Olaylar Ve Görüşler

Sanata açılan savaş - A. Celal BİNZET

21 Temmuz 2023 Cuma

Hiçbir şey birdenbire değişmiyor. Sanki bağımsızmış gibi ayrı yerlerde alınan kararlarla sanat karşıtlığı gündeme sokuluyor. Her olay için de mutlaka bir bahane var. Bundan on iki yıl önce Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nın yıkılması için öncesinde onu “ucube” diye nitelemişlerdi. Sonra Arapça dinsel tekerlemeli sözler eşliğinde anıttaki insan figürünün başı kesildi. Artık rahatladılar.

Louis Massignon’un 1921 tarihli “İslam Sanatlarının Felsefesi” başlıklı yazısına bakıyorum. Bir yerinde İbni Abbas’ın anlattığı bir hadisten söz eder: “Peki ama artık hayvan resimleri yapmayacak mıyım, sanatımı bırakacak mıyım?” diyen bir İranlı ressama, “Evet, yapacaksın, ama hayvanların kafalarını kesmelisin, canlı görünmesinler...” diye yanıt verir. Bu açıklama birçok olayda olduğu gibi anıt üzerindeki uygulamanın mantığını da açıklıyor sanki. Konumuz yalnızca bu değil elbette. Farklı nedenlerle yok edilen sanat yapıtlarına karşı yapılan ilginç uygulamalardan birisi yalnızca. Son yıllarda birçok kentte benzer gerekçelerle yasaklamaların artış gösterdiği herkesin bildiği bir gerçek. Kamu galerilerinde “nü” resim ve heykeller kapı dışarı edildi. Başta İstanbul olmak üzere birçok yerde konserler yasaklandı. Salgın döneminde vatandaşların rahatsız edilmemesi(!) gibi gerekçelerle müzikli işyerleri kapatıldı. Müziğe karşı oluşun gerisinde de yine bağnaz gerekçelerin bulunduğu konusu daha önce gündeme getirilmişti. İşsizliğin kapanında aç kalan müzisyenlerden kimileri içine düştükleri bunalım nedeniyle canına kıydı.

Kısacası politik bir uygulama biçiminin yarattığı karmaşa bireylerin çoğunluğu için yaşamı çekilmez kılacaktı. Bir ara durulur gibi olan bu olaylar son günlerde yeniden yasaklama bayraklarıyla ortalığa döküldü. Bu kez mevsim nedeniyle birçok yerde düzenlenecek açık hava konserleri için tehlike çanları çalacaktı. Birtakım “hassas”(!) derneklerin uyarı pasını alan yerel yöneticiler onlardan aldıklarını yasak kararına dönüştürdüler.                                                       

Olan bitenlere bakınca tarihin bir kez daha bizler için yinelendiğini söylemeliyiz. Hıristiyanlığın Avrupa anakarasında yayılmaya başladığı dönemde Antik kültürün sanat yapıtlarına karşı başlattığı yok etme girişimine benzer eylemleri bu kez yirmi birinci yüzyılda bizler yaşıyoruz. Heykelden resme, müzikten tiyatroya, konserden sinemaya doğru genişleyen çağdaşlık ürünlerine karşı açılmış bir savaş içindeyiz.

Sonuçta Aydınlanmanın en önemli ürünleri olan bu sanat dalları insanı düşünmeye yöneltmek için var. Oysa bunlar için en tehlikeli şey düşünen ve sorgulayan bireylerin varlığı. Cumhuriyet düşmanlığının gerisinde yatan asıl niyet de bu değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları