Brütüs Kim? Karga Kim?

28 Mart 2014 Cuma

AKP’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi yanında “İhanete geçit yok!” başlıklı ilanı dün gazetelerde boy gösterdi.

***

“İhanet” olgusunun en ilginci İÖ 15 Mart 44 günü Roma’da yaşandı. O olaydaki “ihanet”, dilimize “arkadan vurma” olarak geçti. Anımsayalım!
Roma İmparatoru Julius Sezar senatoya gelirken, yolunu kesen bir kâhin “Mart’ın 15’inden sakın!” diye bağırdı. Eşi de o gün Sezar’a senatoya gitmemesi için yalvardı. Sezar iki uyarıyı da dinlemedi…
Sezar 15 Mart’ta senatoya gelirken, bazı senatörler bıçaklarla saldırdılar. Aralarında kimilerine göre “evlatlığı” kimilerine göre “öz oğlu” ve Mersin’de Roma Valiliği yapmış olan Marcus Junius Brutus da vardı.
Brütüs, Sezar’ı arkadan bıçaklıyordu. Sezar “ihaneti” yansıtan ünlü “Sen de mi Brütüs?” diyerek can verdi. “İhanet” Roma sikkelerinde simgeleşti.
Marcus Antonius saldırganlara karşı harekete geçmeden önce, Sezar’ın cenaze törenindeki “Ben buraya Sezar’ı övmeye değil, gömmeye geldim!” sözleri Villiam Shakespeare’in oyununda devleşti.
Antonius ve Brütüs’ün orduları kapıştı. Yenilen Brütüs kaçtı, Bodrum’da, günümüzde adı Gümüşlük olan Myndos antik kentine sığındı… Günümüzde Gümüşlük’teki arkeolojik kazılar bu açıdan da önemlidir!

***

Dünkü gazetelerde CHP Genel Başkanlığı koltuğundan Deniz Baykal’ı uzaklaştıran videokaset haberi yenilendi. Kaseti Erdoğan’ın tezgâhladığı iddia eden bir kayıt ortalığa döküldü.
Erdoğan, Baykal’ın videosunun internete verilip verilmeyeceğini soruyor, ardından “CHP bitiyor!” diyordu. Erdoğan bu haberler üzerine “O videoyu yarım saatte ben engelledim!” diye ortaya çıktı.
O tarihte CHP Milletvekili olan Şahin Mengü, “Erdoğan yalan söylüyor” diyerek, kendisinin avukatlık bürosundaki meslektaşı Mutluhan Karagözoğlu’nun yasal girişimleri üzerine yayından kaldırıldığını açıkladı.
Bu olayda da bir “Brütüs” olayı, “arkadan vurma” geçerli! Anımsarsınız! 2002 seçimlerinde AKP tek başına iktidara geldi. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın milletvekili seçilmesi yasaktı. Hükümeti Abdullah Gül kurdu.
Siirt’ten seçilen bir milletvekilinin yolsuzluğu nedeniyle seçim yenilendi. TBMM’de anayasa değişikliği yapılırken Siirt’ten seçilebilmesi için Erdoğan’ın yasağı kaldırıldı. Yasağın kalkması için CHP’ye oy kullandıran Baykal’dı. Erdoğan böylece TBMM’ye girebildi… Türkçemizde “ihaneti” yansıtan bir başka deyim de “Besle kargayı oysun gözünü” değil midir?

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Manisa’da Erdoğan-Baykal kasetini dinlerken “Vatergate bu olayın yanında masum kalır!” dedi. “Vatergate rezaleti” neydi?
Vaşington’da Potamak Nehri’ne bakan görkemli bir bina var. Demokrat Parti’nin merkezi bu binadadır. 17 Haziran 1972 günü parti merkezine girmeye çalışan 5 “hırsız!” güvenlik görevlilerince yakalandı.
Soruşturmada “hırsızların” gerçekte ana muhalefetteki Demokratlar’ın karşıtı Cumhuriyetçi Parti’nin adamları olduğu, parti telefonlarına “böcek” yerleştirmeye geldikleri saptandı.
Cumhuriyetçi Başkan Richard Nikson, Adalet Bakanı Elliot Richardson’u, o da savcı Archibald Coks’u görevlendirdi. Savcı Coks, “telekulak” olayını saptayıp kayıtları Nikson’dan istedi.
Nikson bırakın kayıtları vermeyi, Coks’un uzaklaştırılmasını emretti. Richardson emri reddetti. Nikson, Adalet Bakanı’nın görevine son verdi. (Türkiye’de de Başbakan, oğlu için savcıları, emniyetçileri görevden aldırmadı mı?)
Amerikan Anayasa Mahkemesi, Başkan’dan kayıtları vermesini isteyince Nikson direnemedi. Kongre, Nikson’un görevden alınması için çalışma başlattı. Nikson, tarihe istifa etmek zorunda kalan tek başkan olarak geçti!
Kılıçdaroğlu’nun dikkati çektiği bu olayı Erdoğan-Baykal olayına elbette yakıştırabiliriz. Ancak bu olayın bir başka yönünü de gazetelere yansıyan “İhanete geçit yok” ilanı ile de bağdaştırabiliriz.
Feto Efendinin desteğinde Erdoğan iktidar olup “paralel devlet” yapılanması başladıktan sonra her iki kanadın da “ayakkabı kutuları” dolmaya başladı.
Ancak Erdoğan, Feto’nun dershanelerini kapatıp 2 milyar liralık pazara çomak sokunca “ayakkabı kutuları” bağlantılı telefon kayıtları art arda dökülmeye başladı. Karga efendi artık beslenemeyince Erdoğan’ın gözünü oymaya başlamadı mı? AKP ilanlarındaki “ihanet” sözcüğü karga için kullanılmıştı!

Başkentlilerin sınavı!
Pazar günü başkentliler bir sınav verecekler! Belediye başkanlığına Melih Gökçek’i 5. kez seçecekler mi? Anlamadığım nokta AKP’den 3 dönem milletvekili seçilenler 4. kez aday olamıyor, ama Gökçek 5. kez aday!
Anımsayalım AKP kurulup İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan genel başkan olmadan önce Ankara Belediye Başkanı Gökçek de bu koltuğa adaydı. Sonrasında Gökçek, Erdoğan için özveride bulununca “dokunulmazlık zırhını” kazandı.
Gökçek’i Çalışma Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü günlerinden bilirim. Sonuçta bir memurdu. Bugün siyasette Erdoğan ve çocukları ile Gökçek ve çocuklarına Tanrı “yürü ya kullarım!” dedi.
Değil bir köşeyi, pek çok köşeyi döndükleri söylenen iki aile mal varlıklarını açıklayabiliyor mu? Gökçek, Ankara’ya Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) okumaya gelip de beceremeyince, Gazi Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun olabilmişti. Özgeçmişinde sanki SBF’yi bitirmiş gibi hava basıp seçmenleri yanıltıyor!
Ankaralılar ne istiyor? Gökçek’ten kurtulmak değil mi? CHP’liler ne istiyor? Aynısını… MHP’liler ne istiyor? Aynısını… DSP’liler ne istiyor? Aynısını… BDP’liler, İP’liler de aynısını istemiyorlar mı? O halde başkentte öne çıkan partiyi destekleyip neden Gökçek’ten kurtulmak yerine, oyları bölüp Gökçek’in ekmeğine yağ sürüyorlar?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları