PKK'de Gizemli Cinayetler!

18 Ocak 2013 Cuma

Bir hafta içinde, PKKnin dış dünyasında yaşanan art arda gizemli suikastlar dikkati çekiyor!\n

\n

PKKnin kurucularından Sakine Cansız asıl hedefti, öldürüldü; kurunun yanındaki yaşlar olarak da öteki PKKli kadınlar Fidan Doğan ile Leyla Söylemezin de yaşamlarına aynı silahla son verildi.\n

\n

Çarşamba günü de Moskovada PKKli olmayıp PKKye Afgan eroini karşılığında silah sağlayan bir Mafya babası öldürüldü. Hasan Dede olarak bilinen Aslan Usoyan (75), Moskovada yanında bir kadın ve korumaları ile bir lüks lokantadan çıkarken, karşı binanın 6. katındaki, kimliği belli olmayan bir keskin nişancı tarafından tek kurşunla kafasından vuruldu.\n

\n

Yabancı basında, kimileri Kürt kökenli ya da Kürt Yezidisi denilen, Kürtçe takma adıyla Bapir Hesen olarak da bilinen Usoyan, aslında bir Ermeniydi. SSCB döneminde ailesi ile Gürcistanda yaşıyordu.\n

\n

SSCBnin dağılmasından sonra Ermeni, Gürcü ve Rus mafyaları arasında Afgan eroinin paylaşımında it dalaşı yoğunlaştı. Bir keskin nişancı, 2009’da Gürcü mafya babalarından ve ABDde cezaevinde de yatmış olan Vyaçeslav İvankovu bir lüks lokantadan çıkarken öldürmüştü. \n

\n

Usoyan, İvankovun evine Dede Hasandan kardeşimize sevgilerle…” yazılı bir çelenk göndermişti! Bu olaydan bir yıl sonra Usoyana da benzeri bir saldırı olmuş, karnından yaralanmışsa da kurtulmuştu. Bu kez lokantadan çıkarken o öldürüldü.\n

\n

Bilindiği üzere Afgan eroinin Avrupa ve ABDye biri Türkiyede Yüksekovadan, ötekisi Kafkaslardan olmak üzere iki yoldan geçmektedir.\n

\n

Rus SV Press Ajansı, Usoyan hakkında Kürtlerin en önemli koruyucusu diye yazdı. \n

\n

Pariste PKKnin kasası Sakine Cansız ve Moskovada PKKnin eroin-silah tüccarı Aslan Usoyanın bir hafta içinde art arda öldürülmeleri ilginçtir. Aralarında ne gibi bir bağlantı bulunduğunu Fransız ve Rus gizli servisleri çözmek durumundadırlar.\n

\n

Ancak, bu iki kurum bir sonuca ulaşsalar bile, bunu Türk yetkililere bildirmeyeceklerdir. Çünkü bu ülkeler PKKye silah satışından dolayı gebedirler. Keşke bildirseler de dünya eroin belasından kurtulmada ortak bir adım atılabilse

\n

Bodrum’un ‘Mavi Senfonisi’!

\n

11 Ocak Cuma günkü yazım şöyle başlıyordu:\n

\n

Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Ecvet Güresinin kabulü ile 13 Kasım 1960ta gazeteciliğe öğrenciyken başladım. Ecvet Bey, ne kadar aylık istediğimi sordu. Şöyle düşündüm:\n

\n

Basın piyasasını bilmiyorum. Öğrenci bursu 125 lira. Kardeşim de üniversiteyi kazandı. Babam yeni emekli oldu. İzmirdeki bir emeklinin Ankarada iki öğrenciyi okutması olanaksız... İki burs bedeli olan 250 lira isteyeyim, ne kadar koparırsam kârdır!\n

\n

13 Kasımdan iki gün öncesine gidelim Galiba o zaman Basın Yayın Genel Müdürlüğüne bağlıydı! Turizm Müdürü Burhan Ağabeye gittim. Yukarıda değindiğim ekonomik sorunu yaşıyorum.\n

\n

Burhan Ağabey iş arıyorum! Sizin burada ya da bildiğiniz bir yerde bana iş bulabilir misiniz?\n

\n

Biraz düşündükten sonra Bizim burada iş yok Gazetecilik yapmak ister misin diye sordu. Neden olmasın! deyince Hadi kalk, gidelim…” diye ekledi ve sokağa çıktık. Atatürk Bulvarında Hürriyet Gazetesinin Ankara Bürosuna gittik. Gazetenin Ankara temsilcisi olan, arkadaşı Cüneyt Arcayüreke durumumu anlattı, benim adıma iş istedi. Ama gazetede boş kadro yoktu.\n

\n

İki gün sonra bir başka arkadaşın elimden tutmasıyla Cumhuriyette Ecvet Bey ile aramızda o konuşma geçecek ve ben gazeteci olacaktım. Eğer, Burhan Ağabey beni o gün bir gazete yerine bir başka işyerine götürseydi, ben bugün gazeteci değildim!\n

\n

Burhan Ağabeyi 1958de tanımıştım. SBFde tez konusu olarak Türkiyede turizm ekonomisini seçmiştim. O tarihte, Türkiyede 3-5 bin otel yatağı varken, yalnızca Rodos Adasında bunun 10 katını barındıran oteller vardı. \n

\n

Tez profesörümün Böyle bir konu olamaz!biçimindeki muhalefetine karşın yine de bu tezi yaptım. Tezime en büyük yardımı, Gençlerbirliğinde Orhan Şeref Apak, Halim Çorbalı ile futbol oynayan turizm müdürü olan Burhan (Ağabey) Doğançay yapmıştı.\n

\n

AÜ Hukuk Fakültesi mezunu, Pariste ekonomi doktorası yapmış olan Burhan Doğançay, İstiklal Savaşı madalyalı topograf-ressam babası Adil Doğançayın resim dünyasında büyümüştü.\n

\n

1962’de Nev Yorka enformasyon danışmanı olarak atandı. Bir yıl sonra bir sokakta, duvarda parça parça kopmuş afişlerdeki renk cümbüşünden büyülendi. Duvarlar onun simgesi oldu. Dünyada 100den fazla ülkenin duvarlarını bu gözle fotoğrafladı.\n

\n

Ressamlığının yanı sıra çok iyi bir fotoğrafçıydı. Nev Yorktaki Özgürlük Anıtının 100. yıl kutlamalarına Brooklyn Köprüsünün tepesinde çalışan işçiler ve kenti yansıtan siyah beyaz fotoğraflarla katılınca Nev Yorkta ün yaptı. Bu fotoğraflar JFK Havaalanına gelen milyonlarca insanı iki yıl süre ile karşılayıp uğurladı.\n

\n

Nev Yorkta evlerinde ve işliğinde çeşitli kereler ziyaret ettiğim, alçakgönüllü Burhan Ağabeyin en büyük destekçisi, adı gibi melek olan eşi Angela idi.\n

\n

Yurtdışı ve içi müzayedelerde yaşayan en pahalı Türk ressamı oldu. 2009da Mavi Senfonisinin 2.7 milyon liralık müzayede rekoru henüz kırılamadı. Kamran İnce bu tablo için bir beste yaptı. \n

\n

Şimdi Burhan Ağabey Bodrumun maviliği içinde ve bu senfoninin eşliğinde yücelecek...\n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları