Şaibeli Kütük, Şaibeli Seçim Demektir

10 Aralık 2008 Çarşamba

Seçmen kütüklerindeki şaibe karşısında iktidarın, hem hükümet hem de parti olarak suskunluğu sürüyor.

Medya, Zati Sungura şapka çıkartacak boyuttaki kütük oyunlarını sergiliyor. Mecliste, nedense sadece DTP milletvekili Hasip Kaplan, Türk Ticaret Kanunu üstündeki görüşmeleri bilinçli bir şekilde vesile sayarak bu şaibeli kütüklerle yapılacak seçimlerin neden olacağı toplumsal bunalımı tutanaklara geçirmek amacıyla ardı ardına kürsüye çıkıyor. AKPli milletvekilleri, rahmetli İsmet İnönünün o ünlü sözünü çağrıştıracak şekilde suçluların telaşı içinde sus pus otururken, Hükümet Sözcüsü Sayın Bakan, şaibeli kütüklerin sorumluluğunu Yüksek Seçim Kurulunun üstüne yıkmayı tek çıkar yol olarak gördüğünü ortaya koyan bir kaç ve kurtul yöntemine başvuruyor.

Dokuz ay önce, muhalefet partilerinin aymazlığını çok ustaca kullanarak 298 sayılı yasanın 33. maddesine eklenen bir fıkra ile, kütüklerin tanzimini Yüksek Seçim Kurulu (YSK) denetiminden alarak hükümet ajanlarının eline bırakan değişiklik karşısında, Yüksek Seçim Kurulu Başkanının böylesine soğukkanlı bir izleyici tutumu içinde olmasını anlamak gerçekten zordur.

Hedef yargı denetimini yok saymak

Oysa o değişikliğin hedefi Sayın Muammer Aydının temsil ettiği kurumdur. 1950 seçimlerinden bu yana göğsümüzü gererek uygar dünya karşısında Türkiyede seçimler yargının denetiminde yapılıyor dediğimiz oluşum, seçimin abecesi olması gereken seçmen kütüklerinin tanziminin kendisinden alınarak valilerin emrindeki nüfus memurlarına verilmesini Olur böyle vakalar derecesine Devlete güvenin mesajları ile karşılayamaz. İki muhalefet partisinin CHP ve DTPnin kütüklerdeki irili ufaklı yolsuzluk örneklerini gerekçe göstererek YSKye yaptığı itiraz başvurusunu, aynı gün içinde görüşüp reddetmenin en azından psikolojik bakımdan yaratacağı tepkiyi önceden hesap ederek adım atar.

Hele geçmişinde seçime katılma koşullarını tamamlamadığı halde bir siyasi partiye, HEPe yeşil ışık yakarak; en az beş ilde DYP listelerinde kazanılmış olan milletvekilliklerini yok saymak gibi bir ayıp bulunuyorsa, sonraki her adımı çok daha dikkatle atmak gerektiğini unutmaz.

Özgür ve dürüsüt seçimlerin demokratik düzenin olmazsa olmazı bellenen toplumlarda, seçmen kütükleri, tek bir oyun bile ağırlığını gözeterek düzenlenecektir. O düzenlemenin denetim sorumluluğunu da yürütme değil, yargı erki taşıyacaktır.

Elbirliği ile kargaşayı önlemek

298 sayılı yasadaki son değişikliğin yargının elindeki yetkileri yürütmeye vermiş olmasının anayasaya aykırı olduğunu herkesten önce, AKP çoğunluğu bilmeli ve bu yoldan bir an önce dönmenin yöntemlerini arayıp bulmalıdır. Aksi halde 29 Mart sonrasının Türkiyesi bunalım ve kargaşanın eksik olmadığı gündemlerle karşı karşıya kalacaktır.

Elbirliği ile o karmaşayı önleme görevi başta siyasi partiler olmak üzere medyaya, sivil toplum örgütlerine, kısaca herkese düşen bir sorumluluktur. Öncelikle CHP-MHP grupları bayramın etresinde bu son değişikliği yok sayan bir yasa teklifini ortaklaşa hazırlayabilirler. MHPnin, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve türban için anayasa değişikliği konularında AKPye verdiği destekten esinlenerek önerilen bu yöntem, aynı zamanda parlamentoda temsil edilen iki büyük muhalefet partisi arasında rejimin esenliği açısından arzulanan işbirliği için de ilk adım olacaktır.

Bu konudaki düşüncelerimi yarın da sürdüreceğim.

Mutlu bayramlar.

Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları