Kandırılma Rekoru da AKP İktidarında...

10 Eylül 2015 Perşembe

Ulaştığımız karmaşa ortamının yaratılmasında en büyük pay kuşkusuz AKP iktidarındadır.
AKP bu başarısını (!) çeşitli dönemlerde kendisini kandıranların katkılarıyla sağladığını itiraf etmek zorunda kalmıştır.
AKP’yi ilk kandıran Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad olmuştur.
Babasının yöntemlerini de devr alan Esad’ın ailece ortak Türkiye tatilleri, canciğer kuzu sarması ilişkilerin epey sonrasında diktatör olduğu keşfedilmiştir.
Erdoğan’ın Emeviye Camisi’nde cuma namazı kılma hayali ise IŞİD ve PYD’nin Türkiye’nin başına bela olmasıyla sonuçlanmıştır.

***

Fethullah Gülen Cemaati ile ilişkiler ve paylaşımlar da 17-25 Aralık yolsuzluk, rüşvet iddiaları nedeniyle sonlandırılmıştır.
“Ne istediler de vermedik” açıklamaları, “kandırıldık!” itirafı ile sonuçlanmıştır. Ama kandırılma sürecinde hem yargının hem de emniyet güçlerinin çivisi çıkmış, önce rütbeli askerler, öğretim üyeleri, gazeteci ve yazarlar hapislere atılıp yıllar boyu özgürlükleri ile geleceklerini yitirmişlerdir.
Kandırılma süreci sonrasında onları yasa dışı belge ve yorumlarla yargılayan yargıçlar, savcılar, polisler içeri atılmıştır.
Fethullah Gülen ve Cemaati, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel’in iddianamesiyle yargılanmaktan AKP iktidarınca kurtarılmıştır.
Kandırılmanın ayırdına varılmasının ardından işler tersine dönmüş, Cemaat siyasal nedenlerle Kırmızı Kitap’a sokulmanın hukuk dışı yorumuyla yeniden terörist ilan edilmiştir.
Ama olan yine Türkiye’ye olmuştur.

***

Açıkça itiraflardan bilinen üçüncü kandırmanın kandırıcısı da PKK olmuştur.
Çatışmasızlık (!) sürecinde PKK dağlardan kentlere inmiş ve en tepedekilerin tanımıyla “silah stoku yapmıştır.”
Haberalma sistemi çökmüş; yollar beller dinamit ve mayınlarla donatılmış, binlerce kilo patlayıcı oradan oraya taşınmıştır.
Yine itiraflara göre farkında olunan bu uygulama, görmezden ve bilmezden gelinmiştir.
7 Haziran yenilgisinin ardından izlenen politika sadece son iki günde asker ve polis 31 şehide mal olmuştur.
Bütün olup bitenlere karşın AKP kendisini sütten çıkmış ak kaşık olarak sunmakta, suçu muhalefet partileri ile basına yüklemeye çalışmaktadır. Sağduyu çağrısı bir yana düşmanlık yaratma ve sürdürme yöntemi bırakılmamıştır.

***

Yukarıda özetlediğim bilgiler, kandırılma rekorunun AKP iktidarında olduğunu göstermektedir. Başka kandırılmalar da varsa onları da kandıranlarla aralarından kara kedi geçtiğinde öğreneceğiz.

***

Hürriyet gazetesi, 48 saat geçmeden iki faşist saldırıya uğradı. Sabah ve ATV de kendi karşıtlarından tepki gördü.
İktidar kanadından kamuoyuna aktarılan tepki ise neredeyse üçüncü günde geldi.
Bekri Mustafa’ya yakıştırılan bir öykü vardır. Mecburen kıldırdığı cenaze namazı sonrasında tabuta eğilip bir şeyler fısıldamış. Sorulunca da “Şimdi mevta öbür tarafa gidince sorarlar. Onlara ‘Bekri Mustafa imam oldu’ dersin, onlar anlar dedim” demiş.
Bekri Mustafalığa şimdilik ben soyunayım. Türkiye’nin durumunu siz anlayın. “Yandaş medya, Cumhurbaşkanı’nın rakibi olarak medya patronu Aydın Doğan’ı gösteriyor.”
Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddia edilenler için soruşturma ile koğuşturma ayrıştırıldı. Çünkü yargılama için izin almak gerekiyor. Hemen tutuklamanın önünü açmak zorunluydu.
Şimdi de ölüm tehdidi, kamu suçu olmaktan çıkarılıp takibi şikâyete bağlı suç durumuna getirilmiş gibi. Öyle olmasaydı meslektaşım Ahmet Hakan’a yöneltilen ölüm tehditleri için hemen soruşturma açılırdı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları