Özdemir İnce

Gezi günlerine güzelleme

29 Nisan 2022 Cuma

Destansı Gezi Direnişi günlerinde İstanbul’da değildim. Bana gençliğimin 555K’sini (5.5.1960, Kızılay) anımsatmıştı. Aşağıda okuyacağınız üç şiir tanık olsun diye 2013 yılının temmuz ayında yazıldı.

“Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasından önce aklanıp sonra mahkûm edilmek kalp parayla alışveriş yapmaya benzemiyor mu?

***

TERSİNE YA DA SAPKIN AYETLER*

IX

Yaşanmamış hayat! O da yaşanmıştır! / Yaşamadıysan gövdendeki bu yara izleri de ne, / ne ola, gözündeki metal parçaları? // İnsanın bir hayatı olsun da / yaşamasın olur mu? Yaşatırlar. // Zorla. // Kızılay’daki ölü sen değil misin? / Antakya’daki ölü sen değil miydin?

Yaşanmıştır hayatın. Herkes yaşadı / ve herkes oldun iki âlemde / (böyle diyor inananlar). //  İnsanın bir hayatı olsun da / yaşanmasın olur mu? / Oldu ve olmadı işte. // Senin hayatın, karanfillerin bırakıldığı yerde, / biber gazıyla kutsadılar / panzerle kutladılar. // Palayla kovalandın!

Yaşadın sen, Mersin’de / Akdeniz Oyunları’nın yapıldığı yılda / Gezi Parkı’nda sevgilini, / yoldaşını bekledin, / özgürlüğü savunurken zebanilere karşı / eşitliği ararken yârin dudağından gayri her yerde // Kardeşliği öğrendin, keşfettin, kardeşlerin var ana ayrı, baba ayrı.

Ben işte böyle dedim!

X

Polisin biber gazıyla saldırdığı kırmızılı kadın, / mesafe yakın; / tomanın önünde kollarını iki yana açıp duran kadın, / siyahlı, / biraz sonra hep öyle kalacaklar bellek çayırında:

Bir kadın ki üzerine polis yakın mesafeden / biber gazı fışkırtmıştır, kırmızı, kırmızılı kadın; /

kırmızı değil, daha kırmızı, en kırmızı, / utanan bulut rengi. Çıplak omzunda beyaz çanta.

Özgürlüğün rengi var, kırmızı; / bir kırmızılı kadındır özgürlük, / kadındır özgürlük, dişidir özgürlük, yediveren doğurgan! // Tomanın önünde bir kadın, önünde değil, karşısında,

karşı karşıya, siyahlı; / bir sedef ayna, canavarın karşısında. // İlk kez yasın simgesi değil siyah, utkunun rengi; / siyah özgürlük, kara özgürlük! // Kara özgürlük ağacı, kadın ağacı, / kolları iki yana açık, kolları, açık, / kendisi rüzgâr olan uçurtma,/ kendisi uçurtma olan rüzgâr. / Nerede o su püskürten ilkçağ hayvanı?

Ben işte böyle dedim!

XII

“Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiye!” // Direnirken, dikiş dikerken, yemek pişirirken /

çok güzel oluyorsun; / kirvem, eniştem, dünürüm, damadım, gelinim, / sevgilim Türkiye, yetmiş beş yaşında; / konuşurken, sevişirken, öpüşürken, gebe kalırken, / çocuk doğururken // çok güzel oluyorsun Türkiye; / beni eğlendiriyorsun Türkiye; şaşırt beni Türkiye; / gaz bulutlarının arasında, sokak aralarında, / su oklarının altında / çok çapkın oluyorsun Türkiye; beni şaşırtıyorsun Türkiye; / gel meyhaneye gidelim, aznif oynayalım, / orman yangını söndürelim Türkiye. 

Türkiye olduğun zaman çok güzel oluyorsun Türkiye; / hiç kimse olduğun, herkes olduğun zaman / çoktan da güzel oluyorsun; / hiçbir yerde ve her yerde; karada, denizde ve / havada çok güzelsin Türkiye!

Atlayıp aynanın arkasına geçiyorum, / aynanın arkasında sen varsın Türkiye! / Demircinin örsünden fışkıran kıvılcım var ya / işte o sensin Türkiye! / Kor demir suya girer, cısss, işte o sensin Türkiye! // Çakmak taşının ağzındaki kar, sensin Türkiye! / Serçe kartal, kartal serçe, Türkiye! // Divanedir! Divane Meclisi, pervane Türkiye, harman yeri, su arkı! // Mutludur güzel bir şiirin tuğlası sözcükler, / mutludur uçurtmaları kanatlandıran rüzgâr; / rüzgârın ağzı Türkiye, / uykunda dans ederken görüyorsun kendini, uyanıkken, / bir Cumhuriyet balosunda, Taksim Meydanı’nda, / Kuğulu Park’ta, / savruluyor ipek eteklerin geyik bacakların döndükçe.

Dolgun kalçaların ne güzel! Ne güzel dolgun kalçaların! / Delirince büyülüyorsun, kendini aşıyorsun, / aşılanıyorsun Türkiye!

Ben işte böyle dedim.

(5 – 30 Temmuz 2013)


* Kaynak Yayınları, 2014



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçı hakem bitirir 26 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları