Olaylar Ve Görüşler

Modern siyasetin maddesi ve ilkesi - DOÇ. DR. MUSTAFA BAYRAM MISIR

17 Haziran 2024 Pazartesi

Aydınlanmadan doğan modern siyasetin maddesi “toplumsal zenginliğin”; ilkesi “eşitlik ve özgürlük”tür. Hukuken eşit yurttaşlardan kurulu bir siyasal birlik içinde icra edileceği varsayılan modern siyaset, toplumsal zenginliğin paylaşım mücadelesi olarak şekillenmiştir. Günümüzde modern siyasetin maddesi, din ve ahlak esinli bir tür etikpolitika ardına gizleniyor; siyaset, kitlelerin yeni afyonu işlevi görüyor. Muhalefeti iktidar adayına dönüştüren 2024 yerel seçimlerinin -üstyapıdaki ideolojik katılıklar içinde yaşadığımızdan öngörülemeyen- sonuçları, modern siyasetin maddesinin derinlerde magma gibi aktığını, yüzeye çıkabileceğini gösterdi.

Zaman zaman muhalefetin önceki liderinden duyduğumuz, soyut, modern siyasetin maddesinden yalıtılmış bir “ahlaklılık” arayışı, Aydınlanma öncesi, maddesi ve ilkesi farklı, aristokratik (seçkinci) bir siyaset tercihidir. Modern toplumda demokratik ideal, siyasetin maddesi üzerinde örtü işlevi gören tüm aristokratik mesafeleri kaldırır; “din” nasıl siyasal iktidarın ve hukukun meşruiyet kaynağı olmaktan çıkarak bir bireysel özgürlük sorununa dönüşür ise “ahlak” da özü itibarıyla kişi davranışı ile suça bulaşmadığı sürece demokratik siyasetin konusu olacak siyasi bir sorun değildir.

Siyasetin öznesi yurttaştır. Cumhuriyetçi gelenekte, özel mülkiyete dayalı sınıflı ve bölünmüş bir toplumda, yurttaşın “yozlaşmış” olabileceği öngörülür. Bu nedenle, yurttaşın sorumluluğu da soyut bir “ahlaklılık” değil hukuka uygunluktur. O nedenle, kişi davranışı ile evrensel hukukun öngördüğü suça bulaşmadığı müddetçe modern toplumda ahlak da esasen kişisel bir sorundur.

Bireyler -kamu görevlisi olanlar da içinde- ancak Aydınlanma temelli siyasetin iktidar mücadelesi (maddesi ve ilkesi) içinde virtu (güç/ iktidar) kazanır ve modern/ kapitalist toplumda bu virtu, bireysel erdeme dönüşür. Siyaseti ve tartışmayı “toplumsal zenginliğin topluma aitliği, otokrasiye karşı çıkmak, anayasayı ve özgürlükleri savunmak vb.” yerine “ahlaki tutuma” indirgeyen ve Cumhuriyet’in kurumsal kapasitesinin Aydınlanma değerlerinden doğduğunu unutan bir siyaset arayışı, modern siyasetin madde ve ilkesinden uzaklaşır. Niyetinden bağımsız olarak siyasal bölünme ve çatışmaların dinsel, ahlaki vb. değerler üzerinden ilerletilmesine, hurafenin geri dönüşüne katkı sunar.

YURTTAŞLIK AHLAKI VE ERDEMLİ OLMA GÜCÜ

Bu bağlamda, iktidarın tutumu açık, Türkiye’de başat olan dinsel dünya görüşünden neşet eden popülist bir etik-politikanın (siyasal İslamın) değer ve hedeflerinin “anayasadan ilkesel olarak üstün olduğu” belgisi ile iktidar oldu ve yönetti, yönetiyor. Muhalefetin önceki lideri Cumhuriyetin “yurttaşlık ahlakının” sermaye tarafından iğdiş edildiğini görmek istemedi ve sağı da “ahlaklılık” söylemi içinde birleştirebilmeyi umarak iktidar karşısına çıktı. Cumhuriyetin anayasal sorunlarını “yok” saydı; modern siyasetin maddesini unuttu, ilkesini de “anayasaya aykırı ama siyaseten gerekli...” diye bir popülist hurafeyi yurttaşın önüne koyarak unutturdu. Bu politikaları -beni kimse eleştirmiyor ki diye- halen savunuyor ama bu şekilde başarılamayacağını görmüş olmalıyız. 2024 yerel seçimlerini kazanan Türkiye İttifakı’nın “iktidar seçeneği” olabilmesi, başka bir yolu gerektiriyor. İnsanın doğuştan insan olarak erdemli olduğunu ama sınıflı toplumda yozlaşmaya direnebilmek için virtu (erdemli olma gücü) kazanması gerektiğini ve demokratik siyasetin işinin de yurttaşın bu gücü kazanmasına hizmet etmek olduğunu bilen kurucu ve köktenci bir siyaset yolunu...

DOÇ. DR. MUSTAFA BAYRAM MISIR

HUKUKÇU, SİYASET BİLİMCİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları