Bir Kahramanın Ardından

17 Ocak 2012 Salı
\n

LEFKOŞA - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bugün, özgür ve bağımsızlığı için yıllardır bıkmadan savaşım verdiği vatanında toprağa veriliyor.

\n

Denktaş, soydaşlarına, her toplumun dilediği gibi özgür ve bağımsız olarak yaşaması için her şeyden önce örgütlenmesi gerektiğini anlatmış olmasaydı, bugün muhtemelen Akdenizin bu stratejik adası, yayılmacı Yunanistanın egemenliği altında olacaktı.

\n

Ama, Birinci Dünya Savaşından sonra giderek küçülme kararı veren Büyük Britanya İmparatorluğunun ağırlığını oluşturan İngiltereye karşı o tarihlerde Kıbrıs Türkleri arasında başlayan örgütlenme girişimleri, Fazıl Kaymak, Fazıl Küçük gibi önderlerin hemen arkasından ülkenin en iyi hukukçularından birisi olan Rauf Denktaşın direksiyonu ele almasıyla kısa sürede amacına ulaşacak boyutlara vararak tamamlanmıştır.

\n

1957’de Türkiyede Menderesin Dışişleri bakanı olarak Kıbrısın stratejik önemini ve orada yaşayan Türklerin karşılaştığı baskıları gündeme getiren Fatin Rüştü Zorlunun politikası ile Ada Türkleri silahlandırılarak kendi mukavemet teşkilatlarını da oluşturmuşlardır.

\n

O örgütlenmenin başında Rauf Denktaş gibi gözü pek bir önderin sorumluluk almış olması, Yunanistanın yayılmacı Akritas Planı bozmakla kalmamış, Kıbrıslı soydaşlarımıza da moral üstünlüğü sağlamıştır.

\n

Ben Rauf Denktaşı o örgütlenmeden anavatan kamuoyunu da haberli kılmak için İstanbula gidiş gelişleri sırasında tanıdım. Ve Kıbrıslı soydaşlarımızın, sadece yetenekli bir hukuk adamı olmakla kalmayan, gözü pek bir öndere de sahip olduğunu fark ettim.

\n

Denktaş bu üstünlüklerini Kıbrıs Türk toplumu, Kıbrıs Federe Türk Devleti, nihayet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak oluşturulan devlet aşamalarında başarı ile sürdürdü.

\n

15 Temmuz 1974te Kıbrıstaki soydaşlarımızın soykırıma uğramasını amaçlayan ve Makariosa yönelen darbenin önlenmesi için yapılan müdahaleyi kararlaştıran Ecevit hükümetinde tanıtma bakanı olarak bulunurken Denktaş ile yaptığımız ortak çalışmalar, o dostluğu daha da pekleştirdi. Ve nihayet, Hürriyet Vakfı Başkanı olarak Ada’da hazırlanan bir dış politika sempozyumunda Arda Gedik ve Ertuğrul Özkök ile birlikte KKTC bayrağının biçimlendirilmesine katkıda bulunarak Kurucu Cumhurbaşkanı’ndan sıcak mektuplar alma aşaması da günlüklerde yer almış oldu.

\n

Dün o cumhuriyetin cumhurbaşkanı konutu olan sarayın geniş holünde oluşturulan katafalktaki tabutunun önünden saygı ile yürüyen binlerce yurttaşı için Rauf Denktaş bir tür ata olarak kabullenilmişti.

\n

Anavatan ve KKTC bayrakları ile süslenmiş sandukasının etrafında, bugün bir tümen gücüne kavuşmuş Kıbrıs Güvenlik Kuvvetlerinin, Kıbrıs doğumlu subayları ihtiram nöbeti tutarak, Atatürkün 10 Kasım 1938de ölümü ile Dolmabahçe ve Ankaradaki Devlet Resim Heykel Müzesindeki katafalklardan anılarımda kalan görüntüleri adeta yinelemiş oluyorlardı.

\n

Uzun, çetin, zaman zaman gözyaşı, kan ve kayıplarla süren; o arada Sandallar ve Altılar gibi isimler alan Nazilerin kendi ülkelerindeki Yahudilere uyguladığı soykırımın birer benzerini Kıbrıslı Türklere yaşatan Rum çetelerine karşı başkaldıran Denktaşa yurttaşlarının yanı sıra anavatandan gelenler de rahmet diliyorlardı.

\n

İlginçtir; bugün kendisini toprağa vermek için oluşacak uzun kortejde ve onun top arabasındaki tabutunun arkasından Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı da yürüyecek.

\n

Öyle inanıyorum ki, Annan Planına karşı çıktığı için o zaman eleştirdikleri bu kahraman adamın kendilerine çok büyük dersler öğrettiğini kabullenecek ve içlerinden Rauf Bey, şimdi biz anavatanı yöneten politikacılar olarak senin Kıbrıs politikanı benimsemiş birer öğrencinizdiyeceklerdir.

\n

Ben en eski Türkiyeli dostlarından birisi olarak dün sabah tabutunun önünde sana Fatiha okumak ve saygı duruşunda bulunmak için 40 dakika bir kuyrukta bekledim.

\n

Otelime dönerken gözpınarlarım yaş içindeydi. Koskoca bir insan olmama rağmen kendimi tutamamış ağlamıştım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları