Seçim Barajında Rekor Türkiye'de!

11 Mayıs 2011 Çarşamba
\n

Herkes iktidar partisinin ABDde olduğu gibi 12 Haziranda sandıktan iki partili bir sistemin oluşması için elinden geleni yaptığını bilmelidir. Erdoğanın bu nedenle MHPye yönelttiği salvoların, Bahçeli ve arkadaşlarını yüzde 10luk barajın altına itmeyi amaçladığı biliniyor.

\n

Seçim sistemimize 12 Eylül darbe döneminin armağanı olan böylesine yüksek bir baraj düzenini değiştirmeye yanaşmayan AKP kadar ne yazık ki CHP de bu antidemokratik engelin vebalini taşıyor. Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlunun, partisi iktidar olursa barajı indirme vaatlerini bir tür günah çıkartma olarak değerlendirmekten geri duramıyorum.

\n

Dün bu konu üstünde kendisi ile konuştuğum değerli arkadaşım Erol Tuncer, Hiçbir ülkede bizimki kadar yüksek bir baraj uygulaması yoktur dedi ve Rusyanın seçimlerde yüzde 7lik bir baraj kullandığını, ikinci sırayı aldığını söyleyerek şu bilgileri iletti:

\n

Almanya, Belçika, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Moldova, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakyada yüzde 5lik barajla milletvekilleri seçiliyor. Avusturya, Bulgaristan, İtalya, İsveç ve Norveçte yüzde 4 olan barajlı seçim, İspanya, Romanya, Yunanistan ve Ukraynada yüzde 3e, Danimarkada 2ye düşüyor. İsveç, Finlandiya, İrlanda ve İzlandalı seçmenler için baraj sorunu yok.

\n

Yüzde 10luk baraj yüzünden yüksek düzeyde seçmen oyunun parlamentoda temsil olanağı bulunmadığı ülkemizde, milli iradenin tam olarak TBMMye yansıdığını söylemek elbette inandırıcı olamaz. Nitekim 2002 seçimlerinde, baraj altında kalan oy oranı yüzde 45.3e kadar çıkmış, dolayısı ile her iki seçmenden birisinin oyu temsilcisiz kalmıştır. Yüksek barajı savunanların sığındığı yönetimde istikrarın faturası temsilde adalet ilkesini boşlukta bırakmıyor mu? Bu sorunun cevabını tam ve inandırıcı olarak yanıtlayabilmek için seçimden birinci sırayı alarak çıkan partinin TBMMde oy oranlarının çok üzerinde sandalye sağladığına dikkat etmek yeterlidir. Tuncer, haklı olarak bunun adeta bir sandalye vurgunu olduğunu söylüyor. Sözlerini de ANAPın 1987 seçimlerinde oyların yüzde 36.3ünü alarak 292 milletvekilliği kazandığını, 2002’de AKPnin yüzde 34.3 oyla 550 sandalyeden 363üne sahip olduğunu, öylelikle 31.7lik fazla koltuk kazandığını ileri sürüyor. Her iki sonucun, söz konusu partiler için, seçmenlerin üçte birinin desteğiyle, TBMMdeki sandalyelerin üçte ikisinin elde edilmiş olduğunu anlatıyor.

\n

“2002’de baraj yüzde 5 olarak sandığa gidilseydi ne sonuç alınırdıdiyorum. O zaman AKPnin 266, CHPnin 117, DYPnin 44, MHPnin 34, bugün adı bile geçmeyen Genç Partinin 28 ve DEHAPın 53 milletvekilliği alacağını Anavatanın da 8 sandalyesi bulunacağı yanıtı alıyorum.

\n

Bugünkü sistem, DEHAPın yerini almış olan BDPnin yüzde 10luk barajı aşamayacağı için adaylarını bağımsızlar adı ile yarışa sokmak gibi zorunlu bir hülleye başvurmasına yol açmış oluyor. Bu nedenle de o adaylar arasında partinin eşbaşkanı olanların bile, bu kimliklerini bırakmış görünmeleri kime ne kazandırıyor ki?

\n

Sayın Erdoğanın yakasına seçim barajı en yüksek ülkenin Başbakanı madalyasını takmaktan başka?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları