‘O Kafa’dan Bugüne...

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Ekmel Bey’i Atatürk’e benzetecek kadar densiz değilim. Ekmel Bey’in de böylesi bir yüceltmeden rahatsız olacağını sanıyorum.
Ancak “o kafa”nın günümüzdeki uzantısını anlayabilmek için anımsatmak gereğini duyuyorum.
Doğal olarak bilirsiniz. Milletvekili seçilebilmek için Türkiye’nin o günkü sınırları içinde doğmuş olmak, bu yetmezmiş gibi aynı yerde beş yıldır oturuyor olmak koşulunun aranması önerilmişti.
Amaç, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı tasfiye etmekti.
Selanik’te doğmuş, askerlik görevinin gereği olarak cepheden cepheye dolaştığı için bir yerde sürekli oturmamıştı.
İşte “o kafa”, ayrıcalıklı aday Erdoğan’ın sözleriyle yaşama geri döndü. Ortak aday Ekmel Bey Kahire’de doğmuştu. O nedenle “bu toprakların evladı” değildi.
Sen kalk 1961’den başlayarak Almanya’ya giden işçilerin, orada doğan ardıl kuşakların oylarına göz dikerek ve devlet olanaklarını kullanarak mitingler düzenleyip onlara övgüler yağdır. Sonra yurda dön, seçimde önünü keseceğinden çekindiğin Ekmel Bey’i suçlamaya kalk...
Bu yaklaşımdan şaşıranlar olduğunu görüp şaşırıyorum. Sanki Erdoğan’ın ilk çelişkisiymiş sanıyorlar. Oysa çelişkiler alt alta sıralansa ciltler doluyor...

***

Anayasa Mahkemesi, Elektronik Haberleşme Yasası’nın 51’inci maddesini iptal ettiği kararın gerekçesini cumartesi günkü Resmi Gazete’de yayımlattı.
İptal edilen madde şöyleydi:
“Kurum elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına yönelik usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Anılan yönetmelik 24 Temmuz 2012’de yayımlanmış, iptali için Danıştay’da dava açılmıştı. Sonunda Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu, yönetmeliğin dayanağı olan 51’inci maddenin anayasaya aykırı olduğu görüşüne varmış ve AYM’ye başvurmuştu. AYM’nin iptal kararı altı ay sonra yürürlüğe girecek.

***

Kişisel verileri, canı isteyenin istediği şekilde kullanıyor olması, yaşanılan önemli tehlikelerin başında geliyor.
Bu başıboşluktan en fazla yararlananlar ise iktidar ile 17 Aralık’a kadar kol kola beraber yürüdüğü cemaat ekipleri.
Bu başıboşluk olmasaydı ve bundan yararlanılmasaydı en azından Silivri Davaları kotarılamazdı.
Bir anımsatma daha yapayım:
“Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı” 17 Temmuz 2003’te tartışmaya açılmıştı. Ancak 27 Temmuz 2008’de Meclis’e sunulabildi. 2012’de güncellendi. Ve orada kaldı. 11 yıldır yasalaşmayı bekliyor. Bekleme nedeni ise basit. İktidarın işine gelmiyor.
“Kişisel veriler” denilip geçiliveriyor ama insan hakları ve onurunun korunması için olmazsa olmazlardan biri.
Anayasada “Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir” kuralı varken, AKP iktidarının anayasayı yok sayma alışkanlığının somut örneklerinden biri de düzenlemeyi canının istediği gibi yönetmelikle yapabileceğine inanıyor olması.
“Kanun benim” anlayışının giderek “hukuk benim” anlayışına dönüştüğünün kanıtlarından biri daha ortaya dökülmüş durumda...
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) kaldırılarak görevin Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) verilmesi girişimi de o kafanın yansıması.
Çünkü MİT dokunulmaz ve hiç suç işlemiyor(!)...
Şeker Bayramınızı kutlarım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları