Yeni Dönemin İşaretleri

16 Mart 2014 Pazar

Türkiye’nin bugün AKP iktidarı altında pek çok açıdan yeni bir döneme girdiği kesin. Olguları sıralayalım:
1) AKP ile ABD arasında siyasi köprüler (karşılıklı olarak) son derece zayıfladı. Buna köprüler atıldı bile denebilir. Bunun uzun bir öyküsü var ama ABD açısından RTE’yi ilk silme denemesi 2005’te gündeme geldi, Cüneyt Zapsu gitti ABD’ye RTE’nin mesajını iletti: Silmeyin kullanın. Ordunun tasfiyesi epey zaman aldı.
2) Bu süre içinde RTE, ABD için epey iyi şey yaptı. Mesela Arap Baharı’nda NATO’ya, Batı’ya yardımcı oldu. Libya’nın birlikte canına okudular. RTE, Suriye için de emirlere hazır ve nazırdı. ABD’nin ılımlı İslam projesinin uygulanmasında, Arap ülkelerine Batı politikalarının naklinde epey yardımcı oldu.
3) Askeri açıdan da görevini yerine getirdi. Batı’nın hava savunma sistemini kabul etti. Amerikan silahlarını almakta ve ülkenin eskisi gibi Batı’nın ileri mevzisi olmasında kusur etmedi.
4) Neoliberal politikaların en iyi uygulayıcılarından oldu. Ülkeyi küresel piyasanın iyi bir tüketim pazarı haline getirdi. Türkiye’nin sanayide, bilim ve teknolojide atılım yapmasını sağlayacak bir iktisat poltikası uygulamayarak da Batı’ya hizmet etti! Sanayi geriledi! Türkiye’nin cari açığını, iç tasarruf ve yeni üretim politikalarıyla azaltacak tek adım atmadı! Ekonomik bakımdan (sermaye ve temel ara ve hammadde malları ithalatı ile) sürekli Batı’ya bağımlı kalmakla da büyük hizmetleri oldu!
5) Türkiye’nin eğitim politikalarını sürekli dini bir temele oturtma ve Batı ile her alanda rekabet edebilecek bilimsel ve sosyal beyinlerin yetişmesini baskılayarak da Batı’ya hizmet etti, ülkenin bağımlılığını sürdürdü! Sandılar ki din bağnazlığı ile üretilmiş kafalar, bilim ve teknolojiler üretebilir!
6) Tabii, PKK politikasını da bunlara ekleyelim ama bu tartışma yönleri olan bir konu.
Şimdi gelelim öbür tarafa: Peki ABD başka daha ne ister!

***

1) RTE, ABD’nin (ve AB’nin) Ortadoğu ve İslam ülkeleri için biçtikleri ılımlı İslam projesinde, RTE kendine önemli bir rol çalmaya kalkıştı! Bunları iki yıl önce Suriye politikaları çerçevesinde yazmıştım! (*) “Osmanlı toprakları bizim doğal gelişme alanımız.” Bu rol Yeni Osmanlıcılık politikasıyla, Ortadoğu ve İslam ülkeleri üzerinde en azından liderliği kapsıyor. AB gazeteleri tabii ki veryansın etti!
2) Bu rolün gerçekleşmesi için Filistin’in savunulması sahipliği ve tabii İsrail karşıtlığı devreye sokuldu. İslam ülkeleri halkında bu tuttu. Alkışlar malkışlar.. One Minute’ler.. Mavi Marmara ile İsrail’i basmaya’ kalkışmalar..
3) Suriye’ye mutlaka askeri müdahale için kışkırtmalar. Mısır’da, Müslüman Kardeşler’in Mursi aracılığıyla ülkeye diktatörlüğünü yerleştirme planlarına büyük destek!
4) Irak’ı parçalama politikası, Barzani ile bağımsız anlaşma hatta bir Türk-Kürt Federasyonu düşünce ve planları.
5) Bu politikaların ABD’nin bölge egemenliğinden rol çalmanın ötesinde pay kapmaya, egemenliği bölüşmeye varacağı açık. Bazıları “Bunun neresi kötü, Türkiye’yi küçük emperyalist yapıyor işte, büyümeye ve dünya ülkesi olmaya doğru götürüyor ülkeyi” diye düşünüp yazdığını biliyoruz. Gelinen nokta ulusal devleti koruyamama noktasıdır! Batı parası ve ithalatı ile emperyalistlik taslama! Ayrıca, Ortadoğu ve İslam ülkelerine, milletlerine, kültürlerine büyük saygısızlık! Ve tabii ki RTE’ye sırt döndüler! Bu politika Suriye’yi de kan gölüne çevirdi. Sadece bunun günahı boğar.
6) Diktatörlük! Bütün bu politikalar, yarım demokrasiyi de diktatörlüğe dönüştürme çabaları ile birleşince, sandıktan gücümü alıyorum ile diktatörlüğü pekiştirmeye varınca iş ipler koptu. En azından Batı Avrupa’nın (ve Obama döneminde de biraz ABD’nin) henüz en yakın müttefiklerinden birinde insan hak ve özgürlüklerinin rafa kaldırılmasına öyle kolay göz yumulamazdı.
Bu listeye başka şeyler konabilir ama yazıyı uzatmayalım.
Özetle, ılımlı İslam politikası çöktü. Bu çöküşle birlikte, bu politikanın uygulanmasında rol alan cemaat ile savaşın da denk düşmesi de raslantı olmasa gerek.
RTE kamp değiştirme arayışında ve yeni ittifaklar kuruluyor. Yarın bu açıdan bakacağız.

NOT: Bugün Bursa Kitap Fuarı’nda 14-16 arası kitaplarımı imzalayacağım. Zamanı uygun olan Bursalı okurları bekliyorum.
(*) Ulus Yıkıcılığı Zamanları kitabımın ikinci baskısında Davutoğlu ve Yeni Osmanlı bölümüne bakın..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları