TC’ye El Fatiha!

29 Ağustos 2014 Cuma

Emre Kongar’ın “TC Yerine TSİC” başlıklı dünkü yazısının ilk paragrafı şöyleydi: “Büyük tantanayla ilan edilen ‘Yeni Türkiye’ nedir? ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine ‘Türkiye Sünni İslam Cumhuriyeti’nin (TSİC) kurulmasıdır!”
Yazı, çarşamba günü AKP genel kurulunda doğrulandı. AKP Genel Başkanlığı’ndan, Başbakanlık’tan “fiilen” değil de “hukuken” ayrılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çeşitli hediyeler verildi.
Latin harflerinin yasal olduğu Türkiye’de Arap harfli çeşitli hat yazılı hediyelerdi. Gençlik kollarının hediyesi “A” harfinin Arapçadaki karşılığı “Elif” harfi idi… Kadın kollarından da Emine Erdoğan’a Kuran alıntılı bir başka hat hediye edildi.
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarının ortak hediyesi “İnsanların en faydalısı, onlara faydalı olandır” yazılı hat ise görsel olarak Çamlıca camisine göndermeydi!
Vekilharç Ahmet Davutoğlu’nun hat tablosu Erdoğan’ın çok sevdiği şair Necip Fazıl Kısakürek’in şu şiiri idi:
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın/ Hedefe varmayan mızrak utansın/ Hey gidi küheylan koşmana bak sen/ Çatlarsan, doğuran kısrak utansın/ Ustada kalırsa bu öksüz yapı/ Onu sürdürmeyen çırak utansın/ Ey binbir tanede solmayan tek renk/ Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın.”
Anlaşılan bundan sonra uğrunda şehitler verilen ay-yıldızlı bayrağa utanmak yaraşacak!
AKP’li milletvekilleri ise çevresinde “fatiha” suresi işlenmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı forsunu hediye ettiler. Türkçesi ile “Türkiye Cumhuriyeti”ne “El Fatiha” diyorlardı. Kongar haklı! TSİC’in ilk adımları atıldı!

Arkeolog Yağmuru!
Eylül ayının ilk yarısında Türkiye üç ayrı uluslararası arkeoloji çalıştayına ev sahipliği yapacak.
1-7 Eylül’de Çorum’da “9. Uluslararası Hititoloji Kongresi” düzenlenecek. Belirli aralıklarla çeşitli ülkelerde düzenlenen bu kongrenin ilkini rahmetli Ord. Prof. Dr. Sedat Alp Çorum’da başlatmıştı.
Bu yıl yeniden Türkiye’de düzenlenecek kongreye öğrencisi Prof. Dr. Aygül Süel ve Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan ev sahipliği yapıyor. Toplantının ilk beş gününde dünyanın çeşitli yörelerinden gelen Hitit dili uzmanları son buluntularına ilişkin bildiriler sunacaklar.
Bildiriler, ayrıca Hitit öncesi ve sonrasına giden değişik buluntularla Anadolu ve Mezopotamya tarihini aydınlatmaya da katkı sağlayacak. Konuklar Ortaköy’deki Şapinuva, Alaca’da Alacahöyük ve Boğazköy’de Hattuşa kentlerini de ziyaret edecek.
İkinci çalıştay 5-6 Eylül’de “7. Karia, Karialılar ve Mylasa Çalıştayı” Muğla Milas’ta toplanacak. Her yıl yörenin arkeolojik alanda değişik konularını içeren bu yılki toplantıda “Karia’nın yazıtları” irdelenecek. Böylece bugüne değin ihmal edilen Karya dili ile yörenin tarihine de ışık tutulacak. Toplantıya Türk ve yabancı arkeologlar ve dil bilimcileri 13 bildiri sunacak.
Üçüncü toplantıyı ise 10-14 Eylül tarihleri arasında “Avrupa Arkeologlar Birliği (EAA)” İstanbul’da düzenleyecek. EAA’nın 20. yıl kongresine İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliği yapacak. Toplantının başkanlıklarını Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve Prof. Dr. Turgut Saner yapacaklar.
Son 50 yılda yapılmış en kapsamlı uluslararası arkeoloji kongresi olmaya aday bu toplantının eşzamanlı 45 oturumunda 2.000 bildiri, 300 poster sunulacak, ayrıca 12 sergi düzenlenecek. Toplantıya 74 ülkeden arkeologlar katılacak.
Sanat tarihçileri ve mimarların da katılacağı kongrenin ana konusu “Birleştiren denizler, sınır aşan kültür ilişkileri” olarak belirlendi. Yabancı konukların ilgisini Erdoğan’ın “çanak-çömlek” diye yakındığı Marmaray metro kazılarının çektiği şimdiden anlaşılıyor.
Kongrenin simgesi olarak Kırklareli’nde bulunan İÖ 6. binyıla ait pişmiş topraktan yapılma “ana tanrıça” heykelciği kabul edildi. Prof. Özdoğan “Kırklareli’nde bulunan ana tanrıça heykelciği, kongrenin ana konusu olan Anadolu ve Avrupa kültürlerinin ortak özelliklerini taşıyor” sözleriyle değerlendiriyor.
Bakalım bu üç önemli uluslararası arkeoloji toplantıları gazetelerin baldır bacak haber ve resimleri arasında basınımıza yansıyacak mı? Yansıyacaksa ne kadar olacak?

Bir Açık Mektup!
Sayın Giorgio Napolitano
İtalya Cumhurbaşkanı
Sayın Napolitano
Dönemin Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili aracılığı ile 7 Şubat 2008’de “İtalyan Dayanışması Yüksek Nişanı” olan “şövalye” ödülünü şu gerekçe ile bana layık görmüştünüz:
“Kültürel yönü ile tanınan Sayın Acar, Türkiye ve aralarında İtalya’nın da bulunduğu birçok ülkede yürüttüğü gazetecilik faaliyetleri ile takdir görmüştür.
Arkeologlarımızla çok iyi ilişkiler tesis etmiş, İtalyan kazı heyetlerinin Türkiye’deki faaliyetlerinin ve diğer kültürel etkinliklerimizin tanınmasına imkân sağlamıştır. Kültürel mirasın ve Türk-İtalyan ilişkilerinin tanınmasına verdiği destek, karşılıklı anlayış ve diyaloğun geliştirilmesine imkân sağlamıştır.”
Bu gerekçeden cesaret alarak size bu açık mektubu yazıyorum. 55 yıldır Ankara’da çalışmalarını sürdüren İtalyan Kültür Merkezi’nin kapatılması kararınızdan dolayı üzgünüm.
Başkent Ankara’nın nüfusu, Roma’nın nüfusunun iki katından daha fazladır. Pek çok üniversitenin bulunduğu Ankara’da, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde İtalyanca ve Latince bölümleri yıllardır mezunlar veriyor. Şimdi bu insanlar, merkezinizin kütüphanesinin kapatılmasından dolayı öksüz kalacaklar. Ayrıca çeşitli kültür etkinliklerine ev sahipliği yapılarak iki ülkenin kültürlerine de önemli katkılar sağlanıyordu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Büyükelçi Marsili’ye haziranda “Türkiye Cumhuriyeti ile mensup olduğu devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini ve milletlerin birbirine yakınlaşmalarını sağladığı” için “Cumhuriyet Nişanı” verdi.
Ankara’da 6 yıl büyükelçilik yapan Marsili’nin “Ankara ve Roma kardeş şehir ilan edilmelidir” sözlerini anımsatmakla yetineceğim. Bu kapatma kararı kardeşlik olgusuna yakışmıyor! Saygılarımla…    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları