Midhat Paşa ve Namık Kemal

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Yargı konusundaki bunalım ve güven eksikliği Soma’daki toplukıyımın soruşturması nedeniyle bir kez daha gündeme geldi
Sorun günümüzün sorunu değil. Balyoz, Ergenekon, Odatv, Şike, Askeri Casusluk davaları için söylenenler yıllar önce de söylenmişti.
Yapılıp bozulabilen (prefabrike) inşaat henüz bulunamadığı için, Abdülhamit’in hışmına uğrayan Sadrazam Midhat Paşa, Yıldız Sarayı’nın eklentisinde kurulan Çadır Mahkemesi’nde yargılanmış ve idama mahkûm edilmişti.
Midhat Paşa’nın anayasaya saygı gösterilmesi girişimlerinden bunalan Ulu Hakan Abdülhamit Han(!) uyduruk olduğu bilinen bir iddia ile Paşa’yı Sultan Abdülaziz’i öldürmekle suçlamıştı.
Yargılamanın ayrıntıları önceki Genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ’un “Suçlamalara Karşı Gerçekler” kitabında yansıtılıyor.(1)
“İbretlik Midhat Paşa Davası ve Bugün” başlığını taşıyan bölümden Paşa’nın mahkeme heyetinin yaklaşımını değerlendiren şu paragrafı aktarmakla yetiniyorum: “Bu mahkemeye ne lüzum vardır. Şahit dinlememek, delil ve belgeleri incelememek, bilirkişilere itibar etmemek, kanunları ayak altına aldıktan sonra mahkemeye ne lüzum var. Tanzimat’tan önceki duruma geri döndüğümüzü gördüğüm için çok üzgünüm.
Bu benim için sizin vereceğiniz bir ölüm kararından daha acıdır.”

***

“Vatan Şairi” olarak tanımlanan Namık Kemal’in sonu da bir süre sonra Midhat Paşa’ya benzer şekilde getirilmiştir.
Midhat Paşa’nın idam kararının ardından Namık Kemal korkusuzca bir demeç vermiş ve yargıçları eleştirmiştir.
Sözü Namık Kemal’e bırakalım:(2)

***

Ey hâkimler, size, duyduklarınızı kavramakta en güç gelen doğruluktur. Öngörünüze en vahşi ise hakikattir. Hâkim bir kudret sahibidir, kudret sahibi cellat olamaz. Hâkim hakkın koruyucusudur. Hakka karşı silahlanmaz. Adaletin kuludur, zulmün önünde tapınamaz. Dayanıklılık dünyasının kalesidir, değme çarpma ile gedik vermez. Hâkim memleketi ve devleti imar edendir, vatan savaşçısı olmaz. Hâkim gümüş kalemleri evler yıkmakta ve canlar yakmakta değil, zulme karşı ve zorba takımının başını ezmekte kullanır.
Ey hâkimler,
Hazır karşınızda duran hürriyet şehidinin elleri bağlı ve göğüsleri açıktır. Kanlarını saçın, sizin için aşamalar ve yüksek orunlar düzenlenmiştir. Maaşlar, armağanlar hazırdır.
Ey hâkimler, kıyamet gününe inanın. Kıyamet, muhakkaktır. Masumun hakkını alacak bir büyük mahkeme var. İnsanların yaptıklarını tartacak bir adalet terazisi var. Bu yalan dünyada en alçak bir çıkara, en hasis bir hırsa mağlup olup da dinin ve dünyanın saadet sarayını yıkmak insanların ve hele hâkimlerin üstünlük niteliğine yakışmaz.
Bir zorbanın kendi gibi yalancı ve yok sayılacak iltifatına, bir geçici dünyanın gümüş ve altın gibi pisliklerine secde edip de birçok günahsızın kanına girmeye değmez. Hep bunları bir inatçı zorbanın arzu ve hevesine hizmet etmek düşüncesi ile ve birkaç kuruşun neşesi ile yaptınız. Bizler hakkımızın korunmasını Hakk’a, ayrımına varılmasını da halka bıraktık. Hemen sizin gibi namusuna küsmüş hâkimler elinde kalan millete Allah rahmet eylesin.

1- Suçlamalara Karşı Gerçekler-İlker Başbuğ / Kaynak Yayınları-Aralık 2013
2- Eski İstanbul Hatıraları-Sadri Sema (Hazırlayan Ali Şükrü Çoruk) - Kitabevi-Eylül 2002  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları