Seçim süreci bitti. Türkiye için yeni bir dönem başladı.

Yeni dünya düzeni için sürdürülmekte olan güç mücadeleleri, bu mücadelelerinin oluşturduğu dengesizlikler, belirsizlikler ve giderek genişlemekte olan kaotik süreç, bu süreç ile ilgili olası dış baskılar günümüzde, Türkiye’nin ‘’güçlü iç cepheye’’ olan ihtiyacını artırmaktadır.

Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı’nda ifade ettiği gibi ‘’Asolan iç cephedir’’.

İç cephe çökerse telafisi yoktur.

İç cephenin ikamesi de yoktur.

Türkiye gümümüzde ciddi iç cephe sorunları ile karşı karşıyadır. Cumhuriyetin kuruluş değerlerinden giderek uzaklaşan Türkiye, ciddi bir kutuplaşma yaşamaktadır. Muhafazakâr dindarlar ile laik sistemi destekleyenler arasındaki kutuplaşma, siyaseti de etkilemekte ve ülkenin geleceği hakkında kaygılar oluşturmaktadır.

Günümüzde Türkiye, ciddi ekonomik ve finansal kriz ile karşı karşıyadır. Milyonlarla ifade edilen sığınmacılar ciddi demografik tehdide dönüşmektedir.

Yıllardır devam eden terör; adalet, eğitim ve sağlık sistemlerindeki aksaklıklar; yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, tarım ve hayvancılık sektörlerindeki zafiyetler, silahlı kuvvetler sistemindeki sorunlar, tarikatların ve cemaatlerin devlet yönetiminde giderek artan etkisi, olası doğal afetler, iklim değişikliğinin giderek artmakta olan etkisi, yabancı ülkelere beyin göçü, ana muhalefet partisindeki karmaşa iç cephe ile ilgili ciddi sorunları oluşturmaktadır.

İç cephe sorunları, kanserli hücreler gibi devletin bağışıklık sistemini etkisi altına almaktadır.

İç cephe sorunları, aynı zamanda Türkiye’nin güvenlik sorunlarını ve hasım güçler tarafından istismar edilebilecek güvenlik hassasiyetlerini oluşturmaktadır. Güçlü Türkiye, ancak, iç cephesi güçlü Türkiye ile mümkün olabilir. Türkiye, uluslararası ortamda, ancak güçlü iç cephe ile dış baskıları karşılayabilir, jeopolitik etkinliğini artırabilir.

Türkiye’nin devam etmekte olan küresel güç mücadelesini ve kurulmakta olan yeni dünya düzenini, bu mücadelenin Türkiye’ye üzerindeki mevcut ve olası etkilerini, ortaya çıkabilecek riskleri ve fırsatları değerlendirmesi, önlemler geliştirerek gerekli hamleleri yapabilmesi ancak güçlü iç cephe ile mümkündür.

Bu süreç içinde, Türkiye’nin, Atlantik bloku ile birlikte mi hareket edeceğine, yoksa Atlantik karşıtı blok içinde mi yer alacağına veya iki blok dışında da kalarak kendi çıkarlarına göre dengeli politikalar mı yürüteceğine iç cephenin gücü kara verecektir.

Nejat Eslen - Emekli Tuğgeneral