Özgür Mumcu

Srebrenitsa yolları

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Saraybosna ile Srebrenitsa’nın arası yaklaşık 100 kilometre. Ancak oraya varmak yaklaşık 4.5 saat sürüyor. Dağ yollarında yüzlerce araçtan oluşan bir konvoy gün boyu iki şehir arasındaki karayolunu kaplıyor. 11 Temmuz, Srebrenitsa soykırımının 20. yılı. On binlerce insan anma töreninin yapılacağı anıtmezarın yolunu tutmuş.
Onların dışında üç bin kişi de, soykırımdan kaçmaya çalışan Boşnakların izlediği güzergâhı üç gün boyunca tersine yürüyerek törene katılıyor.
Anıtmezar, Srebrenitsa’nın biraz dışında, Potaçari’de. Şehir, BM tarafından güvenli bölge ilan edildiğinde orada bulunan ve soykırımı engelleyemeyen Hollanda birliğinin bulunduğu akü fabrikası bir soykırım müzesine dönüştürülmüş.
Yaşları 14 ile 70 arasında değişen, katledilen Boşnak erkeklerinin vesikalık fotoğrafları, üzerlerinden çıkan eşyalar, Hollandalı askerlerin fabrika duvarlarına yazdıkları Boşnaklara hakaret eden duvar yazıları, soykırımdan sorumlu olan komutan ve siyasetçilerin fotoğrafları, Boşnak kadınların üzerlerine kurbanların adlarını ve doğum tarihlerini işledikleri kumaşlar...
Bu fabrikanın karşısında göz alabildiğince mezar taşları uzanıyor. Mezar taşlarının arasında on binlerce insan dua ediyor.
Ağzında tek dişiyle yaşlı bir Boşnak nasıl günlerce 100 kilometre yürüdüğünü anlatıyor. Yanında artık orta yaşlarda oğlu. Topuklarını mayın parçalamış. Hep susuyor.
Anmaya katılan Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vuçiç’in protesto edilmesi dışında törene derin ve müthiş bir sükûnet hâkim. İnsanlar yakıcı güneş altında sabahtan akşam saatlerine kadar sabırla bekliyor. Türkiye’den de katılım çok.
20 sene önce, soykırımın hemen bir ay sonrasında farklı görüşlerden 84 siyasetçi, bilim adamı ve sanatçı Bosna İçin İnsanlık Girişimi başlatmış ve o zaman savaşmakta olan Saraybosna’yı, şehre tek giriş olan meşhur tünelden geçerek ziyaret etmişti.
20 sene sonra o girişime katılanlardan bazıları bu defa Srebrenitsa’da. Her siyasi görüşten Türkiye Boşnakları, Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı, Bosna-Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Bosna Hersek Dostları Vakfı’nın organizasyonuyla hem soykırımı hem de 20 sene önce yaptıkları yolculuğu anıyor. Ben de onlarla beraber anma törenindeyim.
Saraybosna’nın hareketli kafelerinde gençlerle konuşuyorum. Biri soykırım olduğunda henüz bir yaşındaymış. Savaşı hiç görmemiş ancak bir yandan da savaş haricinde de fazla bir şey görememiş. Savaşın hatırası hâlâ her yerde. 20’li yaşlarının başlarındaki gençler bile hâlâ yeniden savaş çıkması korkusuyla yaşıyor. Boşnak-Hırvat federasyonu ve Sırpska Cumhuriyeti’nden oluşan Bosna Hersek, özellikle böyle sembolik günlerden önce sanki hâlâ hassas ateşkes dönemlerinde gibi.
Soykırımın yıldönümünün gecesinde şehre bir ağırbaşlılık çöküyor. Mekânlar ya kapalı ya müzik çalmıyor.
Bir yanınıza baktığınızda Osmanlı’yı, başınızı diğer yana çevirdiğinizde Habsburg’u hatırlatan bu çok kendine özgü şehir geleceğini arıyor. Geçmişe saplanıp kalmaması için de paradoksal bir şekilde geçmişin katliamlarının unutulmaması gerekiyor.
Srebrenitsa, kimlik meselesinin nelere yol açabileceğini gösteriyor. Kimlikleri bastırmanın da aralarındaki ayrımları keskinleştirmenin de varabileceği yere işaret ediyor.
Nasıl Türkiye’deki Boşnaklar aralarındaki ayrımları bir kenara bırakarak kimlikleri için birleşebiliyorsa, farklı kimliklerden gelenlerin de aralarındaki farkları bırakarak ortak bir gelecek için birleşebilmeleri gerekiyor.
Bu sadece Bosna Hersek için değil, farklı kimliklerin birbirlerini bastırmadan ortak bir gelecek kurması gereken neredeyse her ülke için geçerli.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları