Laiklik: Aydınlanmanın en güçlü tezi
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Laiklik: Aydınlanmanın en güçlü tezi

29.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Erhan ERBAY

MÜHENDİS

Laikliğin en hassas konusu eğitimdir. Çünkü eğitim, yönetenlerin ideolojik aygıtı olmaktan çıkarılmalı, evrensel, özgür ve kültürel değerlere sahip bireylerin yetiştirilmesi için kullanılmalıdır. 

Roma döneminde din adamlarına “Clerici”, din adamı olmayanlara da “Laici” adı veriliyormuş. Fransızcadan Türkçeye geçmiş olan “laik” sözcüğü, “din adamı olmayan kimse, din adamı dışında kalan halk” anlamına gelen Latince “laicus” sözcüğünden gelmektedir.

Aydınlanma, 17. ve 18. yüzyılda Batı Avrupa’da ortaya çıkan, toplumsal düşünce tarihinde önemli bir dönüm noktasını ifade eden ve kökleri önceki yüzyıllarda oluşan Rönesans ve reformlara dayanır. Voltaire, d’Alembert, Hume, Saint Simon, Auguste Comte, John Locke, Jean Jacques Rousseau gibi birçok düşünür tarafından toplumsal örgütlenme, eşitlik, özgürlük, rasyonel düşünce (akılcılık), ilerleme, cehaletin yerine bilimsel bilginin yer alması, dünyayı anlama yolu olarak batıl inanç ve doğaüstü inancı reddeden bir düşünce hareketidir. (Dr. F.A.Koçak Turhanoğlu-2010)

Immanuel Kant’ın deyimiyle “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır.” 

Laiklik aydınlanmadır

Aydınlanma düşünürlerinin yapmak istediği, ruhban sınıfının bilgiyi elinde bulundurma ve iletme rolünü almaktır; çünkü toplumsal olarak neyin önemli bilgi olduğunu yeniden tanımlamak, bilgiyi din çemberinin dışına çıkarmak ve bilgiye yeni bir anlam yüklemek istemişlerdir. 

Aydınlanma düşüncesinin temelinde, bilginin kaynağının dinsel metinler değil, bilim olduğu görüşü benimsenmiştir. Aydınlanma düşüncesinde metafizik reddedilir, çünkü bilimsel devrimin etkisiyle evrende özsel nedenler aranmaması gerektiğine, olay ve olguların sadece nedensellik ilişkisi içinde açıklanması gerektiğine inanılmıştır. Bilim; otoriteler, vahiyler, dinsel dogmalar veya mistisizm yerine temel bilgi kaynağı haline gelmiştir. Bilimsel yöntemin aydınlanma ve ilerleme için itici güç olduğu ve bilimsel yöntem sayesinde anlayan ve anlayışı sayesinde de doğaya hükmeden yeni bir insan yaratıldığına inanılmıştır. 

Vicdan özgürlüğü

Laiklik, toplumun yönetilmesine dair yetkinin gökten alınıp yere indirilmesidir. Yönetenlerin hiçbirinin yönetilenlerden üstün olmadığı, ayrı bir ilahi yetkisi, gücü olmadığına dair ortak görüşten hareketle, toplumun yönetiminin kişilerin ortak iradesine dayandırılarak -Toplum Sözleşmesi- demokrasinin uygulanmasıdır. 

Laiklik, toplum yönetimine dair kurallarda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılarak, kadın erkek herhangi bir ayrım gözetmeksizin adaletin kişisel, dinsel kanaatlere bağlı olmadan modern hukuka bağlı kalınarak sağlanmasıdır. 

Devlet soyut bir kavram olup insanlara has bir kurum olan din veya dini inanç devlete ait bir özellik olarak gösterilemez. Devlet soyuttur, somut olan, devleti ete kemiğe büründüren insanların ortak iradesinden oluşmuş yazılı metinler yani anayasa ve kanunlardır. Devlet bütün inançlara (ve tabii ki inançsızlara da) eşit davranmalı, bu konuda kör olmalıdır. Devlet, insanların dini inanç ve ibadetlerini yerine getirebilmesi için uygun ortamı sağlamakla yükümlüdür. Devlet tüm inanç gruplarına yaklaşımında eşitliğini bozmamalı ve her türlü kolaylığı göstermelidir. Yasaların kaynağının herhangi bir inanç grubu veya ilahi temele dayandırılmaması gerekir. 

Çağdaş eğitim

Toplumun maddi varlığı ve ekonomik, sosyal, kültürel değerleri eğitim sayesinde devam ettirilir. Devlet eğitimde aklı, bilimselliği, özgür düşünebilmeyi, kültürel ve sosyal değerleri aktarmayı sağlamalı, eğitim için bir ya da birden fazla inanç grubuna yetki vermemeli, öncelik tanımamalıdır. Eğitim dinsel kaygılardan uzak ve öğrenci temelli olarak bilimsel olmak durumundadır. Devlet bu eğitimi verirken isteyen bireye de dini eğitimin alınması için ortam sağlayabilmelidir. Laikliğin en hassas konusu eğitimdir. Çünkü eğitim, yönetenlerin ideolojik aygıtı olmaktan çıkarılmalı, evrensel, özgür ve kültürel değerlere sahip bireylerin yetiştirilmesi için kullanılmalıdır. 

Evrensel eşitlik

Yukarıda bahsedilenlerin ışığında laiklik, asırlarca süren mücadelelerin sonucunda, modern toplumlarda insanların doğuştan eşit olduğunun, hiçbir kişiye, zümreye, inanç grubuna bir üstünlük verilmediğinin, insanlar arasında evrensel bir eşitlik olduğunun, bilginin kaynağının doğa ve insan aklı olup bilgi tekelinin ruhani kişilerde olmayıp dünyevi olduğunun, bilimin ve bilimsel eğitimin toplumun devamlılığında esas olması gerektiğinin, kadın hakları mücadelesinin laiklik ışığında gelişebileceğinin, yüzyıllardır süren emeğin sömürülmesine karşı verilen mücadelenin laiklik karşıtlarınca laikliğin yok edilerek karartılması ve göz ardı edilmesine müsaade edilmemesi gerektiğinin, kısacası laikliğin modernitenin temel paradigması olduğunun altının kalınca çizilmesi gerekmektedir. 

Yerini korumalı

Osmanlı Devleti’nin toprak kaybettiği ilk antlaşma olan 1699 Karlofça Antlaşması’ndan sonra Batılılaşma çalışmaları başlamıştır. Batılılaşmada amaç, Avrupa’nın sahip olduğu bireysel özgürlük, eşitlik, siyasi, ekonomik, teknolojik, bilimsel gelişmelere ulaşma çabasıdır. Ziya Gökalp’in deyimiyle “Batılılaşma, kendi kültürümüzü koruyup Batı’dan teknik anlamda uygarlığı almaktır”. Atatürk’ün önderliğinde emperyalistlere karşı kazanılan Kurtuluş Savaşı sonucunda ümmet kavramından ulus kavramına geçen Türk ulusu, Atatürk’ün devrimleriyle Batılılaşma yolunda çok önemli adımlar atmıştır. 3 Mart 1924 tarihinde halifeliğin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması ve Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) gibi bir dizi kanunun kabulü ile modern hukukun önü açılmış akla ve bilime dayalı çağdaş eğitime geçilmiş, Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Uygar toplumlarda yer almamız bakımından laikliğin önemi, vatandaş olma bilincimizde yerini sürekli korumalıdır. 

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025