Olaylar Ve Görüşler

Su baskınları neden önlenemiyor? - Galip BÜYÜKYILDIRIM

22 Şubat 2024 Perşembe

12-13 Şubat 2024 günleri şiddetli yağmurlar Antalya kent merkezinde su baskınlarına, bir can kaybına, pek çok zararlara yol açmış, yaşam günler boyunca olumsuz etkilenmiştir.

Antalya istatistiksel olarak Türkiye’nin en şiddetli yağışlarını alır. Türkiye’nin günlük en yüksek yağışı 2018 yılında 490 mm olarak Kemer ilçemizde ölçülmüştür. 13 Şubat günü kent merkezinde ölçülen yağış 234 mm olup şiddetli sayılmakla birlikte ilimizin hemen her yıl gördüğü yağışlardan biridir. Bu tür yağışlar yakın zamanlara değin bir felakete dönüşmez, kent merkezi su baskınlarına uğramaz, birkaç saat içerisinde su birikintileri yok olur giderdi. Bunu sağlayan, kentin kendine özgü topoğrafik ve jeolojik yapısıdır. 

PLANSIZ KENTLEŞME

Bu yapının iki ana özelliği şudur:

1- Kent merkezi denizin hemen kıyısında ve 16 km boyunca denizden 30-40 metre yükseklikteki yalıyarlar (falez) üzerinde kurulmuştur.

2- Yalıyarlar üzerindeki bu yüksek alan boşluklu kireçtaşlarından (traverten) oluşan ve karstik olarak adlandırılan bir jeolojik yapıya sahiptir. Bu doğal yapı üzerine gelen yağış ne denli şiddetli olursa olsun denizden yükseklik ve topoğrafik eğim ile yüzeyden; ya da zemindeki çatlak, boşluk ve düdenlerden süzülerek hızla denize boşalırdı. Şimdi boşalamıyor çünkü; son 30-40 yılda plansız, çarpık kentleşme sonucu bu doğal yapı yok edildi.

Aşırı yapılaşma ile birlikte hemen tüm parklar, meydanlar, okul ve kamu binalarının bahçeleri gereksiz yere betonla sıvandı, mermer kaplandı. Sonuçta yağmur sularının alttaki çok geçirimli zemine ulaşma yolları tıkandı.

Tarihi Yediarıklar sulama sisteminin yanı sıra kent merkezinin yağış sularını doğrudan, büyük bir eğimle denize ulaştıran dereler (kanyonlar) vardı; Kadınyarı, Vasili Deresi, Kuğulu Park Deresi, İndere, Birinci ve İkinci Arapsuyu gibi. Bunlar da son 30 yılda yok edildi; ancak göz önündeki bazı noktaları simgesel olarak ortada bırakıldı.

Günümüzde su baskınlarının nedeni olarak asıl araştırılması gereken şudur: İşlevsiz bırakılmış doğal yapı yerine ne kondu, kentin yağış suları nasıl boşaltılacak?

YERALTI AKIŞ GALERİLERİ

Yağmur sularının denize iletilmesi için bazı ana caddelerin altına çok büyük yeraltı akış galerileri yapıldı. Bunları; Burhanettin Onat, Tonguç, Tarık Akıltopu, İkinci caddeler altındaki galerileri kent yaşamına çok büyük rahatsızlıklar veren yapılış süreçlerinden anımsıyoruz. Tümü 2000’li yıllarda, AKP iktidarı döneminde çok büyük masraflarla yapılan, içlerinden otobüs geçecek büyüklükteki bu betonarme galeriler ne yazık ki beklenen işlevi görmüyorlar, kenti seller basıyor. Çünkü yağış sularını çatılardan, sokaklardan, parklardan, caddelerden toplayıp bu yeraltı kanallarına aktaracak toplama sistemi yok; yapılmadı. Toplama kanalları bir yana, suyun alttaki kocaman galeriye akışını sağlayacak ufacık bir delik bile bırakılmamış. Böylece yukarıdaki caddeden ırmak gibi sular akarken; battı çıktılarda insanlar boğulurken alttaki koca su galerisi boş, kuru!

Yukarıdaki fotoğraflarda Meltem Mahallesi’nde 2. Cadde ile İsmail Baha Sürelsan Caddesi’nin kesişme noktasında büyük su galerisinin 2009 yılındaki yapım süreci ve sonrasında aynı noktada hemen her yağışta caddenin hali görülmektedir. 

Bu galerilerin içerisine bir ırmak çevrilse akar gider. Çalıştırılmayacaksa niye yapıldı, bunca masraf, eziyet niye? Bugün 8-10 metre toprak altında işlevsiz yatan bu dev sistemin çalıştırılması için gereken önlemler alınıyor, çaba gösteriliyor mu?

Bu konular bağımsız, tarafsız, yetkin bir bilimsel kurul ya da kurumca mutlaka araştırılmalı ve önümüzdeki yıllardaki su baskınlarına karşı gerekli teknik önlemlerin alınması sağlanmalıdır.

Kent içerisindeki trafik sorununa çözüm olur diye son 20 yılda tüm ülkede yaygın olarak uygulanan battı çıktılar en çukur yerlerde bulunmaları dolayısıyla su baskınlarından en çok etkilenen noktalar. 

ÖNERİLER

Antalya’daki can kaybı da böyle bir noktada olmuştur. Taşkınlara karşı buralarda özel koruyucu önlemler alınması gerekir. Su basması söz konusu olduğunda araçların buralara girişleri engellenmelidir. Örneğin geçit tabanında su birikmeye başladığı anda can kaybı olmaması için geçit girişini otomatik olarak trafiğe kapatacak düzenekleri yapmak bugünün teknolojik kolaylıkları içerisinde zor olmasa gerek.

GALİP BÜYÜKYILDIRIM

YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları