‘Tarihin Tekerrürü…’ (2)

17 Ekim 2014 Cuma

Salı günkü yazımız şöyle başlıyordu:
“Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)terörü olayı ile tarih üç aşamalı tekrarlanıyor. Bu aşamaların çıkış noktasını, İngiliz casus, arkeolog, Yarbay Thomas Edvard Lavrence (1888-1935) şöyle tanımlamıştı:
“Osmanlı İmparatorluğu’nu Ortadoğu’da parçalama başarısını yöredeki etnik mozaiği birbirine karşı kullanarak elde ettim!”

***

İkinci aşama olarak, önce Irak ve Suriye’nin günümüzdeki “etnik mozaiğine” göz atalım…
Irak’ta nüfusun yüzde 51-54’ü Şii Arap, 20-21’i Sünni Arap, 16-20’si Kürt, 8-9’u Türkmen, 3’ü Hıristiyan ve çeşitli (Süryani, Keldani, Nasturi, Asuri, Ezidi, Şabak)…
Suriye’nin etnik yapısı ise yüzde 77-83 Arap, 7-8 Kürt, 5-6 Türk, 2 Ermeni, 1 Çerkes, 1 Filistinli ve Iraklı göçmenler. Dinsel yapı ise yüzde 74 Sünni, 12 Nusayri, 10 Hıristiyan, 3 Dürzi, az sayıda İsmaili, Caferi, Yahudi ve Ezidi…

***

Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra, Kuzey Afrika dahil Ortadoğu’da Arap ülkelerini “krallar” yönetmeye başlarken, Türkiye’yi de Mustafa Kemal, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni demokratik, laik TBMM’ye yönettirdi.
Irak’ta 1920’de “Devlet Kurulu” adıyla geçici “Arap hükümeti” kuruldu. Kahire Konferansı’nda Kürtler dışlanarak, Lavrence ve İngiliz kadın casus Gertrude Bell’in önerisi ile Emir Faysal, kral yapıldı.
Irak’ın, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ardından dünyada 3. petrol kaynağına sahip olduğunu da anımsayalım.

***

Krallık 1958’de kanlı darbeyle yıkıldı, ilan edilen cumhuriyetin başına General Abdülkerim Kasım geçti. Bu “darbe” olgusu Arap ülkelerinin siyasal ve toplumsal yapılarında deprem yarattı. Darbeyi Suriye izledi.
Irak’ta komünizm ve etnik milliyetçilik tırmanınca, aşırı milliyetçi Baas Partisi’ni harekete geçirdi, General Abdüsselam Arif, başa geçip komünist avı başlattı. 1979’da Saddam Hüseyin cumhurbaşkanı oldu. Bu gelişmeler Kuzey Afrika ülkelerine de örnek oldu.
Diktatörleşen Saddam, 1990’da “tartışmalı bölgelerde petrol üretim yolsuzluğu” yaptığı savıyla Kuveyt’i işgal etti. ABD’nin Bağdat’taki kadın Büyükelçisi April Glaspie, Temmuz 1990’da Saddam’a “Ülkesinin Araplar arasındaki kavgaya karışmak niyetinde olmadığını” söyledikten 2 gün sonra Bağdat’tan ayrıldı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) Kuveyt’ten çekilme önerisini Saddam’ın reddetmesi üzerine ABD Başkanı George H.V. Bush (baba), yarım milyon askerini bölgeye kaydırıp “Çöl Fırtınası Harekâtı” adı altında, “Körfez Savaşı”nı başlattı, Kuveyt’i kurtardı.
Ne var ki “petrol” uğrunda başlayan savaş, Irak’taki “etnik mozaiği” ateşledi. Kuzeydeki Kürtler ile güneydeki Şiiler arasındaki sürtüşme körüklendi! Suriye ve Irak’tan bugünlerde Türkiye’ye sığınan 1.5 milyondan fazla insan gibi, o günlerde de 2 milyonun üzerindeki Kürt Türkiye’ye geldi.

***

10 Temmuz 2002’den birkaç gün sonra basına, görselleriyle birlikte ilginç haberler yansıdı. Bazı Amerikalıların özel araçları ile kafileler halinde, Türkiye’den Kuzey Irak’a geçtikleri bildiriliyordu.
Sonradan bu Amerikalıların “Merkezi Haberalma Dairesi’nin (MHD – CIA) ajanları” oldukları anlaşıldı. Görevleri tam anlamıyla Lavrence ve Bell’in kullandıkları “etnik mozaiği” ABD’nin Irak’ı işgalinden önce birbirlerine karşı örgütlemekti.
Görevleri arasında, bazı Iraklı komutanların direnişlerini önlemenin, yörede keşif yapmanın yanı sıra Kürt peşmergeleri örgütleyip Kuzey Irak cephesini güvence altına almak da vardı. Uygulamaları günümüzde aynı yöre insanları için önerilen “eğitdonat” yönteminden farksızdı!
“El Kaide’nin” uzantısı “Ensar el İslam” örgütünü ve Irak ordu birliklerini de bölgeden uzaklaştırdılar.

***

Amerikalı ajanların Irak’ta cirit atmaya başlamasından sonra Aralık 2002’de Sultan, henüz TBMM’ye girmeden, herhangi resmi bir unvanı olmadan ABD Başkanı George V. Bush (oğul) ile iktidara gidişini güvence altına alan görüşmesini Beyaz Saray’da gerçekleştirdi.
25 Şubat 2003’te AKP Hükümeti, TBMM’ye “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresini” sundu. Tezkere, 62 bin kadar yabancı askerin yanı sıra 255 savaş uçağı ile 65 helikopterin 6 ay süre ile Türkiye’de konuşlanmalarını öngörüyordu.
533 milletvekilinin katıldığı oylamada aralarında bazı AKP’li milletvekillerinin de bulunduğu 250 ret, 264 kabul ve 13 çekimser oyla, salt çoğunluk sağlanamadığı için, kabul edilmedi. ABD, AKP ile düş kırıklığı yaşadı!

***

20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin başı çektiği “Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri” askeri harekâtla “Irak’ı özgürleştirme amacıyla (!) 2. Körfez Savaşı’nı başlattı.
İşgal için BM’de gösterilen “Saddam’ın elinde kitlesel imha silahları bulunduğu” gerekçesinin yalan olduğu sonradan saptandı. Bush, “Tanrı’nın kendisine Saddam’ı devirerek Irak’ı baskıdan kurtaracağına yönelik ilham verdiğini” söyledi!
Saddam devrildi, saklandığı yeraltında bulundu, yargılandı ve idam edildi. Savaşın maliyetini, Suudi Arabistan, BAE, Katar, Bahreyn, Umman, Japonya, Almanya yüklenirken ABD yöredeki bu Arap ülkelerinden “bedava” petrol alır oldu!
ABD, Irak’a “özgürlük” getirmedi. Kürtler ve Şiilerden sonra, Şiiler ile Sünniler de birbirlerine düşürüldü. El Kaide güçlendi, 1 milyon sivil öldü, 4.7 milyon kişi yer değiştirdi, 2 milyon kişi, Türkiye dahil, komşu ülkelere göç etti.
“Arap Baharı” adı altında Kuzey Afrika’da da köktendincilik güçlendi. Krallar devrildi. Terör bu ülkelerdeki ekonomiyi vurmakla kalmadı, her gün masum insanların canlarına da mal oldu.
Suriye’de petrol olmadığı için Beşşar Esada dokunulmadı ama dolduruşa gelen Sultanımız, onu boy hedefi yaptı. İki ülkedeki yönetim boşluğunu dolduran “Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)olgusunu irdeleyeceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları