Olaylar Ve Görüşler

‘Siz benim ancak ceketimi asarsınız!’ - Faruk PEKİN

21 Aralık 2021 Salı

Eski DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk (1929-1991) ile yollarımız onun DİSK Başkanı olmasından sonra kesişti. O günden sonra ölümüne kadar en yakınındaki genç arkadaşı olmuştum, hem dışarıda hem içeride. DİSK Başkanı olur olmaz ilk önemli çıkışı 20 Mart Faşizme İhtar Eylemi ile olmuştu. 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi’nden çıkmakta olan öğrencileri tarayan faşistler yedi öğrenciyi öldürünce konuyu odasında uzun uzun tartışmıştık. 

Baştürk Türkiye işçi hareketinde ilginç ve yeni yöntemlerle tanınmış bir insandı. 1963’te Grev Yasası çıkar çıkmaz ilk grevi Bursa belediye işçilerine yaptırmıştı.

1966’da Yalınayak İşçilerin Yürüyüşü’nü (Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Çorum - Ankara - İstanbul yürüyüşü, yaklaşık 750 km, 32 gün) gerçekleştirmişti. 1967’de o zamanların en uzun grevini yapan Manisa Belediyesi işçilerinin grevi sırasında 90 işçinin 44 günlük, 930 km’lik Anayasa Yürüyüşü yine onun eseriydi.

CESUR TAVIR

Böylesi deneyimlere sahip Baştürk bu kez bölgesel çaplı değil, tüm Türkiye’yi kapsayacak kısa süreli bir genel grev denemesi önerecekti. Bu eylem nedeniyle dava açılınca sorgu sonrasında “Sonuçlarına katlanırız” demişti. Türkiye çapındaki 2 saatlik genel greve yaklaşık 800 bin işçi, emekçi, öğretmen, mühendis, teknisyen katılacaktı.

Baştürk’ün bir başka cesur tavrı, 12 Eylül 1980 darbesini yapacak Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Görüşü” başlığı ile ilgili yerlere gönderdiği ve açıkça “darbe yapacağım” dediği mektup 2 Ocak 1980’de basına düşünce o mektuba verdiği cevapta görülür. Herkesin “vesayet” altında ezildiği bir dönemde öylesi bir mektup TBMM’de görüşülüp, mektubu yazan hakkında bir işlem yapılmazken, ilgili siyasi partiler bir görüş öne sürmezken Türkiye’de öylesine cevap veren tek kurum olan DİSK’in başındaydı.

Aynı şekilde 24 Ocak 1980 İstikrar Programı’yla “gelmekte olanı” görüp uyaran ve mücadele bayrağı açan DİSK’in başkanıydı.

İdamla yargılandığı sıkıyönetim askeri mahkemesindeki sorgusu dünyanın gelmiş geçmiş en uzun sorgularından biri olarak 109 günde 21 celsede tamamlandı. Savunmasını okuması yedi celse sürdü. DİSK davası sırasındaki kararlı tavrıyla halkımızın ve dünya halklarının saygısını kazandı. DİSK davasında birlikte hazırladığımız savunması kitaplaştırılıp Yargı Önünde Savunma adıyla basıldı (Cumhuriyet, Çağdaş Yayınları). PSI tarafından İngilizceye çevrilerek tüm dünyaya dağıtıldı.

TARİHİ ÇIKIŞ

Abdullah Baştürk 12 Eylül öncesinde Türkiye’de ve uluslararası sendikal harekette bilinen bir kişilikti. Ama onu asıl “büyük” kılan, 12 Eylül hücrelerindeki, hapishanelerindeki, mahkemelerindeki tavrı oldu.

Mahkemede yalnızca kendi dönemine değil, alınmasından sorumlu olmadığı kararlara da kaleme alınmalarından haberli olmadığı yayınlara da sahip çıktı. 

Zamanın askeri savcısı Süleyman Takkeci bir gün onu yurtdışından sendikacıların ailelerine gönderilen paraları sorgulamak için Selimiye’ye çağırmıştı. Baştürk’ün “Konu uluslararası dayanışma, paralar PTT kanalıyla geliyor, istersen durdurabilirsin” demesine çok kızıp hiddetlenerek “Asılacaksınız Abdullah Bey” deyince o da kendisine “Siz benim ancak ceketimi asarsınız” dediğini anlatmıştı bizlere Davutpaşa Hapishanesi’nde. 

Önceleri uluslararası düzeyde belli bir tanınmışlığı vardı. Ancak 12 Eylül sonrasında DİSK davasındaki savunması, tutarlı ve kararlı tavrıyla Batı’da devleşti. 1987 yılında İsveç Sendikal Hareketi’nin verdiği “Özgürlük Ödülü” ile Mandela’dan sonra ödüllendirilen ikinci kişi oldu. Birlikte Stockholm’e gidip ödülü almıştık. 

Abdullah Baştürk’ü 21 Aralık 1991 günü yitirmiştik. 30. ölüm yıldönümünde onu sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz.

FARUK PEKİN

YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları