Öner Yağcı

Yakın tarih öğretiyor

03 Haziran 2023 Cumartesi

Yakın tarih, öğretmeye devam ediyor.

“Sarı öküz” öyküsünü bilmeyen yoktur sanırım.

Aziz Nesin’in Nah Kalkınırız adlı kitabındaki “Velakin hiç mühim değil” cümlesiyle biten “Du bakali n’olecak?” öyküsü de unutulmazdır.

Bir de, hiçbir şeyin birdenbire olmadığı, her şeyin zıddına dönüştüğü aklımızdan çıkmaz.

DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞİRKEN

İsrail nasıl doğdu?

Nazi Almanya’sından yoğun göçlerle toprakların ancak yüzde 7’sine sahip olan Yahudiler, 1947’de bölgenin yüzde 56’sını aldı.

Ertesi yıl İsrail’in bağımsızlığının ilanıyla başlayan savaş sonunda toprağından kaçan milyonlarca Filistinli mülteci oldu.

Bir ülke ya da bölgedeki nüfusun özellikleri anlamına gelen demografik yapı değişince ülke ya da bölge artık başka bir biçime dönüşür.

Kırdan kente, doğudan batıya doğru gerçekleşen iç göçlerle kırsal toplum olmaktan çıkıp kent toplumuna dönüşen, doğurganlık ve ölümlerdeki düşüşlerle giderek yaşlanan ülkemiz, şimdi de dış göç olgusunun getirdiği sosyal ve ekonomik değişimi yaşıyor.

CUMHURİYETİN 100. YILINDA

Zülal Kalkandelen, seçimlere iki gün kala Cumhuriyet’teki yazısında “Erdoğan kazanırsa Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen laik Cumhuriyet Devrimi’nin 100. yılında, Erdoğan’ın lideri olduğu ‘Karşıdevrim Tarikatı’na teslim edilecek... Kılıçdaroğlu seçilirse, 21 yıldır ülkenin üzerine çöken, Büyük Ortadoğu Projesi’nin ürünü AKP’ye güçlü bir yanıt verilecek; yozlaşmış düzeni değiştirmek isteyen muhalefetin sesini duyurması için daha fazla olanak olacak...” diyerek uyarmış ve noktayı şöyle koymuştu:

“Kim kazanırsa kazansın, laiklik, tam bağımsızlık ve güçlü bir sol için verdiğimiz mücadele hızlanarak sürecek. Üstelik de karşımızda artık tarihin en sağcı Meclis’i varken!” (26 Mayıs 2023).

UMUT VE DİRENİŞ, HER ZAMAN

Seçim sonucunda Cumhuriyet gemisinin büyük bir hasar aldığı doğru.

Derin bir yara aldığımız gerçeğin kendisi.

Cumhuriyetin zenginliğinin peşkeş çekilmesiyle edinilen servetten pay koklatılanlarla “kutsal değerler” maskesiyle tarikatların kullaştırdığı, cahil ve yoksul bırakılmış milyonların tercihlerini değiştirmesi kolay olmayacaktı elbette.

Ama umudunu tüketen, insan olmaktan çıkar.

Devletin olanaklarına, baskılarına, yalanlara, iftiralara, mülteci seçmenlere, kısacası her şeye karşın umutla direnen 25 milyondan fazla yurtsever, sonsuz bir iyimserlikle dolduruyor yüreğimizi.

Umut tükenseydi 12 Eylül direnişçilerinden kesitler aktaran romanıma Yaşasın Yenilenler adını koymazdım.

Umut tükenseydi “Gezi” olmazdı.

Boşuna “insani gerçekçilik” demedi Orhan Kemal.

Kendisini, “Tepeden tırnağa insan/ Tepeden tırnağa kavga ve ümitten ibaret ben...” diye boşuna tanımlamadı Nâzım Hikmet.

“Kalbim Dinamit Kuyusu” adlı şiirinde boşuna demedi Ahmed Arif:

“Biz ki, ustasıyız vatan sevmenin/ Umut, saklımızda ölümsüz bayrak/ Kırmızı kırmızı/ Dalga dalgadır.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Edebiyat direniştir 27 Nisan 2024
Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları