Erdoğan’ın Uçağından İçişleri Koltuğuna...

03 Eylül 2015 Perşembe

Geçici seçim hükümetindeki bağımsız bakanları irdeledikçe, altından Çapanoğlu çıkıyor.
Örneğin İçişleri Bakanı Selami Altınok.
Önce apar topar Aksaray Valisi yapıldı, ardından da İstanbul Emniyet Müdürü.
Önceki Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, 17-25 Aralık yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet iddiaları ile ilişkili soruşturmayı engellemede beklenen başarıyı(!) gösterememişti.
Özellikle de kendisine sonradan bilgi veren çalışma arkadaşlarına “Haklısınız” dediği duyulunca ipler tümden koptu.
Başbakan Erdoğan uçağını gönderdi.
Aksaray Valisi, Selami Altınok, özel yolcu olarak uçağa bindi ve Atatürk Havalimanı’na İstanbul Emniyet Müdürü olarak indi.
Hemen gereken yapıldı. Mahkeme kararları ve savcıların emirleri yerine getirilmedi. Alınan öteki önlemlerle de takipsizlik kararı çıkarıldı.
AKP’nin en başarılı(!) olduğu konulardan biri de cezalandırma ve ödüllendirme. Altınok, sıralı amirlerini de geride bırakarak tepeye çıktı ve bağımsız bakan oldu.
Bağımsız Basın İlan Kurumu’nu AKP yandaşı yapan Başbakanlık bürokratı da vali yapılmıştı.
Cezalandırılanlar ise başta asker ve polisler olmak üzere binleri aşıyor.

***

Özel radyo ve televizyonlar anayasaya aykırı ve yasasız yayına başladıkları için alelacele çıkarılan yasa nedeniyle koruma altında değiller. Bir yandan RTÜK, öte yandan Başbakan ya da görevlendirdiği bakanın sıkı denetimi altındalar.
Ama gazeteler öyle değil. Uygulanmasa da hem anayasada hem de Basın Yasası’nda güvenceleri var.
Basın Yasası yapılırken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önerisiyle şu madde yasaya eklendi ve yürürlüğe girdi.
“Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz.”
Madde gazeteleri siyasal iktidarların hışmından korumak için önerilmişti. Doğal olarak yargıyı da bağlıyordu.
Nitekim bir askeri savcı, Nokta dergisinden belge istemiş, üstelik de “Göndermezsen gelip alırım” demişti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin uyarısıyla madde anımsatılınca vazgeçmişti.
O dönem, Cemaat’e yakın yayın organlarının “askeri vesayet” diye nitelediği dönemdi. Şimdiyse ileri demokrasi sürecindeyiz.(!)

***

İlginç bir dönemden geçiyoruz. Sık sık Alman rahibin sözlerini anımsatan, arada “yanlıştan dönmek erdemdir” diyenler ayağa kalkmışlar “Vay o holding geçmişte şunları yapmıştı. Nasıl savunursunuz!” diyorlar.
Ve asıl sorunun demokrasi ve basın özgürlüğü olduğunu görmezden geliyorlar.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan şehit tabutunun başında politika yapınca çok kızmıştık. Anladım ki bu bir kimlik ve kişilik yansıması imiş.
Bir bakan ve politikacı eskisi de Akyaka Camisi’nin musalla taşındaki, Türkiye’nin en saygın edebiyatçısı, gazetecisi Oktay Akbal’ın tabutu başında aynı yöntemi uyguladı. “Bunları söylemeye mecburum” diye başladığı konuşmasında yalanlarını sıraladı.
Söyledikleri öyle gerçek dışı ve ipe sapa gelmez şeylerdi ki, kendisini gaza getiren gazetede bile yer bulmadı.
Konuyu daha ayrıntılı yazacaktım ama gazetecilik meslek örgütlerinin dayanışma çağrıları nedeniyle erteledim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları