Olaylar Ve Görüşler

Saylan’ın cüzzam mücadelesi - Prof. Dr. Ayşe YÜKSEL

27 Ocak 2024 Cumartesi

Her yıl ocak ayının son pazar günü, “Dünya Cüzzam Günü” olarak anılır, toplum bilgilendirilir, destek ve yardım için farkındalık geliştirilir. 

Prof. Dr. Türkan Saylan ile çalışmaya başladığım 1980 yılından itibaren, her yıl, Cüzzamla Savaş Derneği olarak bir araya gelir, konu ile ilgili güncel bilgileri paylaşır, gelecek için çalışmalar planlardık.

Bir zamanlar damgalanma, korku nedeni olan, filmlerde, romanlarda da bu yönde anlatılan cüzzam hastalığı konusunda, çalışan birçok değerli hekimle beraber, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın da emeği çoktur. Hastaları sadece tıbbi olarak tedavi etmemiş, onları sosyal alanda da hep desteklemiş, topluma katılmalarını, diğer insanların haklarından yararlanmalarını sağlamıştır. 

Cüzzam, tüberküloz etkenine benzeyen bir etkenin solunum yoluyla hastalardan çıkıp sağlam insanlara ulaşması, bağışıklık sisteminin zayıf olması sonucu, üreyip çoğalabilmesi ve hastalık belirtileri olan deri lekeleri ile ortaya çıkar. Yoksulluk hastalığıdır, iç içe yaşamın daha yoğun olduğu koşullarda gelişir. Bu nedenle cüzzam sosyal bir hastalıktır. Tıbbi tedavinin yanında sosyoekonomik koşulları da iyileştirmek gerekir.

Öğrendiklerimiz;

HASTALARA DOKUNMAK

Prof. Dr. Türkan Saylan, cüzzam mücadelesine kendi isteği ile profesyonel olarak 1976’da, Cüzzamla Savaş Derneği’ni kurarak başlamıştır. Kendi aileleri tarafından bile dokunulmayan hastalara dokunmuş, onları çocukları yerine koymuş, sadece hekimleri olmamış, aynı zamanda anne sevgisini de onlara vermiştir. Her hekimin böyle davranması beklenemez elbette ama o yıllarda, yıllarca toplumdan uzak tutulan, damgalanmış olarak kendi kendilerine yaşayan bu hastaların özgüvenlerini kazanmaları, güçlenmeleri için onlardan kaçmamak gerektiğini hem hastalara hem topluma öğretmek gerekmekteydi.

HASTALIĞA BÜTÜNCÜL YAKLAŞMAK

Hastanın tıbbi hikâyesi ile birlikte sosyoekonomik hikâyesini öğrenir, kendisine “sorunun değil çözümün bir parçası olma”yı ilke edinen karakteri ile gereksinimleri belirler, bunları yerine getirmek için hemen çalışmaya başlardı. Çocuklarının okula gitmesi, eğitim bursu ile desteklenmesi, meslek sahibi olana kadar takip edilmesi en önemli projesiydi. Yıllar içinde yüzlerce çocuğumuz okudu; öğretmen, doktor, hemşire, mühendis oldu; meslek sahibi bireyler olarak ailesinin sosyal statüsünü iyileştirdi; eskiden kendilerine “cüzzamlının çocuğu denirken artık onların anne ya da babaları öğretmen beyin babası, doktor hanımın annesi diye” anılmaya başladı. Her hastaya sorardı, “Köyünde nasıl geçinebilirsin” diye. 

SOSYOEKONOMİK DESTEK

Cüzzamla Savaş Derneği, her hastaya özel çalışma planlar, köydeki geçim kaynaklarına göre koyun, arı kovanları, inek satın alır, bakkal dükkânı gibi yerler açmasına destek verirdi. Yıllar içinde hastalar kendilerine harcanan parayı yavaş yavaş geri öder, başka hastaların da bu destekten yararlanmasını sağlardı. Uzun süreli hastane tedavisi sırasında tanışıp evlenme kararı alan hastaların düğünü yapılır, evleri döşenir, yaşamlarında hep yanlarında olunurdu.

GENÇ SAĞLIKÇILARA İYİ ÖRNEK OLMAK

Prof. Dr. Türkan Saylan ile çalışmak benim için büyük şanstı, bir sağlıkçının hastalara nasıl yaklaşması gerektiğini neredeyse 30 yıl boyunca gözlemledim, örnek aldım, içselleştirdim ben de öyle yaklaştım. Bu değerler, günümüzde hastaya dokunulmadığını gördükçe daha çok anlam kazanıyor.

DOKTOR TÜRKAN SAYLAN SONRASINDA DURUM NE OLDU?

Prof. Dr. Türkan Saylan, ülkemizde cüzzam hastalığını yok denecek kadar azaltmış, Dünya Sağlık Örgütü ülkemizi bu sonuç için kutlamıştı. Ülkemize gelen zorunlu göçlerin de etkisi, yaşanan yoksullukların çoğalması, uzun kuluçka süreleri sonrasında belirtilerin ortaya çıkması gibi nedenlerle her yıl birkaç yeni hasta tanısı konuluyor. Bu hastalar, kâğıt üzerinde kapatılmış, fiili olarak ise çalışan İstanbul Cüzzam Hastanesi’nde tedavi ediliyor, sağlık eğitimleri veriliyor, taburculuk sonrası da takipleri yapılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü, ilaçla tedavisi tamamlanan hastaları (en fazla iki yıl sürüyor) artık hasta saymıyor, “cüzzam hastalığından etkilenen kişi” olarak takip edilmesini öneriyor. Bu bağlamda, ülkemiz de sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen hasta varken geçmişten günümüze hastalığı geçiren bine yakın da kişi bulunmaktadır.

TOPLUMU BİLİNÇLENDİRME

Cüzzamla Savaş Derneği, cüzzamdan etkilenen kişilerin çocukları, torunlarına eğitim bursu veriyor, onların meslek sahibi olmasında görev alıyor, ekonomik koşullarına zaman zaman destek oluyor, sağlıkla ilgili durumlarını takip ediyor.

Prof. Dr. Türkan Saylan çok iyi bir arşivciydi. Cüzzamla Savaş Derneği arşivi, dijital ortama taşındı, dernek yeri, müze yönetimi uzmanlarının danışmanlığında anı evine dönüştürüldü. Üniversite öğrencileri gelip görüyor, cüzzam hastalığı ya da Türkan Saylan hakkında ödev hazırlıyor. Toplumu bilgilendirme çalışmaları devam ediyor.

Bu yıl da 28 Ocak Pazar günü, Ataköy İspirtohane Kültür Merkezi’nde saat 13.30 itibarıyla anacağımız 71. Dünya Cüzzam Günü ve cüzzam denince ilk akla gelen isim, Prof. Dr. Türkan Saylan’dan öğrendiklerim, beni bu satırları yazmaya yönlendirdi. Bu satırları okuyan sizleri de etkinliğimizde aramızda görmek isteriz.

PROF. DR. AYŞE YÜKSEL

CÜZZAMLA SAVAŞ DERNEĞİ BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları