Olaylar Ve Görüşler

'Normalleşme' - İBRAHİM BERKSOY

15 Haziran 2024 Cumartesi

CHP’de genel başkan değişikliği ile sonuçlanan Kasım 2023 kurultayı sonrasında neredeyse partinin resmi politikası haline gelen “değişim” söylemi, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden elde edilen başarıdan da güç alarak geniş halk kesimlerine “iktidar” vaat eden özgüvenli bir politik stratejiye dönüştü. Erdoğan liderliğinde gizli açık çeşitli ittifaklarla her seferinde ömrü biraz daha uzatılmış ve bu yüzden de oldukça uzun sürmüş AKP iktidarına, yapılacak ilk genel seçimlerde artık son vermeyi amaçlayan CHP, seçim öncesinde toplumun değişik kesimlerini bu iktidar değişikliğine hazırlamak için adına “normalleşme” denilen pragmatik (yararcı) bir “politika” izlemeye başladı.

Normalleşme, özünde, siyasette yıllar boyu süren akıl almaz “kutuplaştırma” siyasetine bir tepki olarak doğdu. Saray da “siyasette yumuşama” adını verdiği bu “yeni” durumu olumlu bulmakla, bir anlamda, yıllar boyu bilinçli olarak tırmandırdığı ve seçim kazanmaktan başka ülkeye hiçbir şey kazandırmayan kutuplaştırıcı siyaset dilindeki sorumluluğunu dolaylı olarak kabul etmiş oldu. Yine de Saray’ın, “normalleşme” döneminde muhalefetle “uyum” içerisinde geçecek bir-iki yıl sonrasında, seçim dönemi geldiğinde, daha önce sayısız kez meyvesini topladığı “kutuplaştırma siyaseti”ne derhal geri döneceğini öngörmek hiç de zor olmasa gerek.

HEM MÜCADELE HEM MÜZAKERE

CHP, seçimsiz geçecek dönemde normalleşme politikasını öne çıkarırken bu politikanın sonuç almaya yönelik görünen yüzü olarak da “müzakere politikası”nı gündeme getiriyor. Özetle şöyle söylüyor: Memleketin birikmiş pek çok sorunu var. Çeşitli toplum kesimlerinin ertelenemez talepleri var. Bunları iktidarla “müzakere” edeceğiz. Sonuç aldık aldık, alamadık “mücadele” edeceğiz. Hem müzakere hem mücadele edeceğiz. Bu durumda müzakerelerden sonuç alınabildiğini topluma gösterebilmek için de bazı “somut” gelişmeleri (hapisteki komutanların tahliyesi, ikili görüşmelerle bazı mağduriyetlerin giderilmesi, belki gelecek dönem Vera’yı okula babasının götürecek olması vb.) normalleşme siyasetinin başarısı olarak kamuoyuna sunmak gerekecek. İktidarı ayakta tutan keyfilik ve hukuksuzluk siyasetinden dolayı her seferinde böylesi somut sonuçlar elde edip toplumun önüne koymak olanaklı olamayacağından müzakere politikasının sürdürülebilirliği yok. Kaldı ki daha önce müzakere yolu denenmek istendiğinde bu partinin lideri bakanlıkların, genel müdürlüklerin nizamiye kapısından bekçi marifetiyle geri çevrilmişti!

Öte yandan içinde bulunduğumuz baskıcı, otokratik siyasal ortamda Saray’ın herhangi bir “müzakere”ye geresinimi de yok. Zaten daha önce Saray, muhalefete defalarca “kendi aklını kendine sakla” demişti. Saray’ın muhalefetten beklediği “müzakere” değil, “sınırını, kapsamını” kendisinin belirlediği “milli meseleler”de içeride ve dışarıda kendisine “destek” olmasıdır. Bu zoraki desteğin alınamadığı her durumda muhalefet “normalleşme”den uzaklaşmakla suçlanacaktır. Güreşte kendi oyununa gelmek gibi bir şey.

Saray’ın muhalefetle herhangi bir müzakereye gereksinim duymadığını anlamak için Meclis’e bakmak yeterli. Meclis, komisyonlarıyla, genel kuruluyla en demokratik müzakere ortamı ya da öyle olması beklenir. Meclis’te çoğunluğu elinde bulunduran Saray ittifakı komisyonlarda, genel kurulda bugüne kadar muhalefetle neyi müzakere etmiş ki bundan sonra neyi müzakere etsin? Bütçe görüşmelerinde muhalefetin “virgül değişikliği” önerilerini bile elindeki çoğunluğa dayanarak ret eden bir Saray ittifakı gerçeği var önümüzde.

Normalleşme derken, müzakere derken bu gerçeklerin de göz önünde bulundurulması gerekir. Siyasal partiler güçlerini ülke ve dünya siyaseti üzerine geliştirdikleri politikalardan, ülke sorunları üzerine geliştirdikleri etkili çözüm önerilerinden, siyasetteki yerinden, o yerdeki kararlı duruşundan alır. “Parti siyaseti” halkta bir karşılık buldukça, ulusça benimsendikçe, siyasetteki konumuna uygun olarak toplum kesimleriyle kuracağı bağ güçlendikçe ortaya çıkan “siyasal güç” sandıkta kendisini gösterecektir. Demokratik toplum modellerinde olan budur. Siyasetin “normal”i de budur.

İBRAHİM BERKSOY

MAKİNE MÜHENDİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları