Olaylar Ve Görüşler

Neoliberal düşünce ve ABD - Emin Adnan

21 Mayıs 2024 Salı

1980 askeri darbesi Türkiye’de yeni bir toplumsal ve siyasal yapının kurulmasını amaçlıyordu. Birçok yazarın belgelere dayalı olarak yazdıkları gibi arkasında ABD’nin gizli örgütleri vardı.

ABD sunduğu fonlarla Türkiye’de sözde “liberalleşme” hareketini destekliyordu. “Yetmez ama evet” hareketinin köklerinin bu temel politikaya dayandığı çeşitli yayınlarda belirtilmiştir. Bu politikaya karşı olarak yazılan yazılar ABD basın ve akademik dünyasında yer bulmuyordu. Ancak 31 Mart seçimlerinden sonra ABD basın dünyasında yavaş da olsa bir değişimden söz edilebilir.

Nitekim akademisyen-yazar Seda Ünsar’ın Türkiye’de Cumhuriyet Devrimi’nin anlamı, karşıdevrim süreci ve bu sürecin geldiği son nokta olarak 31 Mart seçimlerini değerlendirdiği “On the Fractured Ethos of Thrasymachus and the Rise of Turkey’s Democratic Spirit” (“Thrasymakus’un Kırılan Ahlakı ve Türkiye’nin Yükselen Demokratik Ruhu Üzerine”) başlıklı makalesi Washington’da etkin bir okunurluğu olan International Policy Digest’te 15 Mayıs 2024 tarihinde yayımlandı.

Seda Ünsar, 24 Mart 2024 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Oryantalist Deli Gömleğinin Yırtılışı” başlıklı yazısında şöyle demişti: “Amerika’daki doktora yıllarımda katıldığım bazı konferanslarda, Türkiye’den gelen akademisyenler, Amerikan düşünce kuruluşlarından fon alarak yaptıkları çalışmalarda, AKP’nin Türkiye’yi liberalleştirme/ demokratikleştirme adımları dedikleri oryantalist deli gömleğini Türkiye’ye giydirirken, bu gömleğin tarihdışılığını anlatan eleştirel bir yaklaşım sunmaya çalıştığımda saldırı altında kalmıştım. Bütün öngörüleri yanlış çıktığı ve argümanları bilimsel olarak da yanlış olduğu halde, bugün hâlâ dünya basınına demeç verebilen aynı akademisyenler seçim sonuçlarını kutluyor”.

"İLERİ DEMOKRASİ" SÖYLEMİ

Yazar, söz konusu “gömleğin giydirildiği” dönemin, Amerikan akademisinde, AKP’ye Türkiye’yi “ileri demokrasi”ye taşıyacak güç olarak bakan yayınlara ağırlık verilen dönem olduğunu da belirterek ekliyor: “Bu dönemde ‘ileri demokrasi’ söylemine, emperyalist-oryantalist Batı paradigmasının kullandığı kimlik siyaseti söylemini eleştirerek karşı çıkan yayınlar, oryantalizmin görmezden gelerek yok sayma taktiğinin sert duvarına çarpıyordu”.

İnkılâp Kitabevi’nden çıkan “Düşüş: Siyaset ve felsefe odasında aşk hikâyeleri” adlı romanda, yazar, iki çocukluk arkadaşının İstanbul’dan Los Angeles ve San Fransisko’ya uzanan, özgürlük, erdem ve bilgi ile gerçeğin peşine düşme, sıradanlık, hayal kırıklığı, aşk, ölüm ve kayıp zaman gibi metaforlarla örülü hikâyelerinde, bir yandan da bu akademik ve entelektüel yapıyla çarpışmalarını tüm heyecanıyla anlatıyor.

“Oysa ki hakikatle zaman arasında gözle görülmeyen bir bağ vardır. Siz bu bağın izini sürerseniz, emperyalizmin hikâyesini de değiştirebilirsiniz, Tıpkı yüz sene önce bu bağın izini sürerek ölümsüzleşen Mustafa Kemal’in yaptığı gibi” diyor yazar.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları