Olaylar Ve Görüşler

Özel yaşam ve Ebrar Karakurt - ERENDİZ ATASÜ

13 Eylül 2023 Çarşamba

Özel yaşam kavramı, dinin egemenliğindeki -hangi din olursa olsun-, toprağa bağlı ataerkil uygarlıklarda, yani feodal ve köleci sistemlerde yoktur. Kölenin ne zamanı ne parası vardır; bedeni efendisine aittir.

Özel yaşam, yurttaşlık ve kadın haklarıyla bağlantılıdır. İnsanlığın yaşamında göreli yeni ama temel bir olgu! Belirebilmesi için, köle emeğinin yerini ücretli emeğe bırakması, tatil, dinlenme, şahsın eş seçme hakkı gibi kavram ve olguların fiili hayata geçmesi gerekmiştir.

Teknolojik kölelik

Yoksul kesimlerin sıkışık mekânlarda yaşaması, “özel yaşam”ın bir burjuva zevki olduğu yanılgısına yol açabilir; oysa doğadan köken alır: Bilinen şey, yüksek canlıların çoğu kendilerine fiziki bir alan belirler, izinleri olmadıkça diğer canlılar bu alana adım atamaz. Şahsın özel yaşamı kendisini ve yakın ilişkide olduğu kişileri ilgilendirir; nokta! Özel yaşamın kamusal alanda tartışılır olması, günümüz bireyini teknolojik bir köle düzeyine indirgemeye yönelik tehlikeli eğik düzlemde atılmış bir adımdır.

Ülkemizi Avrupa şampiyonluğu ile onurlandıran milli kadın voleybol takımımızın yıldız oyuncularından Ebrar Karakurt’un özel yaşamı yüzünden düzeysiz saldırılara hedef olması, kimi acı gerçekleri su yüzüne çıkartmaktadır.

Sevgi ve saygıyı hak eden milli sporculara dindarlık perdesi arkasında, nezaket dışı seslenişlerde bulunan beyefendiler yurttaşlık bilincinden ve ulus duygusundan yoksun olduklarını gösterdiler. Ayrıca sporun ne yaman bir bedensel ve düşünsel emek talep ettiğinden habersizler. Acaba gerçekten eşcinselliğe mi karşılar?

Cumhuriyetimizi dönüştürme

Kopartılan fırtınanın, Cumhuriyetimizi şeriat devletine çevirme manevralarının parçası olduğu düşünülüyor; ancak saldırıların bir temeli olmalı. Bir trans birey olan değerli sanatçımız Bülent Ersoy’un, cumhurbaşkanının sofrasında saygın bir yeri var; neden kimsenin sesi çıkmıyor? Cinsel tercihi herkesin bildiği sır olan değerli sanatçımız rahmetli Zeki Müren’i ülkemiz “sanat güneşimiz” diyerek bağrına basmadı mı? Ya Bülent Ersoy’u? Ya gene değerli bir sanatçı olan, merhum “Huysuz Virjin”i? Bu yerli ve dindar beyefendiler, tüm ülke Huysuz Virjin’i bayıla bayıla seyrederken niçin televizyon ekranlarından men edilmesini talep etmediler?

Demek ki mesele ne homoseksüalite ne trans bireylik. Düğüm, kadın karşıtlığında ve “zenne” olgusunda!

“Zenne” erkeklikleriyle mağrur eril kalabalıkları eğlendiren kadın kılığındaki zavallı erkek! Kadim kültürümüzün parçası; ne yazık ki insan onuruna karşı. Ataerkilliğin abartılı “erkek” imgesiyle kendi mütevazı var oluşu arasındaki uçurumsu farkı sezen ama sindiremeyen kimi erkek, kadın cinsine -gizli ya da açık- iflah olmaz bir düşmanlık besler; zenneyi için için aşağılamaktan zevk alırken hafifçe erkeksi görünüşteki özerk bir genç kadında kutsal erkekliğine saldırı sezer!

Benzer rahatsızlığı heteroseksüel ama bağımsız kadınlar bağlamında da hissedecektir! Dinin kendilerince yorumlanışında elverişli bir kalkan bulan bu tür sayınların bakışında, Ebrar Karakurt’un şahsı, yurttaşlık bilincine ulaşmış tüm özerk kadınların simgesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları