20 Ayın Yazgısı!

12 Kasım 2013 Salı

AKP’de başlayan sarsıntılardan sonra Türkiye’de önümüzdeki 20 ay içinde, bir siyasal yanardağ patlamasına tanık olunabilir. Mart 2014 yerel, ağustosta cumhurbaşkanlığı ve Haziran 2015’te genel seçimler var. Bu seçimleri iktidar partisi AKP’deki oluşumlar doğrultusunda değerlendirmek doğru olur.
Bu oluşumların anahtarı AKP tüzüğünün 153. maddesidir. Bu maddeye göre gençlerin önlerini tıkamamak amacıyla, üç dönem üst üste milletvekili seçilen dördüncü kez aday olamıyor.
Bu durumda 73 AKP milletvekili yeniden seçilemeyecek. Bunlar arasında partinin kurucuları ve bakanlar da yer alıyor. Kısaca şöyle bir örnek liste verelim:
Recep Tayyip Erdoğan, Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Beşir Atalay, Ali Babacan, Faruk Çelik, Mehdi Eker, Egemen Bağış, Binali Yıldırım, Hayati Yazıcı, Bekir Bozdağ, Sadullah Ergin, Nihat Ergün, Suat Kılıç, Fatma Şahin, Ömer Çelik, Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik, Mehmet Ali Şahin…
Bazı bakanlar bundan böyle kırmızı plakalı attan inip belki de belediye başkanı olarak eşek üzerinde hizmet etmeyi sürdürecek.

***

30 Mart’taki yerel seçimlerde aday olacak kamu çalışanlarının 1 Aralık’a kadar istifa etmeleri gerekiyor. AKP il ve ilçe örgütünde 100’ü aşkın yerel yönetici de adaylık yarışına girince, seçimlerde parti etkinliklerinin zarar görmemesi için “genel merkez onayı” getirildi. Böylece her önüne gelenin aday olması önlendi, genel merkeze şirin görünme yolu açıldı.
Belediye başkanlığı adayı bakanlar ile şu andaki başkanlar ya da yeni olası adaylar arasında düşük düzeyli yer sarsıntıları şimdiden seziliyor.

***

Ağustosta Cumhurbaşkanlığı adaylığı Kırkpınar güreşlerindeki başpehlivanlık kapışması gibi geçeceğe benziyor.
Bir an Abdullah Gül’ün yeniden aday olup seçildiğini düşünelim! Haziran 2015 seçiminde “4. kez milletvekili olamayacağı” için Erdoğan’a yol görünecek.
Cumhurbaşkanları TBMM’de bir kez yedi yıllığına seçilmekteydi. 2007’de anayasada yapılan değişiklikle bundan sonra halk doğrudan ve en fazla iki kez beşer yıllığına cumhurbaşkanını seçecek.
Bazı Erdoğan yandaşı partililer Gül’ün yeniden aday olamayacağını öne sürüyor. Ancak Anayasa Mahkemesi Gül’ün yeniden adaylığı için bir yasak olmadığına karar verdi.
Bu konuda Gül’ün basın sözcüsü Ahmet Sever, açıklamasında şöyle dedi: “Anayasa Mahkemesi yasağın anayasaya aykırı olduğu yolunda karar almasına rağmen bazı kişiler buna bile karşı çıkıp mahkemenin kararını anayasaya aykırı ilan edebildiler. Mahkeme bu kararı verdiğine göre Gül yeniden pekâlâ aday olabilir. Neden olmasın? Sonuçta karar kendisinin…”
Bazıları Erdoğan’ı ağustosta Köşk’e çıkarıp yerine de Gül’ü başbakan yapma hevesinde. Eğer Gül adaylığını koyarsa Erdoğan, Çankaya Köşkü yerine, oğlunun gemilerindeki kaptan köşkünde yaşamını sürdürecek demektir. Erdoğan’da son zamanlarda artan panik atakların temel nedeni budur.

***

Diyelim ki Gül aday olmadı. Erdoğan da TBMM’ye artık giremeyeceği için birlikte yola çıktığı arkadaşlarını dışlayıp Çankaya Köşkü’ne kapağı atacak. Bundan sonra AKP’nin yazgısı yakın tarihteki bazı olayları yaratabilecek.
Turgut Özal başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına çıkınca Anavatan Partisi çöktü. Aynı olay Süleyman Demirel ile de yaşandı ve Doğru Yol Partisi Türk siyasal yaşamında tarih oldu. Şimdi Erdoğan Köşk’e çıkarsa ve ardından ağır topları da yeniden seçilemeyince AKP de buharlaşacak demektir.
Gül’ün adaylığı ile ilgili sorulara Erdoğan şu yanıtı verdi: “Biz kendi aramızda bu tür şeyleri oturup konuşmadık. Vakti gelince konuşma imkânımız olacak. Bir kesin kararım yok. Kesin olunca açıklama noktasına giderim. Parti hangi görevi verirse onu yapma gayreti içine girerim. Hiç isteyen olmadım. Hep görevlendirme oldu. Partimin içinde bölünme olmasına müsaade etmem.”
Erdoğan bile ağzına “partide bölünme” sözlerini alabiliyor. Partiye şu ya da bu biçimde destek veren çıkarcı işadamları ile dinsel odaklar da bölünme kaygısını yaşıyor.

***

Oysa bölünme çoktan başladı. Erdoğan 4 kurucudan biri olan Abdüllatif Şener’i dışladı. Domuz aşısı konusunda ters düştüğü Recep Akdağ’ın gözünün yaşına bakmadı. “Ucube” heykel konusunda kendisini korumaya çalışan Ertuğrul Günay’ı hükümetten çıkardı.
Anımsarsınız Gezi Parkı olaylarında Gül ve Arınç, sağduyulu yorumlar yapmış, Erdoğan, gençleri daha da tahrik edince ters düşmüştü. Şimdi de “imam” Erdoğan kendisini korumak için basını “asparagasçı” diye suçlayan “hukukçu” Arınç’a yükleniyor.
Arınç da dayanamadı TRT’de Erdoğan’a şöyle meydan okudu: “Ben itibarımın, kişiliğimin yıpranmasını istemem. Böyle basit bir olaydan dolayı beni kum torbasına çevirecek insanlara malzeme vermek istemem. Bir dost, bir arkadaş, bir kardeşi olarak açıklamamla kendisinin başbakan olarak konuşması arasında apaçık bir çelişki vardır. Bu çelişkinin sorumlusu ben değilim. Bu çelişkiyi en güzel şekliyle izah etmesi, dün, bugün ve yarın kendisinden beklenir.”
Arınç “ben sorumluyum” derken Erdoğan’ı da dolaylı olarak “sorumsuzlukla” suçluyor, “başbakan” yerine de sıkça “kendisi” diyerek küçümsüyor. Arınç, “ucube” olayında Günay için “Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin…” demişti. Şimdi kendisi aynı duruma düştü!
Erdoğan ise “Bir sıkıntı varsa aramızda konuşuruz. TV’de canlı yayında, TV ile medya aracılığında yapmam” dese de Arınç’ı “asparagas” savunmasında TV’de ters köşeye yatırmamış mıydı?

***

Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde anayasa dersinin ilk gününde Profesör Bahri Savcı’nın şu sözlerini hiç unutmam: “Anayasa, genelde iktidarların yetkileri ve sorumlulukları için yapılır. Ama iktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar…”
Bu sözler mutlak iktidar yolundaki Erdoğan için de geçerlidir. Yerel, cumhurbaşkanlığı, genel seçimler Erdoğan’ı, AKP’yi ve Türk halkını önemli bir engelli yarışa doğru götürüyor. Daha nice yer sarsıntıları, depremler yaşayacağız, inşallah bir yanardağ patlamasına tanık olmayız! Ama görünen o ki AKP’nin ampulü patlayacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları