Olaylar Ve Görüşler

Hangi Atatürkçülük? - Mahmut ASLAN

03 Ekim 2023 Salı

Araştırmalarda kendisini Atatürkçü olarak tanımlayanların oranı, diğer siyasal eğilimlerin oldukça üstünde çıkıyor. Kendini Atatürkçü olarak tanımlayanlar ise siyasal yelpazenin sağından, soluna yer alabiliyor.

Bunun açıklamasını yapmak uzun tartışmaları gerektirdiğinden, biz doğrudan akla gelen ilk soruyu soralım. Kendisini Atatürkçü olarak görenlerin, yaşama bakışlarında bu kadar farklı tutumlar takınabilmeleri mümkün müdür? Bu sorunun cevabı ise “Hangi Atatürkçülük?”te düğümleniyor...

Bu yazıda Atatürkçülük, Kemalizm olarak da kullanılacaktır. 12 Eylülcülerin “çakma” Atatürkçülüğü yazının dışında kalacaktır. Bazılarının yaptığı gibi “sol” ya da “sağ” Kemalizm ayrımı da Kemalizmin özünün sol olması nedeniyle kullanılmayacaktır.

Sağcılık; dünyayı durağan, değişmez, kesin sayan metafizik dünya görüşünün ürünüdür. Daha çok egemen sınıfın çıkarlarını savunur.

Kemalizm halkın çıkarı dışında hiçbir amaç gütmez ve değişimden yanadır. Bu nedenle sağcı olması mümkün değildir.

KEMALİZM SOLDUR

Kemalizm; Emperyalizme karşı savaşıp bağımsız bir devlet kurduğu için,

Saltanatı ve hilafeti kaldırıp yerine laik Cumhuriyeti kurduğu için,

Yurttaşlık temelli ve diğer uluslara eşit yaklaşan bir milliyetçilik yaptığı için,

Planlı ekonomiyi ve devletçi politikaları sahiplendiği için,

Kadın haklarını “Batılı” birçok ülkeden önce sağladığı için,

Aydınlanma kurumları Köy Enstitüleri ve Halkevleri vb. kurduğu için,

Bilimi ve çağdaşlığı esas aldığı için “sol”dur.

100 yıl sonra bile devrimleri korumakta, bir adım ileriye götürmekte zorlanıyorsak 100 önce yapılanların büyüklüğü ortadır.

DOGMATİK DEĞİL DEVRİMCİ

Atatürk’ün yaptığı devrimler çağının çok ötesindedir. Toplumun dönüşmesi uzun bir süreç aldığından altı okun son ilkesi devrimcilik de bu yüzden vardır.

Atatürk ile başlayan bu uzun yürüyüş zaman zaman kesintiye uğramış ancak, 1961 Anayasası’nın özgürlükçü bir anlayışıyla başta sosyal devlet olmak üzere, büyük bir ilerleme kaydedilmiştir.

Bu uzun yürüyüşü kesme tertipleri ise hiç durmamış ve günümüzün siyasi ortamı hazırlanmıştır: 12 Mart, 12 Eylül, 90’lı yılların Atatürkçü aydın kıyımı (Aksoy, Mumcu, Üçok, Dursun, Kışlalı) ve gelinen AKP iktidarı ile hız kesmeden süren karşıt dönüşüm.

Kemalizme müdahaleler hep karşıdan gelmemiş, CHP’nin yanlışları da olumsuz etkilere yol açmıştır.

Fatih Yaşlı 23 Ağustos tarihli yazısında, Atatürkçülüğün siyasal alanda özerk ve etkili bir güç olamamasının nedenlerinden biri olarak CHP’yi gösterir. CHP’nin hamasetten beslenen milliyetçilik dışında da Atatürkçülükle bir bağı olmadığını yazmaktadır.

Gelinen süreç, Kemalizmin içini boşaltılırken Atatürkçüyüm diyen milyonların da yalpalamasına neden olmaktadır. Nitekim Kemalizm koluna Atatürk imzası atmak, binlerce lira verip hiçbir dipnotu olmayan kitaplar almak, Atatürk resmi olan kravat takmak, duvara Atatürk resmi asmaktan ibaret değildir!

Atatürkçülük bilimsel bilginin ışığında kansere çare aramak, ülkeyi kalkındıracak politikalar üretmek, doğayı, hayvanı ve insanı korumaktır. Yapay zekâyı, yeni endüstriyel devrimleri konuşmak, yurdumuzu yeniden çağdaş, laik, sosyal hukuk devleti ile yönetilen modern bir toplum düzenine getirmeye çalışmaktır.

Bu görev öncelikle CHP’nindir. CHP bir an önce Atatürkçü kimliğine dönüp bu kitleyi Aydınlanmacı, emekten yana bir tutumun içine çekmelidir.

MAHMUT ASLAN

SİYASET BİLİMCİ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları