Şimdi Guguk Zamanıdır

21 Mart 2013 Perşembe

Son günlerde hukukumuza ve kimi hukukçularımıza bir haller oldu.
Yürürlükte olan ama uygulamadan kaldırıldığı görünüşten anlaşılan yasa maddelerinin sayısı hızla artmaya başladı.
Önce hem var hem yok sayılan anayasa maddelerinden başlayalım.
Çıkarılmasına iktidar partisince büyük çaba harcanan yeni(!) anayasanın önündeki en büyük engel, anayasanın nasıl yapılacağını ve nasıl yürürlüğe gireceğini kurala bağlayan maddeler.
Çünkü TBMM’deki oylamanın önkoşulu en az 330 geçerli kabul oyu verilmesi. Bu sayı ile 367 oy arasındaki sonuçlar zorunlu olarak halkoylamasına sunulacak. AKP’nin var olan oy sayısı 330’u bulmadığından BDP ile arasında
“Ver başkanlığı al anayasayı” diye özetlenebilecek meşhur “kazan-kazan” pazarlığı var.
Anayasaya gösterilen saygıya şapka çıkarmak gerekiyor.
Ama uyulması gereken anayasa kuralı yalnız beşte üç kabul oyu arayan 175’inci madde değil ki.
Bir de
“Değiştirilemeyecek hükümler” kenar başlıklı 4’üncü madde var.
Gelin maddeyi anımsayalım.
“Madde 4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin Şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Hukuk, guguk değilse anayasayı yürürlükteki anayasadaki kurallara uyarak değiştirmek gerekiyor. (Tabii sivil darbe hariç.)
Ama ne yazık ki, anayasanın 175’inci maddesine gösterilen saygı ve özenin 4’üncü madde için de gösterilmesini beklemek, neredeyse olmayacak duaya
“amin” demek gibi bir şey.
Çünkü iktidarın Türkiye’yi götürmek istediği, din kurallarının devlet yaşamında da geçerli kılınması niyetine en büyük engel, ilk üç madde...
Bu maddelerin kapsamında yeni anayasa ile oluşturulacak yeni Türkiye’ye uymayacak tanımlar var.
Atatürk milliyetçiliği, laiklik, çok hukukluluğun önünü kesen hukuk devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmezlik, devlet dilinin Türkçe olması gibi hükümler olmamalı ki niyetlerini yaşama geçirmek kolaylaşsın. Bu kapsamda olmayan
“Türk” sözcüğü ise çantada keklik!
Bu nedenle de anayasanın 4’üncü maddesinin yok sayılması gerekiyor. İşin tuhafı sayılıyor da. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulan önergeler ve meydanlarla salonlarda dile getirilen cümleler bu büyük anayasa çelişkisinin kanıtlarını oluşturuyor.
Tanrı eksikliklerini göstermesin; teknolojinin bunca gelişmesine karşın iktidarın vazgeçemediği su değirmenine elekle su taşımaya çabalayan hukukçular, gazeteciler ve halktan
“hık” deyiciler de eksik değil.
Gazetecilerin bir bölümü geç de olsa aydılar ama, bu kez de önlerine yayın organlarının yayın politikaları dikildi.
Hukukun yerine gugukun geçerli kılınması çabaları anayasanın değiştirilmesi ile de sınırlı değil. Müzakere koşullarını terörist başı
Öcalan’ın belirlediği çözüm(?) süreci ve Silivri davaları kapsamında yok sayılan Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Yasası ve yasalaşırsa 4’üncü Yargı Paketi’nde yer alacak çok sayıda madde de yürürlükte ama yok hükmündeler.
Hukuk-guguk tanımlamasını ödünç aldığım Sevgili
Balbay’a bir selam da bu köşeden gönderelim ve “gerisi cumartesiye” diyelim.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları