Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Halının altında yer kalmadı - Yavuz Selim BİRTANE
“Afet öldürmez, ihmal öldürür” Türkiye’nin başına gelen yüzlerce felaket arasından, tüm yurtta onmaz yaralar açan 99 depreminin hafızalara kazıdığı bir cümleydi. Ne yazık ki denetim, oy ve ranta kıyasla kârı düşük bir faaliyet olduğu için vatandaşlarımızın payına bir kere daha acı çekmek düştü.
Yapılaşma izni verilen tarım alanları, çalınan demirler, kesilen kolonlar, köpük dolgular, deniz kumları ve kabukları... Cinayete teşebbüsle inşa edilen bütün binalar, halının altına süpürülen denetimsizlikler, depremin birkaç saat ardından doğan balçıkla sıvanmış güneşin ilk ışıkları ile gözle rahat seçilebilir oldu. Aklımıza gelen ilk ihmaller hep yapılar üzerineyken aradan geçen saatler ve günlerle ne kadar büyük bir yönetim felaketinin de içinde olduğumuzu fark ettik.
NEREDESİNİZ?
Yıllarca yediğini içtiğini, ürettiğini tükettiğini, satın aldığını sattığını şikâyet etmeden devlete ağır vergilerle ortak etmiş halk “Neredesiniz” sorusunu sorduğunda, felaketi soğukkanlılıkla kontrol altına almış, çelik disiplinli, şefkatli ve ilgili yüzlerle karşılaşmak yerine sert bakışlı, açıklamaları birbiriyle uyuşmayan, hakaret dolu bir dile sahip yetkililerle karşılaştı. Kritik öneme sahip yolların tamamen kapanışı, enkaza müdahale edilecek araçların ve ilk yardım malzemelerinin eksikliği, koordinasyon sağlayacak yetkililerin ortada olmayışı ve gazete sütunlarına sığmayacak nice ihmalin konuşulmaya başlandığı ilk saatlerde ise çare anında tespit edildi: Twitter’a erişim engeli getirmek.
Birbirini tanımayan, bambaşka kentlerde ikamet eden binlerce insan, enkaz altında kalan afetzedelerin konumlarını duyurmak, bölgedeki acil ihtiyaçların tedarikini ve yönlendirilmesini sağlamak amacıyla dakikalar içinde organize olmuşken hiçbir makul ve meşru sebep gösterilmeden getirilen erişim engeli büyük bir iletişim sorunu doğurdu.
YÜZLEŞME VAKTİ
Bölgedeki gelişmeleri yüreğinde sızı ve telaş ile televizyon ekranları başında takip etmeye çalışan vatandaşlar ise yandaş medya için çalışan muhabirlerin sorduğu soruları cevaplarken bölgedeki sıkıntıları dile getiren depremzedelerden mikrofon ve kameraların aniden uzaklaştığına şahit oldu. Deprem öncesinde denetimden kaçınmak, ovaları imara açmak, imar affı getirmek, yıkım kararlarını ertelemek ve görmezden gelmek kârlı idi. Deprem sonrasında da sorumlulardan bahsetmekten kaçınmak, sorunların dile getirilmesini engellemek, hataları kabul etmeyi hiç düşünmemek, halktan gelen “İstifa edin” talebini baskı ve sansürle susturmak, halkın haber edinme özgürlüğünü hiçe saymak, ifade özgürlüğünün ayaklar altında çiğnenmesi yetkililerin aklına gelen ilk kârlı yol oldu.
Liyakatsizliğin yalnızca bir hak gaspından ibaret olmadığının, yaşanılan her felaketin boyutlarını korkunç noktalara taşıdığının en acı örneğine şahitlik ettik. Halı altına süpürülen, görmezden gelinen, üstü sansür ve baskı ile kapatılan bütün sorunların yurdu bir enkaza çevirdiği ortada.
Adına “memleket” dediğimiz şu güzel halının altında kir saklayacak bir yer kalmadı. Ne yazık ki şimdi kir ile, vadesi epey gecikmiş bir yüzleşme vakti.
YAVUZ SELİM BİRTANE
YAYINCI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- 'Sakın 'Bizim burada fay yok' diye düşünmeyin'
- Erdoğan, Kalın ve Tunç'u Saray'a çağırdı
- ORC anketinde AKP'ye büyük şok!
- Bakan Ali Yerlikaya'dan flaş açıklama
- Çocukları için ekmişti, şimdi 20 dönüm arazide ekiyor
- Ev sahipleri artık bu şartları arıyor!
- Gezi Parkı Davası'nda kritik gelişme
- 13 bin istasyonda tabelalar yarın değişiyor
- 14 Mayıs'ta AKP diyenlerde kararsızlık 'havası'
- ATV muhabirinin sorusuna sert yanıt