Örsan K. Öymen

İstanbul, gönül ve aşk

14 Mart 2019 Perşembe

Yıllardır halkın dini inançlarını sömürerek iktidarını korumaya çalışan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, şimdi de halkın duygularını sömürerek iktidarını korumak için seferberlik ilan etti. 31 Mart belediye seçimlerinde İstanbul ve Ankara gibi büyük kentleri kaybetme riski taşıyan AKP, seçim kampanyasını “aşk” ve “gönül” gibi kavramların üzerine kurdu. “Belediyecilik gönül işidir” diyerek yola çıkan Erdoğan ve AKP, İstanbul’daki sloganını “İstanbul bizim için bir aşk hikâyesi” olarak belirledi.
Bu AKP’nin uzmanlık alanıdır. AKP “adalet” diyorsa, kastettiği şey zulümdür. AKP “kalkınma” diyorsa, kastettiği şey gerilemedir. AKP “demokrasi” diyorsa, kastettiği şey diktatörlüktür. AKP “milli” diyorsa, kastettiği şey gayri milliliktir. AKP “millet” diyorsa, kastettiği şey ümmettir. Bu AKP’nin şifreli dilidir. Çünkü kendisini kamufle etmek ve takıyye yapmak AKP’nin fıtratında vardır.
AKP “Belediyecilik gönül işidir; İstanbul bizim için bir aşk hikâyesi” diyorsa, kastettiği şey şudur: “Belediyecilik rant işidir; İstanbul bizim için bir çıkar hikâyesi.”
Gönül ciddi bir şeydir, aşk ciddi bir duygudur. Erdoğan ve AKP seçim kampanyasında bu kavramları bu nedenle kullanmaktadır. Ekonomiden ve siyasetten umudunu kesen AKP’nin son umudu psikolojidir. AKP, insanları en hassas duyguları üzerinden ikna ederek boşlukta olan, yabancılaşmış olan, yalnızlık duygusu içinde olan insanları en derin duyguları üzerinden ikna ederek iktidarını korumaya çalışıyor.
İstanbul Belediyesi’ni ihale-çıkar-rantsiyaset- iktidar ilişkisi için kullanan AKP, İstanbul’a gönülden bağlı olduğu ve İstanbul’a âşık olduğu için mi bunu yapıyor? Bu nasıl bir gönül bağı ki, bu nasıl bir aşk ki, bu ilişkide ihale-çıkar-rantsiyaset- iktidar ilişkisi hiç eksik olmuyor! Gönül ilişkisinde çıkar ilişkisi olur mu? Olmaz. Aşk ilişkisinde çıkar ilişkisi olur mu? Olmaz. Ama anlaşılan Erdoğan’a ve AKP’ye göre oluyor! Adalet, kalkınma, demokrasi, milli, millet kavramları gibi, gönül ve aşk kavramlarının anlamları da, Erdoğan’ın ve AKP’nin elinde tersyüz olmuş durumda.
İstanbul Belediyesi’nde açılan bir ihaleyi almak için hangi ölçütleri yerine getirmek gerekiyor? Başvuran kişi AKP üyesi ise, İmam Hatip mezunu ise, oruç tutuyorsa, içki içmiyorsa, namaz kılıyorsa ve eşi türbanlı ise şansı yüksek. Başvuran kişi saraydan desteğini almışsa, şansı daha da yüksek. Aksi halde, tüm nesnel koşulları yerine getirse de işi zor. AKP’nin “gönül” ve “aşk” ilişkisi işte bu koşullarda yaşanıyor. İstanbul’da milyarları bulan rant çarkı, Ankara’daki siyasi iktidarı besliyor.
Bu rant çarkını kırmak, AKP’nin para musluğunu kapatmak, İstanbul’da oy kullanacak olan vatandaşların elinde. Ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü dönemde, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi, İstanbul’da da seçmenin, sandığa gitmemek gibi bir lüksü yoktur.
Genel merkeze küskün olan CHP seçmeni, sandığa gidip gitmemek konusunda kararsız olan HDP seçmeni, CHP ile ittifakı özümseyememiş olan İYİ Parti seçmeni, ekonomik krizden bunalmış olan AKP ve MHP seçmeni, CHP ile ittifaka girmeyen Saadet Partisi’nin seçmeni, aklını kullanarak soğukkanlı bir biçimde karar vermeli, 31 Mart belediye seçimlerinde, AKP’nin karşısında şansı en yüksek olan CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na oy vermelidir.
Erdoğan’ın İstanbul’da başlayan siyasi serüveni, yine İstanbul’da son bulmalıdır. İstanbul, Türkiye için yeni bir başlangıç olmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğan, Hamas ve CHP 22 Nisan 2024
İsrail-İran savaşı 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları