Olaylar Ve Görüşler

Gazeteciliğin krizleri - Erdinç KAYGUSUZ

15 Aralık 2021 Çarşamba

Ekonomik, sosyolojik, siyasal ve fiziksel çevremizde neler olup bittiğini bilmek, anlamaya çalışmak ve yorumlamak en azından topluluk olarak yaşamaya başlayan ilk insanlardan bugüne değin temel ihtiyacımız: Evet, habercilikten ve bugünkü biçimiyle gazetecilikten bahsediyorum.

Habercilik ilk gazetenin ortaya çıktığı 17. yüzyıl Avrupası’ndan 21. yüzyıl kapitalizmine kadar çeşitli krizlerle farklı boyutlarda karşı karşıya kalmakta.

Bunların sonucu olarak düşünsel evrenimizi epeydir meşgul eden sorular var: “Gazetecilik geriliyor mu?”; “Gazete ölüyor mu?”; “Habercilik bitiyor mu?” bunlardan bazıları. İnsanların bilmek, anlamak, yorumlamak ve konumlanmak gibi temel gereksinimlerinin biteceğini düşünmek ne derece doğruysa, sanıyorum haberciliğin de biteceğini düşünmek aynı derecede doğru. Buna karşın gazetecilik pratiğinde pek çok değişimin yaşandığı da gerçek. Kimileri için yeni olanaklar, kimileri ise tehdit...

Kabul edelim: Gazetecilik krizdedir. Bu krizin boyutları, yeni teknolojilerin gelişimi, ekonomik çevre ve siyasal çevre olarak üç ayrı başlıkta belirtilebilir.

‘DİJİTAL GÖÇMEN’

Yeni teknolojilerin gelişimi pek çok şeyi beraberinde getirdi, getiriyor. Akıllı teknolojilerin gündelik yaşamımızda hayrete düşürecek orandaki artan kullanımı bizi matbu yayınlardan uzaklaştırıyor. Sayısallaşmanın ve elektronikleşmenin yansımaları gündelik yaşamımızda aklımıza bile gelmeyen düzeyde çoğalıyor.

Birincisi, gazeteler basılı yayın yapmaktan uzaklaşıyor. Yeni habercilik ortamları ya doğrudan dijitalde doğarak “dijital yerli” olarak tanımlanıyorlar ya da basılı yayınlar kendilerini dijitale uyarlayarak “dijital göçmen” halini alıyorlar. Dijital gazeteler çoğalıyor, geleneksel basın dijitale taşınıyor, telefon aplikasyonları kullanılıyor, haberler bildirimler (notification) üzerinden takip ediliyor, tek işi gazetecilik olmayan yeni platformlar çoğalıyor.

İkincisi, habercilik ortamları çeşitleniyor. Haber gereksinimimizi giderme yöntemlerimiz “okuma” eğiliminin dışına doğru taşıyor. Haberleri podcastler üzerinden “dinliyor”, YouTube ya da Twitter gibi dijital medyalar üzerinden “izliyor” ya da Clubhouse gibi aplikasyonlar üzerinden “yayıyoruz”. Bu durum gündelik pratiklerimizdeki önemli değişimlere işaret ederken aynı zamanda yayın kuruluşları açısından henüz “yeterince keşfedilmemiş okur ihtiyaçları”na ışık tutuyor olabilir.

YENİ TİPOLOJİLER

Üçüncüsü, gazetecilik pratiğinde yeni uygulamalara rastlanıyor. Örneğin, mühendislik temelli kodlamalar aracılığıyla hava durumu, finans, spor, afet gibi konu başlıklarına ilişkin robotların ortaya çıkardığı haberler “robot gazetecilik”; giyilebilen teknolojiler üzerinden gelen görselli ya da görselsiz bildirimler aracılığıyla haberin tek bir cümlede bildirim olarak sunulması “bak-geç gazeteciliği”; sosyal medya kullanıcılarının sosyal medya üzerinden dolaşıma soktuğu ve haberin yine burası üzerinden yayıldığı pratik “sosyal medya gazeteciliği” olarak kavramsallaştırılıyor. Bu uygulamalarda sıkça etik ihlallerle, haberi haber yapan öğelerin eksikliğiyle karşılaşıyoruz.

Dördüncüsü, bunların sonucu olarak yeni gazeteci tipolojileri ortaya çıkıyor. Sosyal medya fenomenleri, influencer’lar, YouTuber’lar da gazeteci kimliğiyle karşımızdalar. Bu yeni tipolojiler, haberin toplanması, yazılması ve sunulması gibi aşamalardaki önemli değişimlerle birlikte düşünülmeli. Editoryal süreçlerden ve gazetecilik etik ilkelerinden doğal ve verili olarak bağımsız olan yeni tipolojiler, gazeteciliğin krizini hem derinleştiriyor hem de gözler önüne seriyor. Ek olarak, “çoğul becerili gazeteci”lerin de sayısı artıyor. Hem grafikleştirme yöntemlerini kullanabilen, görsel tasarım yapabilen hem de geleneksel meslek pratiklerini yapan gazeteciler özellikle dijital yerlilerde sıkça gözlemlenebiliyor.

ERDİNÇ KAYGUSUZ

AKADEMİSYEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları