‘Islak İmza’ Fabrikatörü Kim Ola?

17 Nisan 2015 Cuma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Poyrazköy Kumpas” soruşturması kapsamında, emekli Bnb. Levent Bektaş’a ait belgedeki imzaların özgünlüğünü uzmanlara sordu. Yanıtta “imzaların tıpkıbasım” olduğu bildirildi. Bektaş 5 yıl tutuklu yatmıştı. Aşağıdaki yazıyı Ergenekon ve Balyoz davalarından önce 30 Ekim 2009’da yayımladığımızda, bazı kişilerden “Yok artık! Olmaz öyle şey!” türü tepkiler almıştık. Anımsayalım!

***

Galiba “belge” olayında tüm yollar Roma yerine, bu kez ABD’de Virginia Eyaleti’ndeki “Dürüstbelgegeçer!” adlı bir yere çıkıyor! 12 Haziran 2009’da Taraf gazetesinde TSK’de hazırlandığı bildirilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı gizli belge kamuoyunda “bomba” gibi patladı. Bombanın “kurusıkı” niteliğinde olduğunu Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ “kâğıt parçası” sözleri ile açıkladı.
Genelkurmay’da görevli Albay Dursun Çiçek imzalı belgeye göre TSK’de, “AKP ve Fethullah Gülen’e karşı mücadele planı” hazırlanmıştı. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler, TSK’yi topa tuttular.
Belge, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) gönderildi. Kurum ve Jandarma Kriminal Dairesi “fotokopi üzerinden inceleme yapılamayacağını” bildirdiler. Kaldı ki belgede tarih yoktu. Belgeyi açıklayanlar “Nisan” dediler ama neye dayandırdıklarını söyleyemediler.
“Sızdırıldığı” söylenen belgede kullanılan yazım kuralları TSK’nin yazım tekniklerine de uymuyordu. Bazı gazeteler Albay Çiçek’in çeşitli imzalarından belgenin gerçek mi yoksa “fabrikasyon (sahte-uydurma)” mu olduğunu saptamaya çalıştılar.
Genelkurmay, Albay Çiçek’in de kullandığı iki bilgisayar dahil 14 bilgisayarın “sabit belleklerini” inceletti. “Özgün belgenin” izine rastlanamadı. Belgenin “fabrikasyon (sahte)” olduğu yargısına varıldı! Kaldı ki “özgün” belgenin, aynı tarihte karargâhta kullanılan kâğıda uyumu, kullanılan mürekkebi, imzanın kuruma süresi dahi artık bilimsel olarak “yazıbilimcilerince” saptanabiliyordu!

***

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, “30 Eylül’de postaya verilen özgün belgenin imzasız ihbar mektubu eşliğinde 15 Ekim’de kendilerine ulaştığını”, Adli Tıp’ta yapılan incelemede belgenin “özgün olduğunun anlaşıldığını” açıkladı! Adsız muhbirin “askeri bağlantılı” olduğu, “istendiğinde tanıklık yapabileceği” belirtildi. Mektupta bu kez CHP de suçlanıyordu.
4.5 ay sonra patlayan bomba bu kez “kurusıkı” değildi! Artık TSK çok oluyordu! Başbuğ derhal “istifa” etmeliydi! Muhbir subay ortaya çıkmalı, bülbül gibi şakımalıydı! Bombanın dumanı atom bombasının mantarı gibi Türkiye’nin üzerine çöktü! Sis perdesi kesinlikle aralanmalıydı!
Bu arada Kayseri’deki bir olay her nedense belleklerden silinmişti. 3 Mart 2009 tarihinde Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi ve 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı’nda üç astsubayın askeri savcılıkça, sahtecilikten tutuklandığı anımsanmaz olmuştu. Astsubaylar Komutan Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına iki “sahte emir” çıkarmışlardı.
Feto’cu 3 astsubayı kovuşturan askeri savcı Yüzbaşı Mehmet Çelik 12 Mart’ta “kuşku duyulan zenginliği” ile yine Taraf gazetesinin başlığına oturmuştu.
Sonradan Çelik’in aileden zenginliği saptanacaktı. O günlerde Feto hazretleri de ABD’nin başkentine yakın karargâhından Zaman gazetesine “Kendisine yönelik komplolar (düzenler) kurulduğuna” ilişkin demeçler veriyordu.

***

17 Temmuz 2009’da http:// hhmemis.blogspot.com adlı sitede “ıslak imza makinelerinden” söz ediliyor, bunları pazarlayan iki ABD firması hakkında bilgi veriliyor, iki Feto’cu polisin bu makinelerden Türkiye’ye iki adet getirdiğine dikkat çekiliyordu. www.signaturemachine.com ve www.realsig.com adlı bu internet sayfalarında yer alan firmalardan birincisinin adı “imzamakinesi”, ötekisinin ise “gerçekimza” anlamına geliyordu.
Bu makineyi 1998’de Robert Shajo Jr. bulmuştu. Elle çalışanlar olduğu kadar, yüzlerce “özgün (ıslak) imzayı” otomatik atanları da vardı. Makinede dolmakalem değil, kendi “plotter (düzenbaz)” diyebileceğimiz özel kalem kullanılıyordu.
Eski matbaalarda kullanılan “matris kartonu” niteliğinde olan ve çoğaltılmak istenen imzanın “matrisi” tarayıcıya konuyor, ondan sonra makine ıslak imzaları kâğıda, kitaplara, davetiyelere, kutlama kâğıtlarına, gömleklere seri biçimde döktürüyordu.
Makineler masa üstüne konulacak biçimde ya da ayaklı olarak, basılacak imza sayısına ve teknolojisine göre 1-15 bin dolar arasında değişiyordu. Birinci firmanın adresi ise: 14670 Southlawn Lane Rockville, MD 20850 (Maryland Eyaleti) İkincisinin adresi şöyle: 112 Oak Grove Road, Suite 107, Sterling, VA 20166 (Virginia Eyaleti) Her ikisi de ABD’nin başkenti Vaşington DC’ye yakındı.
Günümüzde uydu teknolojisi ile casusluk çok kolaylaştı! “Google” uydu harita sitesine girerek seçtiğimiz aynı noktadan her iki imalatçı firmaya nasıl gidileceğini araştırdık. Bu amaçla her ikisine hemen hemen aynı uzaklıktaki “Fairfax (Türkçesi-dürüstbilgigeçer)! adlı (A) yerleşimini seçtik. Birinci adres (B) 25.2 mil uzaklıktaydı, arabayla 36 dakikada ulaşılabiliyordu. İkinci adres (C), aynı noktaya 14.9 mil uzaklıktaydı, 24 dakikada gidiliyordu. Neden “Fairfax’ı (Dürüstbilgigeçer) seçtik? Ünlü hocamız Feto hazretlerinin karargâhı orada! Her iki “ıslak imza makinecisi (fabrikasyoncu)firma da neredeyse kendisine bir taş atımı uzaklıkta! Ne tesadüf değil mi? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gelişmeler hakkında “Türkiye rayına giriyor” demiş! Yoksa rayından mı çıkıyor?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları