar ayrışıp “konsolide” olurlar. Sonra seçim günü gelir, herkes oyunu sandığa atar, akşam merakla sonucu bekler, kimisi üzülür kimisi sevinir ve ertesi gün hayat kaldığı yerden devam eder. Bu hep böyle sürer gider...

Yerel seçimler ise -benzer yönleri olmakla birlikte- tam olarak böyle değildir. Yaşadığımız yerde gündelik hayatımızı düzenleyen uygulamalar, iktisadi ve sosyal kamu hizmetleri ve pek çok şey, “belediye” dediğimiz yerel yönetimler eliyle yürütülmektedir. Bu bakımdan, seçeceğimiz belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri, alacakları kararlarla ve yapacakları icraatla (sunacakları hizmetlerle) gündelik yaşantımızda -kolaylaştırıcı ya da zorlaştırıcı yönde- önemli bir rol oynayacaktır. Belediyeyle vatandaş sürekli olarak etkileşim içerisinde olacaktır. Beş yılda bir seçtiğimiz belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bir nedenle işimizin düşeceği belediye hizmet binaları doğumdan ölüme her an gündelik hayatımızın bir parçası olacaktır. 

KUTUPLAŞTIRILAN SEÇMEN

Bu yönüyle belediyeler, toplumda kutuplaştırıcı, konsolide edici değil, aksine, gündelik yaşamımızı düzenleyen, birleştirici, daha doğrusu ortaklaştırıcı bir rol üstlenmektedir. Genel seçimlerde kutuplaşmış, konsolide olmuş seçmenler, yerel seçimlerde içinde bulundukları günlük yaşam şartlarına, sosyoekonomik durumlarına, hizmet beklentilerine göre benzer “ortak talepler” etrafında pekâlâ birleşebilir. Örneğin genel seçimlerde “sert siyaset” yüzünden kutuplaşan, konsolide olan emekliler, yerel seçimlerde, emeklilerin halinden anlayacak, onlara hak ettikleri belediye imkânlarını sunacak bir belediyecilik anlayışı etrafında birleşebilir ve bu anlayışın temsilcisi bir belediye başkan adayını seçebilir. Aynı şey kadınlar, gençler, çalışanlar, öğrenciler, işsizler için de geçerlidir. Onların da belediyeden kendilerince beklentileri var. Tüm bu kesimler genel seçimlerdeki siyasal tercihlerinden bağımsız olarak günlük yaşamdaki benzer özellikleriyle, yaşam biçimleriyle, sosyal yaşamdaki ortak alanlarıyla ve belediyeden beklentileriyle yerel seçimlere damga vurabilirler.

Siyaset kurumu ve seçmenler, Mayıs 2023 genel seçimlerinde yürütülen adil olmayan, eşitsiz, haksız, kutuplaştırıcı seçim kampanyasından dersler çıkarıp otoriter popülist siyasetin ve onun sözcülerinin kışkırtıcı, yalan yanlış, kirli, konsolide edici sert söylem ve eylemlerine bu kez geçit vermemelidir.  

İBRAHİM BERKSOY

MAKİNE MÜHENDİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları