Özgür Mumcu

Sünniler Üzerinde ‘Sivil Vesayet’

20 Eylül 2014 Cumartesi

Bugün birbiriyle kavgalı görünenlerin uzlaştığı bir konu var: Din dersinin zorunlu olması.
Din dersi zorunluluğunu hem de anayasa hükmüyle getiren 12 Eylül yönetimi. “Askeri vesayet”in en büyük mağduru olduğunu iddia eden iktidar, askeri cuntanın eseri bu derse sahip çıkmakla kalmıyor, yanına yöresine başka din dersleri de ekliyor.
İktidarın eski can dostu yeni düşmanı cemaat de bayılıyor bu zorunlu din dersi işine. Fethullah Gülen, Kenan Evren’in getirdiği bu kuralı nasıl kutsamıştı hatırlayalım: “Bu iş kanaatimce öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir hiçbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtuluşuna vesile olabilir, cennete de gidebilir.”
Zorunlu din dersi getirdi diye onca öldürülen ve işkence gören insanı bir an dahi düşünmeyerek Kenan Paşa’sını cennetlik ilan etmişti.
Ülkede gücü şu ya da bu şekilde elinde bulunduranların ortak mutabakatı bu zorunlu din dersi. Sadece bu bile bu tepeden inme derse karşı çıkmaya yeter gerekçe.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi dört gün önce bir karar verdi. Karar, zorunlu din dersinin eğitim hakkını ihlal ettiğini tespit etti.
Mahkemenin bu yönde verdiği ilk karar değil bu. Daha evvel benzer kararlar verilmiş ve iktidar bunun üzerine din dersi kitaplarına bir iki sayfa Alevilik bahsi ekleyerek vaziyeti idare etmeye çalışmıştı.
Gelgelelim herhalde kendilerinin bile ciddiye almadan yaptıkları bu değişiklikler, dersin insan haklarına aykırı ve ayrımcı içeriğini düzeltmeye yetmemişti.
Mahkemenin verdiği karar üzerine iktidar cenahından gelen yorumlar ileriye yönelik bir umudun olmadığını gösteriyor.
Özetle “bizim ders bütün dinleri kapsıyor, mahkeme yanlış anlamış”tan ileri gidemeyen bu tepkilere bakılırsa din dersi bu içeriğiyle zorunlu olmaya devam edecek.
Hatta yeni Başbakan Davutoğlu’na bakarsak din dersinin 
bütün yerküreyi  ilgilendiren müthiş bir  gücü de bulunmakta. Sayın Başbakan şöyle diyor:

“Doğru ve sağlam bir dini bilgi, eğitim müesseselerimiz aracılığıyla verilmezse işte çevremizdeki radikalleşme eğilimlerinin kaynağını teşkil eden düzensiz ve sağlıksız dini bilgiyi denetleme imkânı da kalmaz.”
Davutoğlu’nun akıl yürütmesine göre mesela IŞİD, El Kaide falan zamanında zorunlu din dersi almadıkları için fanatikleşmiş kişilerden oluşuyor.
Herhalde insanların kafalarını kılıçla kesmemek için din dersi almaya lüzum yok. Ama galiba Başbakan başka fikirde.
Zorunlu din dersi Türkiye’nin laik yapısının çarpıklığından kaynaklanıyor.
İmamların devlet memuru olduğu, devletin dini liseler kurduğu bir ülke ne kadar laiktir?
Zamanında dini denetim altına almak için kurulan kurumlar, siyasal İslam kökenli bir iktidar geldiği zaman toplumu denetim altına almak için kullanılıyor.
Madem iktidar her fırsatta milletin değerlerinden ve iradesinden bahsediyor, o vakit din eğitiminden elini çekmelidir. Cami cemaatleri kendi imamlarını belirleyip maaşlarını ödeyebilir. Kuran kurslarında isteyen çocuğuna din eğitimi verebilir.
Hangi mezhepteyse o mezhebin camisinin imamı çocuklarına din dersi verebilir.
Alevilere zorunlu Alevilik dersi verilmiyor. Din adamları devletten maaş almıyor. Aleviler için devlet “dede okulları” açmıyor.
Fanatikleşerek din adına kelle mi kestiler?
Devlet Sünnilere de güvenmeli.
Devlet, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, imam hatip liselerini ve zorunlu din dersini kaldırarak Sünni Müslümanlar üzerindeki vesayetini bırakmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları