Olaylar Ve Görüşler

Kıbrıs’ın 2024 yılı şifreleri - Ahmet GÖKSAN

19 Ocak 2024 Cuma

Rum kesimi, Kıbrıs uyuşmazlığını eğip bükerek dünya kamuoyunu da önce 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararından aldığı destekle AB’ye uluslararası hukuk kurallarını ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarını da yok saydırarak üye olmayı başardı. Bu kararla Kıbrıs Türkleri Annan Planı’nın oylamasının yapılacağı güne dek anımsanmamıştır. Sözüm ona çözüm diye sunulan belgenin ada gerçeklerinden uzak olduğu biliniyordu. Buna karşın Kıbrıs Türkleri bu belgeye evet demek zorunda bırakıldılar. 

Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü olarak anılan bu kararla Birleşmiş Milletler (BM) kullanılarak çürümeye terk edildi. Yine anılan kararla karşımızdakiler devlet olarak, Kıbrıs Türkleri ise toplum statüsüne indirgeniyordu. Bu dengesizlik adadaki çözümsüzlüğü de tetiklemektedir. Aradan geçen süreçte BMGK’nin anılan kararı ile gönderilen “Barış Gücü” diye tanımlanmasının ötesine geçerek yaşanan çatışmaların engellenmesi bir yana bırakılarak olayları fotoğraflamakla uğraşıyorlardı. Anılan gücün görev süreleri önceleri ikişer aylık, çatışmaların yaygınlaşması ile üçer aylık dönemlerle uzatılıyordu. İlerleyen yıllarda önceleri altışar ay şimdilerde ise birer yıllık süre ile uzatılıyor. 

TIKANAN GÖRÜŞMELER

Sürenin uzatılması BM genel yazmanlarının da bir anlamda işlerine geliyordu. Her dönem “iyi niyet misyonu”nun arkasına saklanarak rapor yazmaktan da kurtuluyorlardı. Genel Yazman Antonio Guterres son yıllarda adada uzlaşma zemininin olmamasını gerekçe göstererek doğrudan kendine bağlı olarak görev yapacak görevli atamıyordu. 2023 yılının son günlerinde geleneğini bozarak atamasını yapıyordu. Maria Angela Holguin Cuellar önümüzdeki günlerde tıkanmış olan müzakerelerin önünü açmaya çalışacak.

Genel yazmanın önümüzdeki döneme ilişkin olarak yapacağı çalışmalara ilişkin yol haritasında Türk ve Rum toplumları arasında eşit mesafeyi koruyacağını açıklıyor olması karşımızdaki unsurun rahatsız olduğunu belirtiyor. Rum ve Yunan siyasetçileri esaretleri altına almış bulunan Ortodoks Kilisesi Baş Piskoposu Yeorgios, Nikos Hristodulidis ile yaptığı görüşmesinden sonra Türk ve Rum toplumlarını eşit olarak görmesinden duyduğu rahatsızlığı belirtirken çözümsüzlüğün temelinde bu olgunun yatmakta olduğuna işaret ediyor ve Türkiye’nin iki devletli yapıdan söz ederek uyuşmazlığın çözümünü tıkayacağını söylüyor.

ADANIN ÇEVRESİ

Tarafların işbirliğinin artırılması için Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin iki devletli yapıdan geri adım atmayacakları belirtiliyor. Başpikopos şikâyetinin devamında ise “gereken bizzat şeyin hem BM temsilcisi hem de bizzat BM’in bunca yıldır acı çeken bir halkın insan haklarını savunma konusunda sorumluluklarını üstlenmeleri olduğunu” savlıyor. Adanın çevresinde var olan yeraltı zenginliklerinin eşit olarak paylaşılmasına karşı çıkarak adada bulunacak olası çözümden sonra yeraltı zenginliklerinin paylaşımını o günkü koşullar çerçevesinde değerlendirileceğini de sıklıkla yineliyor.  

Şu anda adada var olan yapının sürdürülebilir olmadığı ve taraflarca da kabul edilebilir olmadığına göre filmi başa sardırarak geçen süredeki Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’ye tuzak kurmaktan vazgeçmeleri ve güven ortamının sağlanarak mülkiyet konusunun da çözülmesinin zemininin ortalıklara konulması gerekiyor. 

AHMET GÖKSAN

YAZAR 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları