Göbbels ve Arama Konferansı...

07 Ocak 2016 Perşembe

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu bilerek, zorlayarak kendine özgü bir ortam yaratma peşinde. Başkanlık sistemine geçilirse Türkiye demokratikleşecek, ekonomi kanatlanacak ve tüm sorunlar şıp diye çözümlenecek!
Anayasa değişikliğine asılmalarının ana nedeni de bir yolunu bulup başkanlığı maddeler arasına sokuşturmak. Aynı zamanda var olan sorunların tartışılmasını zorlaştırmak.
Anayasaya Kenan Evren için konulan, ardından gelen cumhurbaşkanlarının genelde yakındığı yetkiler Erdoğan’a az geliyor.
Çünkü cumhurbaşkanının tek imza ile çıkarabileceği kararnameler sınırlı.
“Hesabını ağır ödeyecekler” ya da “Anayasayı ihlal suçu işlediler, dokunulmazlıkları kaldırılmalı” gibi anayasaya uygun (!) değerlendirmelerin, muhatapları anlamazsa havada kalma tehlikesi de var.

***

Cumhurbaşkanı seçimi için ilk anayasa değişikliği girişimi 1973’te Cevdet Sunay’ın görev süresini uzatmak için yapılmıştı.
Bereket 22 Mart 1973’teki, değişikliğin maddelerine geçilmesi oylamasında yeterli oy çıkmadı da reddedilmiş sayıldı.
Çankaya’daki ilk boşluk da o dönemde yaşandı. Sunay 28 Mart’ta ayrıldı, Korutürk 6 Nisan’da seçildi.

***

İsmet Paşa (İnönü) Sunay’ın süresinin uzatılmasına karşı çıkarak şöyle demişti:
“Gelirse ne yapacak? Şimdiye kadar ne yaptıysa onu.”
“Erdoğan başkan olursa ne yapacak” diye merak eden var mıdır acaba?
Bir soru da şu: “Anayasanın değişmesine ne gerek var? Zaten fiilen değiştirildiği duyurulmadı mı?”

***

Erdoğan’ın Hitler’i anmasının ardından Göbbels de “Başkanlığın yararlarını halka anlatmak için düzenlenecek arama konferansları” nedeniyle gündeme geldi.
Daha öngörülen başkanlık sisteminin ne olduğu bile, olasıdır ki birkaç kişi dışında bilinmiyor. Muhalefet partileri bir yana, sormacalara göre AKP’ye oy verenlerin yüzde 43’ü de başkanlık sistemine karşı çıkıyor.
Buna karşın anlaşılıyor ki kimilerine özel görevler düşecek ve devlet kesesinden paralar harcanacak.
Başkanlık tutkusu uğruna, boşa gitmesi de olası harcamalar nasıl ve nereden karşılanacak?

***

Madem böyle bir harcama yapılması öngörülüyor, daha yararlı işlere de ödenek ayrılamaz mı sorusu akla geliyor.
Türkiye’nin en önemli eksikliği, demokrasinin olmazsa olmazı sayılan insan haklarının yurttaşların günlük yaşamına indirgenememesidir. Uygar ülkelerde milyonların tepkisine neden olan durumlar karşısında bizdekilerin çok cılız kalmasının asıl nedeni de budur.
Arama konferansları düzenlense de:
• Gerçek demokrasinin ne olduğu,
• Güçler ayrılığının önemi,
• Bir kişiye yapılmış işkencenin tüm insanlığa yapılmış sayılması gerektiği,
• Yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet olaylarının devlet yönetiminde yaşanmasının kabul edilmezliği,
• İslamiyette; yalan söylememek, öfkelenmemek, hırsızlık yapmamak, kamu malına ve maliyesine el uzatmamak, başkasının arkasından konuşmamak gibi kuralların da ibadet kapsamında olduğu halka anlatılsa, ülke için daha yararlı olmaz mı?
Olur ama getirisi değil, götürüsü olur sanırım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları